spot_img
13.8 C
Lefkoşa
spot_img

TATAR’DAN KONYA’DA GARANTÖRLÜK VURGUSU

Tatar, Harp Malulü Gaziler, Şehit, Dul ve Yetimleri Derneği tarafından Mevlana Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Kıbrıs Meselesi ve Doğu Akdeniz’de Neler Oluyor” başlıklı konferansta, Konya’yı kendi toprakları olarak gördüklerini ve burada olmaktan memnuniyet duyduklarını söyledi.

Türkiye ile KKTC arasında büyük bir sevgi ve gönül bağıyla ortak ideallerin bulunduğunu belirten Tatar, “Bu değerle, bu güç, bu zenginlik ve bu vatan sevgisiyle Kıbrıs Türkü 74’ten önce o zalimlere karşı direnebilmiş, kendisini örgütleyebilmiş ve ne mutlu bize ki 1974’te kahraman Mehmetçik’in adaya ayak basmasıyla kendi devletimiz kurulmuş. Bu özveriyle şu anda Doğu Akdeniz’de, bu büyük çıkarlarımızın savunulabilmesi için ana vatanımız Türkiye Cumhuriyeti ile ulusal menfaatlerimizin ileriye götürülebilmesi için işbirliği içindeyiz.” ifadelerini kullandı.

KKTC’nin tarihinde Türkiye’nin yeri ve öneminden bahseden Tatar, “Alparslan’ın Anadolu’nun kapılarını açması, daha sonra Kıbrıs’ın fethiyle Türk milleti, Osmanlı torunları bölgede hakimiyeti ve Doğu Akdeniz’de öncü rolüyle, bu büyük ve stratejik coğrafyada mührünü çakmıştır. Böyle güzel topraklarda var olmak, bu varoluşumuzu ekonomik birtakım gelişmelerle ileriye götürebilmek kolay bir olay değil. Bütün bunlar milletimizin zenginliğidir.” diye konuştu.

Tatar, Türkiye’nin Kıbrıs için verdiği mücadeleyle, Rumların ve emperyalist güçlerin itirazlarına rağmen garantörlük hakkını kazandığını anımsatarak, şöyle devam etti:

“1960 anlaşmalarının ekinde olan Türkiye’mizin herhangi bir durumda tek taraflı müdahale hakkı, çok önemli bir başarıydı ve günün sonunda 1960’tan 1974’e kadar, bütün toplu katliamlara, soykırımlara, her türlü vahşete rağmen direnebilen Kıbrıs Türk halkı 1974’te Rum ve Yunan cuntasının büyük hatası dolayısıyla, Makarios’u devirmeleri, darbe yapmaları ve Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlama girişimleri, merhum Bülent Ecevit’in ve tabii ki yardımcısı Necmettin Erbakan’ın talimatıyla, Mehmetçik’in adaya gitmesiyle, Kıbrıs Türk’ü tekrar özgürlüğüne ve bağımsızlığına ulaşmıştır.”

1974’ten sonra KKTC’nin gelişerek yoluna devam ettiğini dile getiren Tatar, Türkiye ile KKTC’nin bağını koparmak için oyunlar oynandığını, bu oyuna gelmeyeceklerini bildirdi.

“KIBRIS TÜRK’Ü OYUNA GELMEMELİDİR”

Dünyaya açılmak için “evet” dedikleri Annan Planı’na “hayır” diyenlerin buna rağmen Avrupa Birliği’ne kabul edildiğine dikkati çeken Tatar, “Bu kabul edilebilecek bir şey değildi ama büyük bir oyunun tezgahıydı. Türkiye Cumhuriyeti’nin, Kıbrıs’ın garantörü olmasını, Kıbrıs’ta haklarının bulunmasını, Kıbrıs’ın geleceğinde söz hakkı olmasını hazmedemeyenlerin bir tezgahıydı. Hala görüşme süreciyle ilgili olarak çeşitli baskılar var. Bu süreçte nasıl federal bir anlaşmayla Kıbrıs’ın Avrupa Birliği’ne tam olarak alınabilmesi, Kıbrıs Türklerinin uzun vadede bir azınlık pozisyonunda ve kendi devletlerinin de zaafiyete uğratılmasıyla, Türkiye’nin de artık Kıbrıs’tan kopartılması. Biz Kıbrıslı Türkler buna direneceğiz. Bizim tarihsel bağlarımızı, Türkiye ile olan önemli ilişkilerimizi ve dolayısıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin temellerini kopartan böyle bir oyuna Kıbrıs Türk’ü gelmemelidir ve gelmeyecektir.” değerlendirmesini yaptı.

Tatar, Türkiye’nin garantörlüğünün devam etmesi için ellerinden geleni yapacaklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Türkiye’mizin desteği, Türk hükümetimizin kararlı duruşu bize güç vermektedir. Bu bizim için çok önemlidir. Geçenlerde Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar bütün kuvvet komutanlarıyla Kıbrıs’a gelmiş, önemli bir ziyarette bulunmuş ve yaptıkları temaslarda önemli açıklamalarda bulunmuşlardır. Demişlerdir ki, ‘Bizim için Kıbrıs çok önemlidir. Biz sonsuza kadar garantörlük hakkımızı burada devam ettireceğiz.’ Bu, fevkalade önemlidir, teşekkür ederiz. Çünkü garantörlük hakkı kolay kolay elde edilen bir şey olmamıştır. Dolayısıyla, Avrupa Birliği oyunlarıyla tarihten gelen bir hakkı, bir tertip, bir oyun veya manevrayla Türkiye Cumhuriyeti’nin elinden almak veya Kıbrıslı Türkleri ana vatan Türkiye’den kopartmak gibi bir şeye müsaade etmemiz söz konusu değildir.”

NASIL OLUYOR DA İKİ EŞİT HALKIN OLDUĞU KIBRIS’TA BU ZENGİNLİKLERİN PAYLAŞIMINDA SADECE BİR TARAFA, RUM HALKINA SÖZ HAKKI VERİLİYOR? 

Tatar, Doğu Akdeniz’deki gelişmelerle son yıllarda KKTC’nin stratejik öneminin arttığını söyledi.

“Doğu Akdeniz’deki potansiyel hidrokarbon, petrol, gaz zenginlikleri ve bunların paylaşımı noktasında oynanan çeşitli oyunlar var.” diyen Tatar, şunları ifade etti:

“Kıbrıs’ta iki eşit halk vardır, Rum halkı ve Türk halkı. Uluslararası anlaşmalar ve tarihten gelen birtakım süreçler, bunun uluslararası camia tarafından da kabul edilmesine yol açmıştır. Birleşmiş Milletler de bunu kabul etmiştir. İki eşit halk vardır. Nasıl oluyor da iki eşit halkın olduğu Kıbrıs’ta bu zenginliklerin paylaşımında sadece bir tarafa, Rum halkına söz hakkı veriliyor? Türkiye’nin garantör ülke olmasına rağmen nasıl oluyor da sadece Rum halkı, başka uluslararası şirketlerle, ülkelerle anlaşmalar yapıyor?

Bu şekilde Kıbrıs Türklerinin haklarını ve aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin de uluslararası hukuktan doğan haklarını ihlal ediyorlar.”

“POZİSYONUMUZU ALMIŞ DURUMDAYIZ”

Doğu Akdeniz’e en uzun sahil şeridi bulunan ülkenin Türkiye olduğunu belirten Tatar, Türkiye ve KKTC’nin uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarının göz ardı edilemeyeceğini vurguladı. 

Tatar, Doğu Akdeniz’deki çalışmalarını kararlılıkla sürdüreceklerine işaret ederek, şunları kaydetti:

“Bütün bunlar bir mücadele, bir hukuk meselesidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kararlı adımları, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları ve sondaj gemilerinin bölgeye gelmesiyle bu çalışmalarda bizzat pozisyonumuzu almış durumdayız. Pozisyonu yakalamak, tescil ettirmek bütün bu çalışmaların bir neticesidir. Doğu Akdeniz’de bunlar oluyor. Onlar aramaya devam ediyor, biz aramaya devam ediyoruz. Günün sonunda bir uzlaşma olacaksa bu zenginliklerin paylaşılması da hakkaniyete bağlı olarak bir ölçüde ancak masada anlaşmayla hallolabilir. Eğer konuşma, görüşme olmazsa meydan okumayla ‘Hepsi bizimdir.’ derlerse o işten hiçbir şey olmaz. Arkamızda koskoca Türkiye Cumhuriyeti, Milli Savunma Bakanı, yetkililer ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, ‘Ne gerekirse yaparız.’ demekteler.

Bu, milletimizin gücünü göstermektedir. Bizler de tabii ki bundan memnuniyet duyuyoruz. Hem Türkiye Cumhuriyeti’nin hak ve çıkarlarını hem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak ve çıkarlarını korumak için böyle bir çalışma, kararlılık ve uluslararası düzeyde böyle bir mesaj fevkalade önemli.”

“KİMSE BİZİ KÜÇÜMSEMESİN”

Türkiye ve KKTC’nin bölge zenginliklerinin farkında olduğunu dile getiren Tatar, Doğu Akdeniz’deki bu zenginliklerin miktarı ve maddi boyutunun milyar dolarlarla ifade edildiğini söyledi.

Başbakan Ersin Tatar, takipte olduklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şu kadar milyar metreküp gaz, şu kadar petrol, şu kadar şu, şu kadar bu. Hesabı kitabı net olmamakla, milyar milyar dolarlardan bahsedilmektedir. Dolayısıyla Kıbrıs’ın hemen yakınında, Türkiye’de bugün Toroslar’ın tepesinden baktığınızda Beşparmak Dağları’nı görebildiğiniz bir yakınlıkta, Girne’nin sahillerinden Toroslar’ı elinizin tutacağı kadar yakın bir mesafede ve dolayısıyla Doğu Akdeniz’in bir göl gibi duruşuyla Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, bu pozisyonda kolay kolay bu büyük millet hakkını birilerine helal etmez. Kimse bizi küçümsemesin.”

KKTC’nin her zaman Türkiye’nin yanında olduğunu vurgulayan Tatar, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde kendimizi bir bakıma Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘serhat bekçileri’ olarak görüyoruz.” dedi. 

MARAŞ
Kapalı Maraş’ın yerleşime açılmasına yönelik süreci de değerlendiren Tatar, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Maraş, Mağusa’nın hemen yanında Gazimağusa’mızın devamı. Maraş’ın açılmasıyla, en büyük liman şehri Gazimağusa’nın ekonomik olarak daha da büyüyebileceği ve hem turizm potansiyeli hem ekonomisiyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne ve Doğu Akdeniz’deki hak ve çıkarlarımızın korunmasına büyük hizmetler vereceğini düşünmekteyiz. 45 yıldır Rumlarla bu görüşme sürecinden herhangi bir netice çıkmamasına rağmen hala kapalı kalmasının bir anlamı olmadığı artık ortaya çıkmıştır.”

USTA

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Leyla Şahin Usta da Türkiye’nin Kıbrıs’ı kendi topraklarından ayırmadığını, KKTC’nin haklı Doğu Akdeniz mücadelesinde de yanında olduğunu söyledi.

Doğu Akdeniz’deki kaynakların KKTC’nin ve garantör ülke olarak Türkiye’nin hakkı olduğunu belirten Usta, buradaki çalışmaları sonuna kadar vazgeçmeden sürdüreceklerine dikkati çekti. 

Konferansta Konya Valisi Cüneyit Orhan Toprak, Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay ile Harp Malulü Gaziler, Şehit, Dul ve Yetimleri Derneği Başkanı Mustafa Işık da konuşma yaptı.

İLGİLİ HABERLER

Bizi takip edin

3,234TakipçilerTakip Et
5,673TakipçilerTakip Et

SON HABERLER