TOKATLI: “YASALARIMIZ, DÜŞÜNCELERİMİZİ BAŞKALARINI RENCİDE ETMEYECEK ŞEKİLDE YAYMAMIZA CEVAZ VERİYOR”

0
blank

Lefke Avrupa Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi, “İletişim Günleri” etkinlik dizisi kapsamında “Basın ve Özgürlükler” konulu panel düzenledi. 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü günü çerçevesinde çevrimiçi gerçekleşen panelde konuşan Hukukçu Şahap Tokatlı, KKTC’de kişi hak ve özgürlüklerinin, düşünce ve ifade özgürlüğünün anayasayla güvence altına alındığını belirtti.

Gazeteciler Hasan Erçakıca, Hasan Hastürer ve Serhat İncirli ile Hukukçu Şahap Tokatlı’nın katıldığı panelde ilk konuşmayı yapan Yüksek Adliye Kurulu ve Yayın Yüksek Kurulu üyesi Avukat Şahap Tokatlı, “kişinin, hak ve özgürlüklerini, düşüncelerini yayma özgürlüğü başka kişilerin hak ve özgürlüklerini veya kişiliklerini rencide etmeyecek şekilde kullanılabilecek kadar geniştir” dedi.

ÖZGÜRLÜKLERİN SINIRI

Tokatlı, şöyle devam etti: “Bizim hak ve özgürlüklerimiz anayasal çerçevede de başkasını rencide etmeyecek bir şekilde başkasının tercihlerini, kişisel, siyasal, cinsel tercihlerini rencide etmeyecek şekilde istediğimiz şekilde düşüncemizi yaymamıza cevaz veriyor. Ancak bu düşünceleri yayarken, Yüksek Yayın Kurulu’nun geçenlerde verdiği karar var. Televizyonlarımızdan bir tanesine karşı, gündeme geldi, toplumu kin ve nefrete sevk etmemek, kişilerin özel yaşamları veya sağlık durumları ile ilgili hususları manipüle etmemek, speküle etmemek… En önemli yasal mevzuatlardan bir tanesinde de garanti altına alınmıştır.

Özgürlük derken, kişinin bilgiye ulaşım özgürlüğü asla önlenemeyecek bir özgürlüktür ve herkesin anayasal hakkıdır. Ama bir taraftan da kişilerin bireysel hak ve özgürlükleri kişilerin kişiliklerinin ve ailelerinin rencide edilmemesi veyahut da toplumun belli bir kişiye veya da zümreye karşı kin ve nefrete sevkedilmemesi de ayrı bir husus olup bu da diğer kişilerin hak ve özgürlükleridir. Dolayısıyla basın alanında bir cümle sarfedilirken veyahut da haber yapılırken normal, sokaktan geçen standart bir insanın bu haberden ne anlayacağı, bu haberle herhangi bir kişinin rencide edilip edilmeyeceği önemlidir; bu haberin aslının olup olmadığı yani yalan haber yapılmaması, asparagas haber yapılmaması gerekiyor.

blank
TOKATLI: Yüksek Adliye Kurulu ve Yayın Yüksek Kurulu üyesi Avukat Şahap Tokatlı, KKTC’deki düşünce ve ifade özgürlüğü ile ilgili mevzuat hakkında bilgi verdi.

Bunlar, kişi hak ve özgürlüklerinin nasıl ki bize kendi görüşlerimizi yayma hakkı veriyorsa aynı zamanda başkalarının rencide edilmemesi yalan haber yapılmaması, başkalarının hak ve özgürlüklerinin herhangi bir sekteye uğratılmaması mükellefiyeti de vermekte. Bunlara aykırılık durumunda mahkemelerde; Osmanlıca tabirle ‘zem ve kadih’ dediğimiz hakaret davası açılıyor. Haksız Fiiler Yasası altında ve haklarının haleldar edildiği ya da rencide edildiğini düşünen kişiler mahkemeye başvurarak bu zem ve kadih davalarıyla ne şekilde – dolaylı yöntem veyahut doğrudan yapılan yayınlarla – yazılı basın, görsel basın, sayısal basında ne şekilde rencide edildiğini, neyin rencide edildiğini ortaya koyarak bunun davasını yapıyor.”

YÜKSEL MAHKEME TOLERANSLI

Av. Tokatlı, konuşmasında Yüksek Mahkeme’nin basın ve özgürlükler konusuna bakışı ve kararlara yansıtışıyla Yayın Yüksek Kurulu’nun ilgili görüş ve uygulamalarını da paylaştı: “Yüksek Mahkememiz basın özgürlüğüne toleranslı, fikir yayma özgürlüğüne esnek bakıyor, kişilerin ciddi anlamda bireysel hak ihlaline gitmeyen noktalarda eleştri hakkını kullanması yönünde hoşgörülü davranıyor. Fakat son zamanlarda özellikle fikir yayma özgürlüğü veya basın özgürlüğü altında da belirli kişilere veyahut da zümreye karşı hakarete varan saldırılar yapıldığını görüyoruz. Bunlar yasal mevzuatımızda onaylanan yahut da izin verilen hususlar değildir. Yavaş yavaş zem ve kadih davalarında artışa gidildiğini görüyoruz. Aynı zamanda Yayın Yüksek Kurulu tarafından düzeltme veya para cezaları verildiğini görüyoruz ve bunlar giderek yükselen bir grafik izliyor.”

Konuşmasında diğer ülkelerle KKTC yasaları arasındaki benzerlik ve farklılıklara da değinen Av. Şahap Tokatlı, “bizim Türkiye’den farklı olarak veya dünyanın diğer yerlerinden farklı olarak basınla ilgili regülasyonumuzdan daha çok Haksız Fiiller Yasası altında, aynı zamanda Yayın Yüksek Kurulu altında ve Anayasamızda kişi hak ve özgürlükleri ile basın özgürlüklerinin garanti altına alındığını görüyoruz” dedi. Tokatlı, şöyle devam etti: “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de 1960’dan sonra Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 1974’e kadar imzaladığı ve bir kısım anlaşmaları biz de aynen iktibas ettiğimiz için bizim anayasamız çerçevesinde yine bizim yerel hukukumuz gibi işlem görmektedir.”

SANSÜR YOK; DAVA OLABİLİR!

“Avrupa Birliği’nin yasal mevzuatları içerisinde yer alan sansür ve ulusal güvenlik konusunda KKTC yasalarına yansıyan bir boyut var mı?” sorusuna Av. Tokatlı, “Doğrudan yok. Yasamız İngiliz koloni döneminden kaldığı için bazı sıkıntılı hususlar içermekle birlikte genel olarak Haksız Fiiller Yasamız altında yapıldığı ve yayın durdurma konusunda yetkili organ Yayın Yüksek Kurulu olduğu için – gazeteler için sansür kurulu gibi bir uygulama devlet kurumları arasında benim rastladığım bir uygulama değil.  Ama yasal mevzuatımızın çağdaşlaştırılması ve revize edilmesi gerekliliği de ayrı bir gerçek” şeklinde yanıt verdi. Şahap Tokatlı sözlerine devamla, “1920 lerde yapılan İngiliz koloni dönemi altındaki ceza yasasıyla şu anda bunların regüle edilmesi son derece yetersiz bir durum. Müfsit yayın dediğimiz yayınlar altında başsavcılık sansür değil de yapılan yayına karşı dava açabiliyor ama müfsit yayının ne olduğu da çok yorum kaldıran bir olay. Halkı kin ve nefrete yönlendirecek yayın anlamında algılayabiliriz. Doğrudan sansür gibi değil doğrudan yayını yapan kişiye veya gazeteye yönelik açılacak ceza davalarıyla bu yapılıyor ama uygulamada örneği görülen birşey değil. Başsavcı, doğrudan sansür değil yapılan yayına karşı dava açma hakkına sahip ancak mahkemede görülen bir durum değil” şeklinde konuştu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz