Mart 2020’de hayatımıza giren Covid-19 salgını ile dünya üzerindeki insan dolaşımı durma noktasına gelmiş ve turizm sektöründeki operasyonel riskler öngörülebilir olmaktan çıkmıştır. Öngörülebilirliliği etkileyen başlıca hususlar, pandemi ile birlikte ülkelere göre değişiklik gösteren birtakım sıkı seyahat kurallarının devreye girmesi, seyahat kurallarının virüsün seyrine göre ülkeden ülkeye anlık olarak değişiklik göstermesi ve standart seyahat protokollerinin büyük ölçüde devre dışı kalması ve yeni ihtiyaçların ortaya çıkmasıdır.
Çözüm, destinasyon “YÖNETİM PROTOKOLLERİNDE” aranıyor:
– Ülkeye giriş için sağlık gereksinimlerinin belirlenmesi ve sürekililiğinin garanti altına alınması;
– Sürdürülebilir operasyonel kısıtlamalar;
– Süreklilik arz eden ve yeni normale uygun seyahat protokolleri;
– Turizmin tüm paydaşlarına yönelik Covid-19 eğitim ve sertifikasyon programları.
Covid-19 salgınından kaynaklanan ekonomik kayıpları asgariye indirmek ve turizm yatırımcısını yeniden faaliyete geçirmek için operasyonel riskleri öngörülebilir hale getirmek, şimdiye kadar pek çok ülkenin uyguladığı en etkili çözümler arasında oldu. Türkiye, Güney Kıbrıs, Yunan adaları gibi turizme dayalı ekonomilere baktığımızda bu hususlara yönelik benzer birtakım plan ve stratejilerin uygulandığını ve başarı sağlandığı gözlemlemek mümkündür.
Turizmi yeniden faaliyete geçirmek için uygulanan çözüm buysa KKTC hükümeti adım atmakta neyi bekliyor?
Ekonomik çözümler hususunda hareketsiz kalan hükümetin hedefi, 38 yıldır kamu maliyesinde oluşturulan düzensizliğe bir son vermek olabilir mi? Böylece ödenemeyen maaşların ödenmemesi, maliyenin yıllardan beri biriktirdiği bu yükten bir anda kurtulması hedeflenmiş olabilir mi?
Amaç bu değilse bile, sonuç o olacak gibi görünüyor!