Savaşlar artık salt cephede yaşanmıyor. Dijital dünya da mücadele alanına dönüşmüş durumda. Siber alanın çok büyük bir çekişme alanı olarak görüldüğü günümüzde özellikle devlet kurumlarının bağlı olduğu ağların güvenliği ve kritik projelere dair kimi bilgilerin nasıl korunduğu meselesi giderek daha önemli bir hal almaya başladı.
Türkiye de bu alanda çağı yakalayacak işlere imza atıyor. Milli olanaklarla geliştirilen Ahtapot da bunlardan biri. TÜBİTAK ULAKBİM tarafından hayata geçirilen Ahtapot’un en önemli özelliklerinden biri açık kaynak kodlu olması. İçerisinde 15 farklı güvenlik bileşenini barındıran sistem daha önce Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yapılan bir saldırıyı başarıyla engellemişti. Katıldığı NATO tatbikatlarından da tam not alan Ahtapot, yerli ve milli projelerin korunmasında da kritik roller oynuyor.
[Son yıllarda artan siber savaşlarda ABD ve Çin arasındaki gerilim öne çıkıyor.]
Siber güvenlik ülkelerin sınır güvenliği kadar önemli
Selin Akbuğa, Ahtapot Bütünleşik Siber Güvenlik Sistemi’nin proje geliştiricilerinden biri… Ahtapot’un neden önemli olduğunu sorduğumuz Akbuğa öncelikle mevcut durumu anlatarak başlıyor. Haliyle üzerinde durduğu en önemli konulardan biri de son dönemlerde sıkça duymaya başladığımız ülkeler arası siber saldırılar oluyor…
Bu durumu “Siber güvenlik de en az ülkelerin sınırlarının güvenliği kadar önemli bir konuma yükseldi.” cümlesiyle ifade ediyor Abluğa. Türkiye’nin dünyadaki siber güvenlik savaşlarının çok hızlı takip eden bir ülke olduğunun altını çiziyor. Türkiye’nin verisi milli güvenlik meselesi
Verilerin güvenliği emin ellerde
Siber dünyaya ilişkin gelişmeleri en yakından takip eden kurumlardan biri de TÜBİTAK’a bağlı bir enstitü olan TÜBİTAK Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi. Sektörde bilinen ismiyle TÜBİTAK ULAKBİM.
Selin Akbuğa, en basit haliyle veri akışını takip ettiklerini ve çalıştıkları kurumlardaki trafiği takip ettiklerini anlatıyor. Yani kurumdaki ağı koruyarak verilerin dışarı çıkmasını engellemekle kalmıyor, izni olmayan bir verinin ağa dahil edilmesinin de önüne geçiyorlar.
TSK’nın kritik bir kolluk kuvvetine yapılan siber saldırıyı TÜBİTAK ULAKBİM’in engellediği bilgisini hatırlatıyoruz… Akbuğa sistemin çok başarılı sınavlar verdiğini ve çok farklı alanlarda daha testlerden başarıyla çıktıklarını anlatıyor.
Bu testlerden biri de her yıl düzenlenen NATO tatbikatları oluyor. Bu tatbikatlarda koşulların çok zorlu olduğunu biliyoruz. Buna rağmen Ahtapot tatbikat kapsamındaki tüm saldırıları başarıyla engellemiş ve rüştünü ispat etmiş.
Milli projelerde ‘ahtapot’ devrede
Türkiye’nin son yıllarda yerli ve milli savunma sanayiinde geldiği nokta hepimizin malumu… Çok farklı alanlarda son derece yetkin işlere imza atıldı. Atılmaya da devam ediyor. Ancak bu durum genel olarak ‘Projelerin güvenliği nasıl sağlanıyor?’ sorusunu da beraberinde getiriyor.
Selin Akbuğa’ya bu durumu da soruyoruz:
“Devletin çok farklı kurumlarında önemli bir koruma kalkanı sağlıyoruz. Hizmet verdiğimiz noktalardaki her şeyi kayıt altına alıyoruz. Daha açık bir ifadeyle Ahtapot, çalıştığı sistem üzerinde her şeyi görüyor ve bunu 3 ay boyunca şifreli bir şekilde saklıyor. Eğer hukuki bir süreç gelişirse de kayıtlar mahkemeye delil olarak sunulabiliyor.
Katmanlı bir güvenlik sistemi inşa ediyoruz. Karşı taraf ilk duvarı geçse bile mutlaka diğer bariyerlerden birine takılıyor. Ayrıca Ahtapot, tüm bunların yanı sıra yerli ve milli projelere dair kritik bilgilerin korunmasında da önemli roller oynuyor. Ülkemiz için büyük önem taşıyan projelere dair detaylara sahip olan kurumların ağları da Ahtapot tarafından korunuyor.”