spot_img
17.8 C
Lefkoşa
spot_img

ZOR SORUNLARIN KOLAY ÇÖZÜMLERİ YOKTUR

KKTC Meclisi 26 Nisan’da yapılacağı ilan edilen Cumhurbaşkanlığı seçimini 11 Ekim’e erteledi.

            Perşembenin gelişi, Çarşamba’dan belliydi… Bir gün önce Cumhurbaşkanlığı’nda toplanan siyasi parti liderleri, buna karar vermişlerdi zaten… Olay, dün resmiyete dökülmüş oldu.

ANAYASA TARTIŞMASI

            Meclis kararı ile birlikte ortaya yeni tartışmalar çıktı. Tartışmanın hukuki yönlerini hukukçulara bıraksak bile şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Meclis kararının KKTC Anayasası’na uygun olduğunu kimse savunmuyor.

            KKTC Anayasası, Cumhurbaşkanı’nın görev süresini beş tam yıl olarak sınırlamış bulunuyor. Ortada seçimlerin bu görev süresi dolmadan yapılmasına engel olan koşullar olsa bile bu kural geçerliliğini koruyor.

            Anladığım kadarıyla, bugünkü zorlukları, bu kuralı çiğnemeden aşmak mümkündü:

  1. Seçimi, en fazla 45 gün erteleyerek:Bu sürede Meclis Başkanı Cumhurbaşkanlığı’na vekalet edebilecek ve yasal vekalet süresi aşılmamış olacaktı. Seçim de en fazla 24 Mayıs tarihinde yapılmış olacaktı.
  2. Anayasa değişikliği yaparak:Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hangi koşullarda ertelenebileceği ve Cumhurbaşkanı’nın görevinin nasıl sonlanacağına dair hızlandırılmış bir Anayasa değişikliği yapmak üzerinde durulabilirdi. Bu durumda tartışmalar devam edecek ve halkoylamasına gitmek gerekecekti.

Bu seçeneklerden ikincisi, siyasi tartışmaları ve faaliyetleri yoğunlaştırmış olacağından amaca hizmet etmeyeceğirahatlıkla söylenebilir. Makul olan herhalde birincisi idi.

YENİ SORUNLAR

            Siyasi liderler bu seçenekleri tartıştı mı bilmiyoruz!

            Gördüğümüz kadarıyla kolay ve kestirme yolu tercih etmeye kalkıştılarama bu yolun kolay olup olmadığı henüz netleşmiş değildir. Meclis kararına olumsuz oy veren Yeniden Doğuş Partisi, karar aleyhine Anayasa Mahkemesi’ne başvuracak. Üstelik bunu hemen yapmak zorunda da değildir; 75 günlük süresi vardır. Bir ay kadar sonra yapılacak bu başvuru 26 Nisan’a oldukça yaklaştığımız bir tarihte sonuçlanırsave Anayasa Mahkemesi şimdiki kararı iptal ederse kaos büyümüş olacaktır. Ne 26 Nisan’da seçim yapma; ne Anayasa değişikliğine gitme şansımız olacak! Belki de geriye, 45 gün içinde seçim yapmaktan başka seçenek kalmayacak. 

İşte o zaman her şey daha zor olacak!

SİYASİ YANSIMALARI

            Üstelik bu kararın siyasi yansımaları da olacaktır.

            İlk bakışta siyasi elitin hukuk düzenini değil, kendilerini düşündüklerini söyleyebiliriz: Siyasi liderler, kendilerinin aday olduğu seçimden kaçmak için Anayasal düzeni çiğnemekten çekinmemişlerdir!

            Böyle bir algının toplumda egemen duruma gelmesi halinde yasal düzeni korumak elbette zorlaşmış olacaktır. İşin sahipliğini yapması gerekenler hukuk düzenini sahiplenmezken, binbir zorlukla hayatta kalmaya çalışan yurttaşların yasal düzene uymasını kim isteyebilir ki?

            Bu karara gerekçe olarak sunulan “zorunluluk doktirini”de aslında oldukça tartışmalıdır. Yaptığımız iki anayasanın da yazıcılarından biri olan İsmail Bozkurt, Meclis Başkanı’na mektup göndererek ortada böyle bir dayanak olamadığını ifade etmiştir. Kimbilir daha kimler Bozkurt ile aynı görüştedir? Aslında yeni bir tartışma başlatarak, hukuk düzeninin egemenler tarafından istenildiği gibi yorumlanmasının kapısı sonuna kadar açılmış olacaktır.

ZOR VE KOLAY

            Zor günlerden geçtiğimiz doğrudur. Zor günlerden geçiyoruz diye işlerimizi kolaylaştırmaya kalkışmak ise doğru değildir.Zor günlerdeki zor görevlerin altından kalkmak için daha çok ve daha yaratıcı bir şekilde çalışmak; bu zorlukları mücadele ederek aşmak gerekir.

            Anayasal düzen, sadece rahat günlerimizde uyacağımız bir düzen olarak algınamaz.Bu seçim zorluğunu da mücadele ederek aşmayı denememiz gerekirdi.            Bu bir kaçış! Bu kaçışın bize daha ne gibi zorluklar getireceğini önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz.

İLGİLİ HABERLER

Bizi takip edin

3,234TakipçilerTakip Et
5,673TakipçilerTakip Et

SON HABERLER