Ekonomik sorunlar derinleşiyor… Kayıtlı veya kayıtsız çalışanlar işsiz kalıyor… İşten durma bildirimi verenler kadar, oturdukları yerde yeterli işi bulamayanlar da var. Küçük işletmeler, yetersiz gelirlerine karşın henüz daha kepenk indirmemişlerse bile yakındır; umutları tükendiği anda onlar da kapatacaklardır!
Hükümet ve bürokrasi gelişmeleri görmeyi bekliyor: Önce açlıktan bir kıvranları görelim, sonra düşünürüz!
HÜKÜMETİN PROJESİ
Oysa iki-üç aydan beri özel sektör temsilcileri tarafından söylenenler bir bir gerçek oluyor.
İş yerleri kapanacak, işsizlik olacak denildi; oldu!
Yetersiz de olsa paketler açıklandı, uygulanmadı.
Başbakan Tatar’ın açıkladığı bir politika var: Ben bütceye göre harcama yaparım, diyor.
Bütcede memur maaşları var; başka şey yok! KKTC’nin yıllık gelirleri maaş ödemelerine bile yetmeyecek. Türkiye’den sağlanan 1 milyar 1 milyon TL’lik desteğin de bu amaçla kullanılacağı anlaşılıyor.
Bu durumda hükümetin projesi netlik kazanıyor:Biz maaşları ödeyeceğiz; maaş alanlar da esnafı ve özel sektör çalışanlarını geçindirecek.
Bu düşünce çalışmaz…
Böylesine belirsizlikle dolu bir zamanda, insanların sadece temel ihtiyaçlarını karşıyacakları, geri kalan kazançlarını ise kara günler için koruyacaklarını bilmemiz gerekiyor. Ayda 15 bin TL kazanıyor olsanız bile, harcamalarınızı kısmanız ihtiyatlılık gereğidir. İnsanlar ihtiyatlıdır…
İç piyasanın döndürülebilmesi için en az gelire sahip olan veya salgın nedeni ile gelirleri büyük ölçüde azalan insanları desteklemek gerekiyordu; gerekiyor. Özel sektör çalışanlarına verilen 1500 TL’lik maaş desteğinin sürdürülmesi, en makul proje olarak ortada duruyor. Böylece insanlar ihtiyaçlarını karşılayabilecek, yetersiz gelirlerine karşın iş yerlerini kapatmayacak ve piyasa düşük kapasite ile bile olsa çalışabilecektir.
Hala daha mümkündür; bu yaklaşım en erken zamanda hayata geçirilmelidir.
DIŞ GELİRLERİ KAZANMAK
Salgın öncesinde KKTC piyasasını canlı tutan kaynak, aslında dıştan gelmekteydi. Turizm, yükseköğretim ve konut satışları bu kaynağın temelidir.
Hükümet bu kaynakları korumak için gerekenleri yapmadı. Sabit geliri olanların yarattığı kamuoyuna yenildi ve kapalı kalmayı destekledi; uygun açılma koşulları yaratmaya çaba ve kaynak harcamadı.
Bu da önemli bir sorundur; gelecek olan işsizlik dalgasının en büyük nedenidir. Turizm gelirleri ile geçinenler hala daha işe dönemediler. Öğrencilerin yarattığı ekonomik aktivitelerden kaynaklanan gelirler yok oldu. Kiralar toplanamıyor; dükkanlar açılamıyor. Hükümet, konut satışlarının devam etmesi için önerilen çalışmalara da itibar etmedi.
Bugünkü salgın ortamında etrafımız turist veya öğrenci dolacak değildir; dış gelirleri elbette bütünüyle kazanamayız. Ama bunu belli bir seviyede olsa bile sürdürmeyi başarmak, aynı zamanda umudu devam ettirmek demekti. Olmadı!
YENİ BİR BÜTCE
Gözlemlerimiz benzeşmiyor galiba… Kamu görevlileri hala daha bekleyelim ve görelim havasındadırlar. Bekleyebilen bekleyecek!
Hükümet de beklemekten yana ise, 2020 bütcesini ‘salgının geçmesini bekleme bütcesi’ haline getirmek için kolları sıvamalıdır.
2020 bütcesi salgın öngörülerek yapılmadı zaten… Şimdi ise salgın var. Meclis’e gidin bütce gelirlerini daha adil bir şekilde, beklemeye devam etmemizi sağlayacak şekilde bölüştürün. Muhalefeti de yanınıza almaya çalışın ki kimse siyasal bedel ödemesin…
Olmaz mı?
Siz beklemek ama hakim sınıfın çıkarlarına zarar vermemek mi istiyorsunuz?
İşte bunun siyasal bedelini, siz ama sadece siz ödemek zorunda kalacaksınız!