Ulusal Birlik Partisi kurultayı ile ilgili gelişmeler kamuoyunu meşgul ediyor. Normaldir… Özellikle iktidar partisi ve ana muhalefet partisi içindeki gelişmeler, sadece onları değil bütün yurttaşları ilgilendiriyor.
Üstelik “parti içi demokrasi” mekanizması, her partide farklı çalışıyor. Bir parti, farklı fikirleri bünyesinde barındırmak iddiasında ise parti içi demokrasi olup olmamasının önemi farklı; lider partisi ise farklıdır. UBP, “Bizim yolumuz Anavatanın yoludur” dediğine de kendi içinden gelişecek politikalardan daha çok Türkiye’de belirlenecek siyasetleri öncelikli saydığına göre UBP’deki demokrasi buna göre şekillenecek demektir. CTP’den söz ettiğimizde, parti içi demokrasiye şekil verecek unsurları bambaşka bir nitelikte olacaktır.
Derdimiz UBP’deki veya CTP’deki demokrasi değildir zaten! Bunu dert etmesi gerekenler o partilerin aktif üyeleridir. Bizim derdimiz, partilerde ne olup bittiğini anlamak ve KKTC’nin bugünkü iktidar partisi ile ana muhalefet partisindeki yönelimleri belirleyerek okurlarımızla paylaşmaktır. Sonuçta her yurttaşın “önünü görmek” diye de tarif edilebilecek bir “öngörülebilir yönetim altında yaşamak” hakkı vardır. Yönetim öngörülebilir olduğu ölçüde yurttaşlar da kendi hesaplarını ona göre yapmakta ve hayatlarını bu öngörülere göre şekillendirmeye çalışmaktadırlar.
Bugünlerde konumuz UBP’dir. UBP’de kongre var. Ne olup bittiği, hepimiz bakımından önemlidir.
Ünal Üstel, UBP Genel Başkanlığı’na yeniden aday olduğunu planlı bir şekilde duyurdu. Ankara’ya gitti; destek alarak geldi ve kurultay tarihi ile birlikte adaylığını da ilan etti. Adaylığını açıkladıktan sonra köy köy geziyor; başkanı bulunduğu hükümetin icraatlarını anlatırken ileriye dönük planlarını da halkla paylaşmış oluyor. Bundan daha farklı olarak yapması gereken ne var bilmiyorum!
Hasan Taçoy ne yapıyor tam olarak gözleyemiyorum; basına sadece demeçleri yansıyor. Üstel’den farklı bir tutum veya düşünce yansıtmıyor. Anlaşılan odur ki hoşnutsuz UBP’lilerin oylarına taliptir. Karavelioğlu ise UBP’liler ile tanışma ve kendini politikaya ısındırma aşamasında görünüyor. Alacağı sonuca bakarak nereye kadar gidebileceğine karar verecektir sanıyorum.
Geçen hafta, bazı milletvekillerinin daha adaylığından söz ediliyordu. Bunlar, yarattıkları beklentiye uygun şekilde adaylık açıklaması yapmak yerine Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 20 Temmuz’da adaya yapacağı ziyareti beklemeye başladılar.
Bu aday adaylarının doğrudan Erdoğan veya yakın çevresi ile temas edemeyecekleri bu nedenle araya bazı “eski UBP ileri gelenlerini” koymaya çalıştıkları haberleri de ortalıkta dolaşıyor. Bizzat Erdoğan’dan veya yakın çevresinden “işaret almayı” istiyorlar ama bu çevreye ulaşmakta bile yetersiz kalıyorlar. Aracılarla alacakları işaretler onları nereye sürükleyecek göreceğiz!
İşin diğer tuhaf tarafı da şudur: Üstel, onların yapmaya çalıştığını çoktan başarmış görünüyor. Ankara’nın desteğini aldı ve kurultay çalışmalarına başladı! Kimileri buna “ilk raunt” diyor ve kurultay sürecinde ilk raundu Üstel’in kazandığını belirtiyorlar.
Bu arada Ankara kulislerinden gelen haberler, Türkiye hükümetine yakın kişilerin “biz UBP kurultayına karışmayacağız” mesajı vererek Üstel’i desteklemeye devam edecekleri şeklindedir. Üstel’in son Ankara ziyareti ve sonrasında başlattığı çalışmalar, bunun kanıtı olarak değerlendiriliyor.
UBP’de sistem işte böyle çalışıyor. Türkiye ile uyumlu çalışamayacağı düşünülen bir adayın UBP Genel Başkanı olması söz konusu olamaz! Önümüzdeki günlerde, yeni adaylar ortaya çıksın veya çıkmasın, Ankara’nın hangi adayı desteklediğini konuşmaya devam edeceğiz. Biz konuşurken Ünal Üstel, atı alarak Üsküdar’ı geçmiş bile olabilecektir!