Dünyanın başka bir yerinde bir iktidar partisi sebep olduğu abuk sabuk olaylar ve kırdığı potlarla muhalefete ne kadar yardımcı olabilir?
Bir hayal edin.
Aklınıza gelebilecekleri sıralayın.
KKTC’de hepsi olmadı mı?
Fazlasıyla oldu.
Öyle çok geçmişe de gitmeyin.
Yazdırtmayın tekrar, bana!
Peki niye muhalefet umut olamıyor ve seçimde iktidar partisini silip süpüremiyor? Niye hala daha “seçim olsa aynı sonuç çıkar” hâkim görüş?
İktidar partisi seçimde silinip süpürülmeyi gani gani hak etmiyor mu?
Muhalefet planlasa son bir iki yılda UBP ekseninde olanların bu kadarını hayal bile edemezdi.
O zaman niye olmuyor?
Bunu da düşünmek gerekmiyor mu?
Ana muhalefet partisi hep bir “teorinin” varlığından bahsediyor.
Yanlış anlaşılmasın komplo teorisi değil bu. İçindeki tespitler ile ilgili gerçek payı fazla.
Yani teorinin sebep olduğu ve olacağı tahribatı yaşayarak görüyoruz. Toplumu her geçen gün bu teoriye ikna etmeleri için çaba harcamalarına da gerek yok.
Bir avuç Kıbrıs Türkünü yoksullaştırmak, sosyal dokusunu değiştirmek, biat kültürünü egemen kılmak ve Rum tarafı ile barışı(!) engellemek isteyenlerden haberdar olmak bize neyi getiriyor?
Daha mı açık yazalım. Türkiye bütçemizdeki açığı kapatmak için bizim başkanlık sistemine geçmemizi istiyor. Yetmez, laik hukuk düzeninden kanun devleti düzenine geçilmesini talep ediyor. Bir telefon ile işlerin Ankara’dan görüleceği tek taraflı siyasi bir ilişki istiyor.
Özetle “ağabeylik” bile değil esas olarak “ağalık” düzeni istiyor.
Tüm bu tespitler bizi nasıl motive ediyor?
Önemli olan soru bu.
Çözebiliyor muyuz?
“Fikren direnmemiz lazım” deniyor.
Kıbrıs sorununda ve çözüm arayışındaki görüş farklılığımıza rağmen, birine karşı çıkarken diğerini savunur duruma düşme pahasına bu fikri direnişe de eyvallah diyoruz ama çözüm oluyor mu?
Hayatın Türkiye’nin ciddi miktarda maddi yardımı olmadan devam ettiğini bulup öğrenip haydi arkadaşlar şöyle yapmalıyız diyen var mı ana muhalefette?
Örneğin çok fazla kamu çalışanı var. Bunu bir süreye yayıp ek istihdam yapmayarak kontrol altına alacağım diyebiliyor musun?
Kamuda tasarruf, tutumluluk, verimlilik ve kamu süreçlerinin etkinliğini ölçerek kamuya çeki düzen vereceğini söyleyebiliyor musun?
Yeni vergilendirme alanlarını ekonomik ve toplumsal etkisi ile değerlendirip dünyadaki örneklerini de anlatarak öneri getirip anlatabiliyor musun?
Kamu bütçesindeki gelir ve gider rakamlarını alt alta koyup önceliklerin ve yeni kaynakların ne olması gerektiğini bir üniversite hocası gibi anlatabiliyor musun?
Bunlar gibi bir şeyleri ortaya koyabiliyor musun?
En basitinden toplum olarak kendimizi bulmamız kuruluş ayarlarımıza dönmemiz için sokak, mahalle temizliği ağaç dikimi için programlı seferberlik ilan edeceğiz diyebiliyor musun?
Vatan sevgisini, topraktan tabiattan başlayarak partiler üstü bir aidiyet anlayışıyla harmanlayabiliyor musun?
Yok.
Çözüm yok.
Yoksa kuruluşunda mesafeli olduğun devletin iyice dibe vurmasını mı sessizce hesap ediyorsun?
İktidar partisinin yediği her halt ile buna bir adım daha yaklaşıldığını mı düşünüyorsun?
Muhalefet umut olamıyor çünkü olmak da istemiyor diye mi? Son dönemdeki halimizle federal devlet çatısı altında anlaşma yapmaya niyetli olduğu düşünülen Rum tarafındakileri de adadaki Türk askeri mevcudiyeti ile değil iktidarı ve muhalefeti ile esas devleti yönetememekteki halimizle bir hayli ürkütüyoruz!