Yakın tarihte gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçiminde halkın özgür iradesini yansıttığının sorgulandığını ileri süren Toros, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın “halk bana iki devletli çözüm için yetki verdi” söylemlerinin ise gerçekle bağdaşmadığını savundu.
Kıbrıs sorununu kalıcı olarak çözme ve Kıbrıs Türklerinin hak ve çıkarlarını koruyacak uluslararası hukukla uyumlu bir çözümün önemine işaret eden Toros, “’Kıbrıs Cumhuriyeti’ne bir Rum devleti muamelesi yapıldığını ve bunun yanlış olduğunu” vurguladı.
“Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kıbrıs Türkleri ve Kıbrıs Rumlar tarafından ortak kurulduğunu, bir Rum devleti gibi lanse edilmesinin ise yanlış olduğunu” savunan Toros, 1960 Anayasası’nın oluşumunda Kıbrıs Türk toplumunun katkılarına da işaret etti.
Toros, 1960 Anayasası’nda Kıbrıs’ın toprak bütünlüğünün asla parçalanmaması taahhütü olduğunu, ortak kurucuların yüzde 70 ve 30 oranında temsiliyeti olduğunu, Kıbrıs’ın başka bir ülkeye bağlanamayacağı hususu bulunduğunu anımsattı.
1963-1974 arasında yaşanan olaylara değinen Toros, ardından gerçekleştirilen müzakere süreçlerinde yaşananları anımsatarak, iki devletli bir anlaşmanın, Kıbrıs sorunun çözümüne yönelik olmadığını vurguladı.
Kıbrıs’ın toprak bütünlüğünden bahsediyorsak ve Kıbrıslıların olduğunu söylüyorsak bunun ancak federasyon temelinde bir çözümle mümkün olabileceğine işaret eden Toros, istikrar, güven ve kalıcı barışın tesisinin, eşitliğe dayalı federasyonla mümkün olabileceğini yineledi.
Kıbrıs Türk tarafının ortaya koyduğunu iyi niyet ve kararlılığın karşılık bulmadığını da anımsatan Toros, iyi niyet ve kararlılığın karşılık bulması için Rumların elinde yeterli bir motivasyon olmadığını buna karşın Kıbrıs Türk tarafının üzerinde yeterli motivasyon bulunduğunu kaydetti.
Türkiye AB katılım müzakerelerinin çıkmaza girmesinde, Kıbrıs sorunu ve Doğu Akdeniz sorunun payı olduğuna işaret eden Toros, Türkiye ve Yunanistan’ın deniz yetki alanı üzerinde uzlaşılamamasının temelinde de Kıbrıs sorunun yattığını söyledi.
Rumların kazanımlarının koşullu hale getirilmesinin, Rumları motive edebileceğini ifade eden Toros, “meşru zeminden saptırılarak sözde bir çözüm modelininortaya konulmasının” ise Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiades’in ekmeğine bal sürüleceğini kaydetti.
Toros, bölgesel konferans organize edilmesinin önemine işaret etti.
Şubat’ta gerçekleştirilmesi öngörülen 5’li konferansa “hayali çözüm modeli” olarak değerlendirdiği çöüm modeli ile gidilmesinin yaratabileceği sakıncalara değinen Fikri Toros, Kıbrıs Türklerinin maruz kaldığı ambargolar ve statükoların sürdürülebilir olmadığını söyledi.
Federasyon görüşmelerinin takvimli yapılması gerektiğini söylemelerinin, geçmişte yaşanan başarısızlıkların tekrarı olmaması amacıyla olduğunu ifade eden Toros, ucu açık müzakere yönteminden vazgeçilmesi ve acilen gerginliğin dindirilmesinin önemine işaret etti.
Beşli konferansta yönteme dair yeni fikir geliştirileceğine inanç belirten Toros, bir ara anlaşma gibi bir mutabakat olmasını temenni ettiğini dile getirdi.
Kıbrıs Türk toplumunun Türkiye’yi sevmek ve çözüm ve AB’yi desteklemek arasında hiçbir zaman bir yol ayırımı yaşamadığını vurgulayan Toros, Kıbrıs’ta çözüm istemenin Türkiye karşıtlığı olmadığını, bu konuda artık hamaset yapılmamasını istedi.
Türkiye olan ilişkilerin önemine işaret eden Toros, Kıbrıs Türk toplumunun Türkiye olan ilişkilerinin sadece geçmişte ve bugüne değil, bundan sonraki süreçte de önemini devam ettireceğini vurguladı.