Ulusal Birlik Partisi kurultay süreci, hem siyaset hem de siyasal iletişim bakımından öğretici oluyor.
Siyasal açıdan bakarsak Ulusal Birlik Partisi’nin Türkiye ile uyumlu hareket etmeme olasılığı olan kişileri, bakan olmalarına itiraz edilmese bile “başkan” olarak taşıyamayacağı net bir şekilde ortaya çıktı. UBP tabanında çokça destekçisi olduğu söylenen Hasan Taçoy, Türkiye’den beklenen ilgiyi görmediği gibi, “güçlü irade” sloganıyla Türkiye karşıtı bir izlenim yaratınca başkanlık yarışında gerilere düşmeye adeta mahkum oldu. Buna karşın, UBP tabanındaki gücünü tam olarak bilmediğimiz Ünal Üstel, Cevdet Yılmaz’ın ziyaretleri, bu ziyaretlerde ortaya çıkan “yatırım gücü” ve destek sayesinde tabanı çevresinde toplamayı başardı.
İşin bir de siyasal iletişim yanı var ama… Üstel’in duruşu ve söylemi daha istikrarlı ve derli toplu oldu. Başbakan olmanın avantajını kullandığı da söylenebilir ama dağıtıcı veya itici değil, kucaklayıcı mesajlar verdi; karşıtlık yaratmak yerine empatik davranmaya çalıştı. Üstelik sadece oylarını talep ettiği UBP’liler ile değil, dünkü ziyaretlerinde de örneklerini gördüğümüz şekilde, farklı siyasi duruşları olduğu bilinen ama temsil kapasitesi olan bütün kurum ve kişileri kucaklamaya çalıştı.
Bu iki unsur, Üstel tarafından sloganlaştırılmış olan “iktidar” hedefinin UBP tabanı tarafından güçlü bir şekilde algılanmasına neden oldu. UBP’liler iktidar ile var olabilirler. Yaşlısından gencine kadar bütün UBP’liler için bu böyledir. Muhalefette kaldıkları zaman sudan çıkmış balığa döndüklerini çok gördük; yapamazlar. Bunu onlar da görmüş olmalıdırlar ki muhalefete düşmekten ölümden korkar gibi korkuyorlar. Üstel’in Türkiye ile kurduğu ilişkiler ve toparlayıcı tavrı onlara “iktidar” vaat ediyor. “Güçlü irade” diyerek iktidardan olmak yerine, “istikrar” diyerek iktidarda kalmayı denemek onlara daha çok uydu görünüyor.
Son günlerdeki etkinlikler bu resmi netleştirdi. Üstel’e karşı olduğu bilinen milletvekilleri ya köşelerine çekildi ya da muhalefet dozunu düşürdü. Ali Pilli, hem Üstel’in mitingine; hem de Taçoy’un manifesto lasmanına katıldı.
Bunları gören UBP üyelerinin oy kullanma doğrultusunu tahmin etmek zor olmasa gerektir. Herkes nereye; onlar da oraya!
UBP budur! İktidarda kalabilmek için Taçoy’un muhalif ve az-çok Türkiye karşıtı söylemi yerine Üstel’in tarzına destek vermeyi seçmelerini “normal” karşılamak gerekiyor.
Kurultay 21 Eylül’de ama bu aşamadan sonra Üstel başkanlığındaki UBP’nin genel seçimde ne yapıp yapamayacağı konuşulacak sanıyorum. Üstel’in erken seçime gitmeyi mi, yoksa seçimi zamanında yapmayı mı tercih edeceği tartışmaları da başlayabilir tabii…
CTP Genel Başkanı Erhürman, bugünkü bir TV programında CTP kurultayının Mart ayında yapılabileceğini, kendisinin kesinlikle aday olmadığını ancak partide “çok adaylı bir yarışın arzu edilmediğini” açıkladı. UBP’deki gelişmelere ve Erhürman’ın açıklamalarına baktığımız zaman, “UBP tamam, CTP’ye bakın siz” diyenler bile çıkabilecektir.