BM Güvenlik Konseyi, Suriye’nin kuzeybatısında İdlib’de artan gerilimi ve çatışmaları görüşmek üzere toplandı.
Türkiye’nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu, BM Güvenlik Konseyinde yaptığı konuşmada, Suriye’deki krizin kimyasal silah kullamından, ”zalim bir rejimin kendi halkına karşı işlediği suçlara”, iç savaştan ”başarısız bir devletin terör rejiminin neden olduğu insani krize” ve uluslararası barış ve güvenliğe ciddi bir tehdit teşkil etmesine kadar yaklaşık 10 yıldır konseyde görüşüldüğüne ancak hiçbir şeyin değişmediğine ve tehlikenin daha da büyüdüğüne dikkati çekti.
Şam’da küçük bir zümre tarafından yönetilen ve Suriye’nin bir kısmını kontrol eden bir rejimin 3 Şubat’ta kasıtlı olarak Türk güçlerini hedef aldığını ve bu saldırıda 7 asker ile bir sivil personelin hayatını kaybettiğini hatırlatan Sinirlioğlu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin meşru müdafaa amaçlı derhal karşılık verdiğini ifade etti.
Türk askerlerin Türkiye ve Rusya arasında Eylül 2018’de imzalanan mutabakat gereği İdlib’de istikrarı ve kentin gerginliği azaltma bölgesi olarak kalmasını sağlamak için orada olduğunu ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin sonuncusu da dahil olmak üzere tüm konuşlandırmalarının Rus yetkililerle koordineli bir şekilde yapıldığını anlatan Sinirlioğlu, tüm uyarılara rağmen rejimin 3 Şubat’ta Türk pozisyonlarına ateş açtığını vurguladı.
Sinirlioğlu, rejimin saldırısı üzerine Türkiye’nin askeri gözlem noktalarını korumak ve garantör ülke olarak üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmek, gerginliğin tırmanmasını engellemek için idlib’e ek birlikler konuşlandırmak zorunda kaldığını söyledi.
Büyükelçi Sinirlioğlu, ”Bazı gözlem noktalarımız rejim savaşçıları tarafından kuşatılmış durumda ve bugün de rejim hava saldırılarıyla bombardımana devam etti.” dedi.
Suriye halkının meşru taleplerini karşılamayı reddeden bir ”tiran” yüzünden yüz binlerce kişinin hayatını kaybettiğini, sayısız kişinin işkence gördüğünü, kaybolduğunu, tutuklandığını, Türkiye’nin Suriye nüfusunun beşte biri olan yaklaşık 4 milyon mülteciye ev sahipliği yaptığını aktaran Sinirlioğlu,”Şimdi de bu rejim Türk askerlerini hedef alarak benim ülkemi kirli savaşının içine çekmek istiyor.” diye konuştu.
Sinirlioğlu, Türkiye’nin siyasi bir çözüme inandığını belirterek, ”Ancak Türkiye asla hiçbir saldırgan eyleme tolerans göstermeyecek. Türkiye’nin güvenliğini ve Türk askerlerini hedef alan hiçbir saldırı cezasız kalmayacak. Meşru müdafaa hakkımızı kullanmakta asla tereddüt etmeyiz. Burada kırmızı çizgimizden bahsetmiyorum, bu bir uyarı.” ifadelerini kullandı.
Suriye rejimine bu ayın sonuna kadar mevcut pozisyonlarından çekilmesi ve rejim destekçilerine de bu yönde gerekli adımları atması çağrısında bulunan Sinirlioğlu, uluslararası topluma da Türkiye’nin meşru güvenlik kaygılarına saygı göstermesi çağrısı yaptı.
Rusya’nın da garantör ülke olarak İdlib’e askeri operasyonlar ve saldırıların önlenmesi ve mevcut statükonun korunmasını sağlamak için gerekli tüm önlemleri alma taahhüdünde bulunduğunu ancak geçen mayıstan beri rejim güçlerinin ateşkesi en az 20 bin kez ihlal ettiğini, 1500 sivilin öldüğünü ve 800 bin kişinin yerinden edildiğini ifade eden Sinirlioğlu, 12 Ocak’ta varılan yeni ateşkesin yine rejim tarafından 6 bin 500 defa ihlal edildiğini söyledi.
Rus yetkililerle, askeri düzeyde çatışmaları önleme de dahil, her düzeyde temasları sürdürdüklerini ve bu temaslardan Soçi mutabakatına bağlılığın yenilenmesini ve İdlib’de başlangıçtaki duruma dönülmesini beklediklerini belirten Sinirlioğlu, ”Türkiye, birliklerini çekmeyecek ve gözlem noktalarını terk etmeyecek.” dedi.