Kıbrıslı Türkler, Kıbrıs adası üzerinde varolmak için tarihsel önemi olan bir mücadele verebilmişlerse veya bu mücadeleyi hala daha sürdürebiliyorlarsa, bunun başlıca güç kaynağı Türkiye’den aldıkları destektir.

Kıbrıslı Türklerin bu desteği alabilmek için de ciddi bir mücadele verdikleri de tarihsel bir gerçeklik olmakla birlikte; sonuçta Türkiye’nin desteği olmasaydı Kıbrıslı Türklerin böyle bir mücadelesinin olamayacağıda çok açıktır.

Bu sadece tarihi değil, aynı zamanda güncel bir gerçekliktir. Yakın geçmişin ve yaşamakta olduğumuz dönemin pek çok olayı, Türkiye’nin desteğinin olmaması halinde Dünya’daki hiçbir gücün Kıbrıslı Türklerin varlığını dikkate almayacağınınet olarak göstermiştir. Kıbrıslı Türklerin kendilerince önemli bir siyasi rol üstlendikleri Annan Planı günlerinde bile bu olgu defalarca kanıtlanmıştır.

İKTİDARLARIN ETKİSİ

Kıbrıslı Türkleri Türkiye’ye bağlayan şey, işte bu tarihi ve güncel gerçekliktir. Bu gerçeklik, hükmünü, KKTC’de veya Türkiye’deki iktidarlardan bağımsız olarak icra etmektedir.

Ortada böyle bir gerçek olmasına karşın Türkiye-KKTC ilişkileri, Türkiye’de veya KKTC’de kimin hükümet etmekte olduğundan dolaysız bir şekilde etkilenmektedir. Bu da bir gerçektir. Ama sadece bir etkidir!

Bu etkinin kurbanı olmamak gerekir. Bu nedenle, özellikle hükümet edenler veya KKTC’de hükümet olma iddiası taşıyanlar, Türkiye’deki iktidarlar ile çatışmaktan özenle kaçınmalıdırlar. Böylesi bir “iktidarlararası çatışma”,Kıbrıslı Türklerin hayati çıkarlarına yönelebilecek en büyük tehdidi oluşturacaktır.

YURTTAŞLARIN HAKLARI

Ne bu tarihi gerçeklikler, ne de gereklilikler; KKTC yurttaşlarının temal hak ve özgürlüklerinin kısıtlanması için mazaret olabilir.

Kıbrıslı Türkler, temel hak ve özgürlüklerini, varoluş mücadelesinin çok daha zor günlerinde; İngiliz idaresi altında ve toplumlararası çatışmaların derinleştiği “teşkilat döneminde” bile kullanmayı ve mücadelelerini bu haklarını kullanarak sürdürmeyi de başarabilmiş bir halktır. Düşünce, söz ve anlatım özgürlüğü; teşebbüs edilse bile yok edilememiştir.

Anladığımı şudur: Kıbrıs Türk halkı için varoluş mücadelesine sadakat neyse, temel hak ve özgürlüklere sahip çıkmak da odur..

DARALMA NOKTASI

Bir yolda ilerlerken, bazı anlarda daha dar noktalardan geçmek zorunda kalırsınız. Hızını düşürmek veya daha dikkatli olmak zorunluluğunuz ortaya çıkar.

Rum tarafı, Kıbrıslı Türklerin uluslararası alana erişimini sınırlandırılmak için ciddi bir şekilde çalışıyor. Kıbrıs sorununa bakışımızı anlatmamız; ticaret veya turizm yapmamız Rum tarafının sürdürdüğü engelleme faaliyetleri ile mücadele içinde geçiyor.

Türkiye, Kıbrıslı Türklerin Türkiye yurttaşı olmasının sınırlarını kaldırarak dünyaya açılmayı ve erişimi kolaylaştırmış; sesimizi duyurmak için Türk uydusu Türksat’ın olanaklarını sunmuştur. Türk diplomatları, dünyanın her yerinde KKTC için çalışmaktadır. Türkiye’nin hava ve deniz limanları bizim için birer sıçrama noktasıdır.

Yolumuzun daralan noktasının Türkiye’de karşımıza çıkması üzücü olsa bile bu gerçeklik, yolu değiştirmeyi gerektirmiyor. Diğer yollar zaten barikatlarla doludur. Tam tersine bu durum, Kıbrıslı Türklerin geleceğinin ve kaderinin Türkiye ile ne kadar ilişkili olduğunun yeni bir göstergesisayılmalıdır.

DİYALOG TV YAYINI

Besim Tibuk ile yaptığımız Dünya’ya Bakış programının Türkiye Radyo Televizyon Üst Kurulu kararı ile Türksat’tan çıkarılmasını ben bu görüşler ışığında değerlendiriyorum.

Elbette üzüldüm… Ama yayının aktarılması durdurulduğu için değil… Bu durdurmada da çeşitli mesajlar vardır ve alabilenlere yararlı olacaktır. Diyalog TV çalışanlarına sorun çıkardığımız için üzüldüm… 

Onların da kendi hayalleri, yapmak istedikleri ve ulaşmaya çalıştıkları hedefleri vardır. Onlara zorluk çıkardığımız için gerçekten üzgünüm: Özür diliyorum!