Ekim ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminin iddialı adayları kesinleşti.
Ersin Tatar, bağımsız olarak yarışacak ve UBP tarafından desteklenecek. YDP’nin desteği de kesin sayılır.
Tufan Erhürman, CTP’nin adayı olarak yarışacak. CTP ile TDP arasında genel sekreterler düzeyinde görüşmeler yapıldığı biliniyor ama TDP’nin CTP adayı Erhürman’a destek vermesi olasılığını güçlü görmüyorum doğrusu.
Bana göre iki potansiyel aday daha var: Kudret Özersay ve Mehmet Harmancı…
Özersay, merkez seçmene hitap ederek daha önce aldığı oy miktarlarına ulaşmayı, ikinci tur öncesinde Tatar ile masaya oturarak ittifak yapmayı düşünebilir. Politik tutumu ve potansiyeli buna olanak veriyor.
Harmancı, bir program üzerinde çalıştıklarını ve bu programı destekleyenlerden birinin programı temsilen aday olabileceğini söylüyor. Bu programa CTP veya TDP sahip çıkacak mı; bilmiyoruz! Dıştan baktığımda CTP’nin Harmancı’nın yaklaşımı ile ilgilenmediğini görüyorum. TDP bu programa sahip çıkarak aday gösterecek mi; belli değil! Bu aday Harmancı mı olacak; onu da bilmiyoruz! Bunları bilmiyoruz ama ortada potansiyel bir aday var: Mehmet Harmancı…
Bu arada resmileşen iki adayı bekleyen ve seçim sonucunu etkileme gücüne sahip konular var…
Ulusal Birlik Partisi içinde “türban krizi” var… Önemli sayıda milletvekili, kızların türban takarak okula gitmesine olanak verecek tüzük değişikliğine karşı direniyor. Türk makamları bunun için bastırdı ve tüzük değişikliği gerçekleşti. Şimdi sırada gösteriler var. Tatar’ın alacağı her tavır, oylarını konsolide etmesine engel olabilecek.
Tatar, UBP’den beklediği oyları alabilmek için kendisine destek verecek milletvekillerini bakan yapmak için de çalışıyor. Bu baskı, UBP’de kırgınlık ve bölünmelere, sonuçta oy kaybına neden olacak.
Türban krizi Erhürman’ı da etkileyecek. Türban sorunu bumeranga benzer; dönüp onu bir silah olarak kullanmaya kalkışanları da vurabilir. Erhürman, bunun bilincinde olarak konudan uzak durmaya çalışsa bile krizin derinleşmesi halinde konuya müdahil olmak zorunda kalacaktır. Ilımlı davranarak yeni yollar bulmaya kalkışırsa radikalleri; radikal bir söylem geliştirirse ılımlıları kaybetme tehlikesi var.
Erhürman’ın Türkiye’deki olaylara soğukkanlı yaklaşımı da benzer etkilere sahip olabilecektir. Bu konulara ihtiyatlı ve dengeli yaklaşmaya çalışacaktır.
Ekim 2025’e kadar yaşanacak bütün diğer gelişmeler de seçim sürecini etkileyecektir tabii. Bu sürede Kıbrıs sorunu konusunda veya bölgede yaşanacak gelişmelerin etkilerini önemli olacak.
Seçim yarışı başladı. Biraz erken başladı ama başladı!