Kuzey Kıbrıs, Türk Lirası’nın değerini azaltan döviz krizinin etkisi altında kaldığı zaman, “sularını bile birlikte getirirler” denerek milliyetçilikle eleştirilen Kıbrıslı Rumlar, arabalarının yakıtını Kuzey’den almaya başladılar. Krizin etkisi azalmış olmasına karşın bu eğilimin devam ettiği ve Kıbrıslı Rumların giderek artan oranda Kuzey Kıbrıs’tan alış-veriş yapma eğilimine girdikleri gözlemleniyor. İlaç, berberlik hizmetleri gibi daha başka popüler ürünler de ilgi alanlarına girmiş görünüyor.
Kıbrıslı Türkler, uzun zamandan beri Güney Kıbrıs’tan alış-verişi milliyetçi söylemlere aldırmadan sürdürüyorlar. Bayram günlerinde tüketileceği düşünülen et için Güney’de adeta seferberlik ilan edildi ve marketlerin kasap reyonları Kıbrıslı Türklerin hizmetine sunuldu. O kadar ki, Güney Kıbrıs’taki marketlerin, bizim özel günler öncesinde artırılmasına alıştığımız et fiyatlarını düşürdükleri ve alış-verişi daha cazip hale getirmeye çalıştıkları görüldü.
İnsan doğası, idareye ne yapması gerektiğini öğretiyor aslında… Yaşamı kolaylaştırmak peşindeysek eğer, insan doğasının bizi çektiği yere korkusuzca ve önyargılardan arınmış bir şekilde gitmemiz gerekiyor:
- Kıbrıs’ta milliyetçi çatışmaları azaltmak iki halk arasındaki ilişkileri artırmaktan geçiyorsa bunun yolu alış-veriş olanaklarını artırmaktır.
- Kuzey Kıbrıs’ta ekonomik alanda başarı sağlamak istiyorsak eğer, öncelikle Kıbrıs Rum halkının ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetleri kaliteli ve nisbeten daha ucuz bir şekilde karşılamanın yollarını bulmamız gerekiyor.
Gerek Kıbrıs sorunu, gerekse KKTC ekonomisi için öncelikle ve kolaylıkla neler yapılabileceğini yaşam bize öğretiyor.