“TEK BAŞINA TURİSTİK SEYAHAT”, DİKKAT ÇEKER HALE GELMEDİ Mİ HALA?

TÜRKİYE’DEN GELEREK ADAM KURŞUNLAYANLARIN SAYISINDA BELİRGİN BİR ARTIŞ VAR. BELLİ Kİ BURASINI "DİNGO’NUN HANI" OLARAK BELLEMİŞLER… TC VE KKTC YÖNETİMLERİ BUNA BİR SON VERMEK ZORUNDADIRLAR!  

0
blank

1990’lı yılların başında, Türkiye’den geliş ve gidişlerin kimlik kartı ile yapılabilmesi yoğun bir şekilde tartışılmıştı. Şimdi olduğu gibi o zamanda, tartışanlar solculardı tabii… Kimimiz bunun demografik yapımız için ciddi bir tehlike olduğunu belirtirken, kimilerimiz kimlik kartı ile girişlerin de kontrol edilebileceği üzerinde duruyordu. Kimlik kartı ile girişlerin sadece organize turlar için uygulanması da akıllara gelmişti ama Türkiye ile resmi olarak muhatap olan Ulusal Birlik Partisi, tartışmanın dışındaydı ve bu alternatifleri duymak bile istemiyordu.

Ben kimlik kartı ile girişlerin turizmin gelişmesi için gerekli olduğu görüşünden yana tavır alanlar arasındaydım. Hala da öyleyim…

blank
ERCAN’DAN GİRİŞLERİN CİDDİ BİR ŞEKİLDE DEĞERLENDİRİLEBİLMESİ İÇİN TÜRKİYE İLE ETKİLİ BİR İŞ BİRLİĞİ GELİŞTİRİLMESİ ZORUNLUDUR. UMARIM BU GEREKLİLİĞİ İFADE ETMEK, “TÜRKİYE KARŞITLIĞI” VEYA “TÜRKİYE DÜŞMANLIĞI” OLARAK LANSE EDİLMEZ.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Bugünlerde kimlik kartı ile giriş tartışmaları yapılmıyor; yapılamıyor! Buna karşın, “turistim” diyerek kapıdan tek başına geçenler cinayet işlemeye geldiklerini itiraf ediyorlar. Yakalanabilen yakalanıyor; yakalanamayanlar adam kurşunlayıp Türkiye’ye geri dönüyor.

Kimlikle giriş koşuluna ılımlı yaklaşan benim gibiler, Türkiye’den organize turla veya çalışma ön izniyle gelmeyenlerin daha titizlikle incelenmesi gerektiğini savunmakla yükümlü hale geldiler sanırım. Tamam; kimlikle giriş çıkış-olsun ama “tek başına turistik gezi” yapanlara da dikkat edilsin!

1990’lar çok geride kaldı… Dünya, düşündüğümüzden bile hızlı değişiyor… Ne Türkiye 1990’ların Türkiye’sidir; ne de KKTC… Son zamanlardaki olaylar gösteriyor ki Türkiye’de çok güçlü çeteler var… Küçük çeteler de türedi ve ekmek parasına insan katlediyorlar! Kuzey Kıbrıs kendini bu çeteleşmelerden uzak tutmak zorundadır… Siyasal ve ekonomik sorunlar yetmezmiş gibi bir çete üssü olmayı başarırsak ne milliyetçilerin umduğu tanınma kalır ne de çözüm! Çetelerin hüküm sürdüğü yerde ne huzur kalır ne de güven! Huzurun ve güvenliğin olmadığı yerde ne yüksek öğretim olur ne de turizm! “Adanız çok güzel, kışta bile güneş var” diyerek konut alıp yerleşecek olan da bulamazsınız!

Bu sorunun sadece KKTC’nin sorunu olduğunu da düşünmüyorum. Bu aynı zamanda Türkiye’nin de sorunudur. Türkiye, kendi yönetimi altında tuttuğu ve sadece kendinin tanıdığı KKTC’ye ev sahipliği yapan bu kara parçası üzerinde yaşayanların güvenliğinden de sorumludur. “Sorumlu değilim” dese bile bu kara parçası üzerindeki güvenliğin sağlanması için iş birliği yapmak zorundadır. Bu durumda, “TC vatandaşlarının KKTC’ye girişini kısıtlayamaz; TC vatandaşlarına potansiyel suçlu muamelesi yapamazsınız” demek basit bir demagoji olmaktan başka bir anlam ifade etmeyecektir.

İş birliği; tam bir iş birliği gereklidir! Türkiye’den gelip-gidenler konusunda Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında tam bir iş birliği olmak zorundadır.

Hem KKTC’nin hem de Türkiye’nin prestijini kurtaracak olan şey Kuzey Kıbrıs’ın suçtan belirgin bir şekilde arındırılmasıdır. Bunun için iş birliği yapmaktan başka çare de yoktur!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz