Aslında bunu bizzat Erdoğan da söyledi. Daha yeni yıla girerken önümüzdeki seçimlerin sonucunun sadece 5 yılın değil, 100 yılın nasıl olacağını belirleyeceğini vurgulamıştı.
Erdoğan tam olarak ne demek istedi bilmek mümkün değildir ama söyledikleri büyük ölçüde doğrudur.
Erdoğan bir kez daha seçilirse “gelecek seçimde yeniden seçilme olanağı olmadığını” bilerek hareket edecektir herhalde. Ya Anayasa’yı değiştirerek ilelebet Cumhurbaşkanı kalmanın yollarını arayacak, ya da kendi yerini alacak bir tür “vesayet rejimi” kurmaya çalışacak. Mecliste anayasayı değiştirmesine yetecek çoğunluğa ulaşması mümkün olmadığına göre bu hedefine “demokrasi dışı yöntemler” ile ulaşmayı denemekten başka şansı yoktur.
Bunu düşünmek bile insanı ürpertiyor!
Bu durumda kaçabilen kaçacak; kaçamayanlar biat etmek zorunda kalacaktır. Kaçacakların önemli bir kısmı zaten sermayesi olanlar veya başka ülkelerde iş tutabilecek birikime sahip olanlardır. Yatırım ve yeni teknoloji hayalleri görmeyin; baskılarla birlikte işsizlik, devlet yardımlarına bağımlılık ve sefalet de artacaktır.
Kılıçdaroğlu seçilirse, “yargı bağımsızlığı; hukukun üstünlüğü ve düşünce özgürlüğü” hemen tesis edilebilecektir. Ekonomi birden bire düzelemez ama yatırımcılar ve çalışanlar geleceğe dair hayaller kurabilecek, işlerinin peşinde koşmaya başlayacaklardır. Yabancı yatırım, ancak yerli sermaye harekete geçerse gelir… Bunlar sağlanırsa insanlar varlıklarını yeni işlere yatıracak; yabancılar da onları izleyebilecektir.
Söylediği her şeye inanmamak lazım ama Erdoğan bu kez gerçekten doğruyu söyledi: “Türkiye, bu seçimde sadece gelecek 5 yılının değil; gelecek 25 yılının, 50 yılının hatta 100 yılının nasıl olacağına karar verecektir.” Bu kararın Kıbrıs’ın nasıl olacağı ile de ilgili olacağını ise söylemeye hiç gerek yoktur! Kıbrıs’ın gelecek 100 yılı da önümüzdeki 14 Mayıs’ta Türkiye’de oylamaya sunulmuş olacaktır!