İnşaat müteahhitleri eylem yapıyorlar: Araçlarıyla gelerek Lefkoşa’daki hayatı adeta durdurdular.
Onlara sorarsanız hayat zaten durmuştur; çalışmıyor! Devlet, imar düzenlemesi yapamıyor; müteahhitlerden aldığı hizmetlerin karşılığını da ödemiyor.
Hayatını adada eğitim için bulunan öğrencilere mal ve hizmet sağlayarak kazananlar için de hayat durmuş olmalıdır. Yükseköğretim Müdürü 40 bin öğrencinin adadan ayrıldığını açıkladı. Üniversitelerin çevresine dizilmiş olan işyerleri, kapılarını açamadılar zaten. Müşteri yok, iş yok!
Yakında oteller tam olarak kapandığı ve çalışanları ‘işsizlik ödeneği’ için bakanlık kapısında sıraya girdiği zaman, hayatın onlar için de durmuş olduğu anlaşılmış olacaktır.
Esnafın halinden söz etmeye ise hiç gerek yoktur: Arasta’ta, Girne’de hayat 14 Mart günü durduğu yerde duruyor.
SİYASET VE BÜROKRASİ OYUNLARI
Bu arada, siyasi yaşam devam ediyor ama…
Yeni hükümet kurulacakmış…
Niye? Bu hükümet ne yapamadı ki, yeni hükümet yapacak?
Yeni hükümet kurulacaksa, salgının gerektirdiği sağlık önlemlerini daha etkin uygulamak ve bu arada halkın geçim derdine çare bulmak amacıyla kurulmalıdır.
Yeni hükümet kurulacaksa, duran hayatı nasıl yeniden yaşanır hale getireceğini anlatarak kurulmalıdır.
Oysa gerek siyasetçilerin, gerekse bürokratlarının oynanacak başka oyunları; yaşanacak başka hayatları vardır. Hazır bayram da gelmişken, izin haklarını kullanmadan bir Karpaz tatili yapmak hepsine de iyi gelecektir.
Bilişim Suçları Yasası diye bir yasa yaptılar. Bu yasanın uygulanması için gerekli altyapının olmadığını halktan bile sakladılar. Cenk Hoca’nın videosuna ulaşımın engellenmesi kararını veren mahkemeyi de, suç duyurusunda bulunan Cumhurbaşkanını da komik duruma düşürdüler. Oyunu, trajedi olmaktan çıkarıp komediye dönüştürdüler.
Ercan’a inen yolculara yaptıkaları testlerin sonucunu insanlara bildirmekten aciz olduklarını bizzat kendileri duyuruyorlar. “Sekiz saat içinde test sonucuna ulaşamayanlar, test sonucunu negatif olarak kabul edebilirler” diye duyuru bile yapabiliyorlar.
22 Haziran’da açıklanan ekonomik önlemler aradan bir aydan fazla süre geçmiş olmasına karşın hala daha uygulanmayı bekliyor. Dalgalarını geçiyorlar.
UTANMA DA KALMADI!
Bütün bunlardan dolayı da utanan bile olmuyor!
Yurda turist olarak gireceklerin karantina sorumluluğunu turizm acentelerine veya otellere yüklemeyi, pozitif vakayı ellerinden kaçırdıktan sonra düşünüyorlar ama “Bunu neden daha önce düşünmedik” diye yerinmiyorlar.
Başbakan’ın 22 Haziran’da açıkladığı ekonomik önlemlerin kararnamelerini niye bir ayda bile hazırlayamadık diye yüzleri kızarmıyor!
Mida’yı yakalar gibi bilişim suçu yakaladılar ama engellemesini yapamamayı sorun etmiyorlar.
Bu salgın günlerinde bile, dükkanını zar-zor açabilen iş sahiplerinden ne koparabileceklerinin peşinde koşuyorlar ama yüksünmüyorlar!
İnsanlar işsiz kalırken, devletten daha ne koparabiliriz diye gösteri yapmaktan bile utanmıyorlar zaten.
Ama sonuna geliyoruz…
Pandemi, bütün bu oyunun sonunu getirecektir: Turizm ve inşaat sektörlerinin getirisi bitti artık… Çevrimiçi eğitim, ekonomiye umulan yararı sağlamayacaktır. “İşgal ettin, ödeyeceksin” demenin veya “Biz serhat boylarının bekçisiyiz” yaklaşımının Türkiye’den daha fazla kaynak aktarılmasına yardımcı olacağını da sanmıyorum.
Kendimizi bu oyuna o kadar kaptırmıştık ki ayıplarımızdan dolayı utanmayı bile unutmuştuk. Oysa, utanç bitince, herşey bitmiş oluyor. Hayat, şimdi bize bunu hatırlatmaya hazırlanıyor!