spot_img
13.8 C
Lefkoşa
spot_img

TRUMP NEDEN PETROL FİYATLARININ YÜKSELMESİNİ İSTİYOR?

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı ham petrol üreticisi ülkeler, geçtiğimiz pazar uygulayacakları ham petrol kesintisine dair nihai karara varırken söz konusu miktar OPEC tarihindeki en büyük kesinti olarak kayıtlara geçti.

OPEC+ adıyla bilinen ve 23 üyenin bulunduğu OPEC ve OPEC dışı petrol üreticisi ülkelerin telekonferans yoluyla düzenledikleri 10’uncu Olağanüstü Bakanlar Toplantısı’nda günlük ham petrol üretim miktarının 1 Mayıs’tan 30 Haziran’a kadar 10 milyon varil azaltılması kararı alındı

Anlaşma kapsamında Suudi Arabistan günlük ham petrol üretimini 12 milyon varilden 8,5 milyon varile düşürerek 3,5 milyon varil azaltırken Rusya ise günlük ham petrol üretimini 10,3 milyon varilden 8,5 milyon varile düşürerek 1,8 milyon varil azaltacak.

Rusya ve Suudi Arabistan’ın restleşmesi ile başlayan sürece koronavirüs salgını ile düşen küresel talep de eklenince petrol fiyatları yüzde 65’in üzerinde geriledi.

Trump da anlaşma sonrası Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “OPEC+ ile büyük petrol anlaşması tamam. Bu, ABD’de binlerce enerji istihdamını kurtaracak. Rusya ve Suudi Arabistan’ı kutluyorum.” ifadelerini kullandı.

Amerika Birleşik Devletleri Trump’ın araya girmesi ile varılan anlaşma sonucu fiyatlarda yeni bir çöküşün önüne geçilmiş oldu. Fakat bu kesintinin küresel talepte yaşanan gerilemeyi dengeleyip dengelemeyeceği yönündeki belirsizlikler nedeniyle fiyatlar yükselişe geçmiş değil.

Peki kısa süre öncesine kadar yüksek petrol fiyatlarından şikayet eden ve bunun için OPEC’i sorumlu tutan Trump neden böyle bir u dönüşü yaptı?

Bu dönüşün arkasında üç temel neden sıralanabilir. Bunlar Trump’ın hala dünyada sözü geçen bir lider olduğunu göstermek istemesi, ABD son yıllarda sayıları ve üretimleri ciddi oranda artan kaya petrolü üreticileri ve 2020 başkanlık seçimlerinde kritik öneme sahip Teksas eyaleti ve buradaki petrol üreticileri.

ABD’nin enerji stratejisini değiştiren kaya petrolü

Amerika Birleşik Devletleri’nde yönetimler değişse de 1970’li yıllarda yaşanan petrol krizlerinden bu yana siyasi karar alıcılarının kafasında yüksek petrol fiyatlarına karşı olumsuz bir algı yerleşmiş durumda. Beyaz Saray’da Cumhuriyetçi ya Demokrat başkan bulunmasından bağımsız olarak tüm yönetimler dünyanın en büyük enerji tüketicilerinden biri olan ülke ekonomisine yüksek petrol fiyatlarının zarar verdiğini düşünür.

Fakat bu durum özellikle kaya petrolü gibi yeni teknikler sayesinde Amerika Birleşik Devletleri’nin üretiminin son yıllarda ciddi oranda artmasıyla değişmeye başladı.

Büyük oranda banka kredileriyle yeni yatırımlar yapan kaya petrolü üreticilerinin büyük bir kısmı fiyatların düşmesiyle iflasa sürüklenebilir ve domino etkisi ile finans sistemi de büyük bir darbe alabilir ki bu Beyaz Saray’ın istediği son şey olur.

Trump’ın kaderini belirleyecek olan Teksas eyaleti

Trump’ın artık attığı her adımda iç politikaya yönelik bir hedefin de olduğunu görmek mümkün. Bunu son olarak koronavirüs salgının ekonomik etkilerini hafifletmek amacıyla milyonlarca kişiye gönderilecek çeklerde adının yer almasında ısrarcı olmasında görmek mümkün.

İşte kasım ayındaki seçimler öncesi hesaplar yapan Trump’ın elindeki en büyük kozlardan biri de Teksas eyaletindeki Cumhuriyetçilerin gücü. Kaliforniya’dan sonra ülkenin en fazla seçmenine sahip bu eyalette petrol üretimi ekonomideki en büyük girdi konumunda. Ayrıca ülkenin ve dünyanın en büyük petrol şirketlerinin de merkezleri bu eyalette yer alıyor. Kısacası petrol ve enerji sektörü bu eyalette doğrudan ve dolaylı olarak milyonlarca kişiyi etkiliyor.

Cumhuriyetçilerin kalesi konumundaki eyalette yaşanacak bir ekonomik kriz ülkenin geri kalanını etkileyeceği gibi Trump bir dönem daha seçilmesini de tehlikeye atabilir.

Trump küresel liderlere hala sözünün geçtiğini gösterme fırsatı elde etti

Ekonomistler ve stratejistler aslında küresel talebin bu denli düştüğü ortamda Suudi Arabistan ve Rusya’nın üretimi azaltma dışında bir seçeneği olmadığını belirtse de Trump OPEC ve genişletilmiş ortaklarının bir masa etrafında toplamayı başardığını gösterme fırsatı elde etmiş oldu.

Trump böylece hem kendi seçmenlerine hem de yurtdışındaki mevkidaşlarına hala sözü geçen bir lider olduğunu gösterdi, ya da en azından kendisi böyle olduğunu düşünüyor olmalı.

Bundan sonra ne olacak

OPEC bünyesinde alınan bir kararla bunun hayata geçirilmesi iki ayrı hikaye. Nitekim geçmişte de alınan kararlara uymayan bir çok ülke oldu. Şu ana kadar iki önemli oyuncu olan Rusya ve Suudi Arabistan kendi içlerinde yaşadıkları pürüzlere rağmen verilen sözlere bağlı kalacakları sinyalini veriyor.

Bu anlaşmada ABD’nin verdiği sözleri nasıl yerine getireceği de merak konusu. Zira ABD kendi payına düşenin yanı sıra Meksikalı petrol şirketi Pemex’in yapamadığı 300 bin varillik kesintiyi de üstlenecek. Amerikalı şirketlerin yapması gereken günlük kesinti 500 bin varilin üstünde olacak.

Hem küresel arzı azaltma hem de petrol şirketlerinin zararlarını karşılamak isteyen Trump ise daha önce görülmeyen bir planı uygulamak istiyor.

Buna göre federal hükümet acil durumlarda kullanmak üzere 1 milyar varile kadar petrol rezevi yapmasına izin veren bir yasayı harekete geçirmeyi planlıyor. Yasada petrol rezervine izin verirken bunun nerede depolanması gerektiği konusunda bir direktif bulunmuyor.

İşte bu açıktan faydalanmak isteyen Trump yönetimi petrol şirketlerine üretimlerini azaltma karşılığında bu kaynağı aktarmak ve çıkarılmayan petrolü Amerikan devletinin acil durum rezervinde saymayı hedefliyor.

Fakat Demokratların bu plana sıcak bakmayacağı aşikar.

İLGİLİ HABERLER

Bizi takip edin

3,234TakipçilerTakip Et
5,673TakipçilerTakip Et

SON HABERLER