Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü’nün (UNWTO) yayımladığı verilere göre dünya turizmi 2019 yılında %3.8 oranında büyürken, gerçekleştirilen yıllık seyahat sayısı 1 milyar 461 milyona, uluslararası turizm kaynaklı gelirler ise 1,5 trilyon dolar seviyesine ulaşmıştır.
2020 yılında Covid-19 salgının küresel boyutta yarattığı yıkım sonrası bu veriler neredeyse tamamen sıfırlanarak büyük boyutlarda ekonomik kayıplara neden olmuştur. Diğer bir değişle lokomotif bir sektör olan turizmin, diğer sektörlere sağladığı çarpan etkisinin ortadan kalkmasıyla, elde ettiğimiz sonucun tam bir ekonomik buhran, bir yıkım olduğunu söylemek mümkündür. Tüm bunları geride bıraktığımızı duyurmak isterdim ancak Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre toparlanmanın en iyi ihtimalle 3 yılda gerçekleşebileceği duyurulmuştır.
YIKIMDEN SONRASI
Değişen sadece istatistiksel veriler olmamıştır. Turizmin sahadaki dengeleri de altüst olmuştur. Virüsün Asya kaynaklı olması, Asya turizminde parlayan yıldız olan Çin, Japonya, Tayland gibi ülkeleri uzunca bir süre yabancı turist akınlarından mahrum bırakacaktır. Avrupa kıtasında Brexit ile yeniden şekillenmekte olan ekonomik-politik bir kenara dursun İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya gibi önemli turizm merkezlerinin pandemi yönetimi hususunda başarısız olmaları, bu ülkelerin sağlık sistemlerine duyulan güveni de yerle yeksan etmiştir.
Bu süreçte düşüşe geçen ülkelerin yanısıra, olağanüstü şartlar dikkate alındığında çıkış yakalayan ülkelerin de olduğunu söylemek elbette mümkündür. Türkiye ve Yunanistan, Ege ve Akdeniz bölgelerinde başarı bir kriz yönetimi sağlayarak turizmde 2020 yılını mümkün olan en iyi sonuçlarla geride bıraktırlar. Tüm dünyaya iyi bir kriz yönetimi ile turizmde neler başarılabileceğini gösteren bu ülkeler, başka bir deyişle yeni dönemde kendi bölgelerinde turizmde liderlik iddialarının olduğunu da ortaya koymuş oldular.
Elbette ki 2020 yılının istatistiksel verileri, virüsün neden olduğu ekonomik buhran ve değişen dengeler daha çokça konuşulmaya gebedir. Ancak sağlık anlamındaki yeni gelişmelerle yeni bir dönemin başlangıcında olduğumuzu da unutmamalıyız; yeni normal!
TURİZMDE MİLAD: 2021!
Turizmde 2021 sezonunun yükselen trendi yakın mesafelerde konumlanmış, sakin, güneşli, deniz kıyısına sahip ve sağlık altyapısı güçlü destinasyonlardır. Yeni trendin bazı özellikleri ülkemize ne kadar da benziyor, değil mi? Ancak bazı genetik benzerliklerimizin avantajımıza olması, eli-kolu bağlı oturarak bu pastadan pay alacağımız anlamına gelmiyor. Değişen koşulları dikkate alarak Kuzey Kıbrıs turizmine rekabetçi, nitel ve nicel özellikleri yüksek, iddialı ve vizyoner yeni bir turizm master planı kazandırmalıyız. Pay alabileceğimiz pazarları yeniden belirlemeli, tanıtma ve pazarlamada yeni ve proaktif politikaları ortaya koymalı ve tüm bunları finanse edeceğimiz fonları oluşturmalıyız. Tüm bu çalışmaları sektörde geniş bir tabana yayarak gerçekleştirmek hem sektörel bir ödev hem de yasal bir gerekliliktir.
Nereden mi bahsediyorum? Tabii ki Turizm Bakanlığı uhdesinde yasa ile kurulmuş danışma kurullarından. Geçmişte buradan elde ettiğimiz başarılı çalışmalarla Kuzey Kıbrıs turizmine önemli turistik pazarları kazandırdığımız danışma kurullarımızdan… Halen daha burada yapılan çalışmaların meyvelerini topladığımız hatta ağaçlarını kuruttuğumuz danışma kurullarımızdan…
GÜNDEM: TAHT OYUNLARI
Oysa ülke siyasetinde gün geçmiyor ki bir siyasi kriz çıkmasın. Seçim içinde seçimin tartışıldığı böylesi bir ortamda yukarda bahsi geçen politikaları ortaya koyacak istikrarlı yapılardan söz etmek ne yazık ki mümkün değildir.
Hoş istikrar sağlansa bile KKTC bürokrasisi şişman, kanbur ve oldukça yavaş hareket eden bir yapıdadır. Turizm sektörü için zamanın son derece önemli olduğu bu süreçte, KKTC siyasetinin kırılgan yapısı nedeniyle fırsatlar da elden teker teker gidiyor. Elimizde kalan tek gerçeklik ise Nisan ayında yapılacak olan erken genel seçimdir. Seçim sonrası görev değişiklikleri, kadroların atanması derken sektör olarak meramımızı anlatacak noktaya gelene kadar, elveda 2021!
HEP HATIRLANACAK BİR NİSAN!
Yine de erken seçimin bir fırsat olduğu umuduyla Nisan’ı bekleyeceğiz.
Karşımıza dikilin ve bizlere yaptıklarınızla değil, turizm için yapacaklarınızla, aksiyon planınızla, turizm tanıtma ve pazarlama fonlarının oluşturulması için ortaya koyacağınız önerilerle, yeni turizm master planı için danışma kurullarını harekete geçirme iddiası koyarak bir tercih nedeni olduğunuzu ispatlayınız. O güne kadar da yaptığınız ve yapamadığınız her bir kalem sizin nişanınız olsun.
İçiniz rahat olsun. Biz unutmayız, takdir etmeyi de hatırlatmayı da iyi biliriz. Bir bakarsınız Nisan’lar bize umut olur ve hep hatırlanır!