Türkiye’deki seçimin heyecanı bütün dünyayı sardı. Dünyanın belli başlı ülkelerine dağılmış Türkiye yurttaşlarının oy kullanması ile ilgilendiklerinden daha çok Türkiye’nin bundan sonraki gidişatının ne olacağı ile ilgileniyorlar.
Dünyayı ilgilendiriyorsa bizi hayda hayda ilgilendiriyor demektir… KKTC’de demokrasi gelişecekse Türkiye’nin desteği ile gelişecek… “Türkiye istemeden KKTC’de demokrasi olmaz” demek ayıp kaçabilir ama çok zor olabileceğini görmek ayıp sayılmaz sanırım.
KKTC’de ekonomik gelişme, “Türkiye’nin bizi paraya boğması” ile olacak değildir ama Türkiye’den bilgi ve finans katkısı almadan kalkınabileceğimizi düşünen olduğunu sanmıyorum.
Yargı bağımsızlığına yönelik baskıları unutmadık elbette… Hukukun üstünlüğü ilkesi zaman zaman yok sayılıyorsa bunda Türkiye’deki yönetimin payı olduğu inkar edilemez herhalde…
Türk dış politikasında olumlu değişiklikler olmadan Kıbrıs sorununa çözüm bulunabileceğini, en azından komşularımızla daha olumlu ilişkiler kurulabileceğini hayal eden de yoktur herhalde…
KKTC’ye ilişkin bütün gözlemler ve bu gözlemlere dayalı analizler, sonuçta Türkiye’de ne olacağına dair beklentilere veya varsayımlara gelip dayanıyor. Türkiye’de olan biten her şey Kuzey Kıbrıs’ı doğrudan etkiliyor.
Tam da bu nedenle, 20 yıla yakın bir süredir cüzdanımda taşıdığım Türkiye Cumhuriyeti nüfus cüzdanını kullanmaya karar verdim ve sandık başına gidip oy kullandım. Bu oy ile Türkiye’deki sorunların ve başka ülkeler için “Türkiye sorunu” haline gelmiş olan sorunların çözümüne katkı koymaya kalkıştım!
Sosyal medya paylaşımlarından anladığıma göre oy kullanmamızı yadırgayanlar da oldu… Dünyaya, hayata ve sorunların çözümüne nasıl baktığımıza bağlı tabii… Ben, cebimde TC kimliği taşırken, Türkiye’deki gelişmelere ve bunun bölgemizdeki etkilerine kayıtsız kalamadım. Oy kullanmak da içime sindi doğrusu; iyi yaptım!
Ne demişler? “Sıçanın sidiği denize faydadır”…
Bence iyi yaptım! Hem de çok iyi!