spot_img
11.8 C
Lefkoşa
spot_img

TATAR: “ANASTASİADİS KÜSTAH GÖRMEK İSTİYORSA AYNAYA BAKMALI”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in paskalya mesajında ileri sürdüğü iddialara yanıt verdi. Cumhurbaşkanı Tatar’ın açıklaması şöyle;

“Cenevre’de 27-29 Nisan tarihlerinde gerçekleşen gayrı resmi 5+BM toplantısında sunduğumuz eşit egemen iki devletin işbirliğine dayalı çözüm önerimiz büyük yankı yaratırken, Rum tarafı yalana ve iftiraya dayalı kara bir propaganda yürüterek, dünya kamuoyunu aldatmaya çalışıyor.  Bunun son örneğini de katliamdan sabıkalı Rum yönetiminin başkanı Anastasiadis’in yayımladığı paskalya mesajında gördük. Anastasiadis’in dini bir mesajda bile öfke ve kin kusması da değerlendirilmesi gereken bir diğer konudur.   

“Bizler, Kıbrıs’ın 1571 yılında fetheden ve Türk yurdu yapan Osmanlı’nın torunları ve Türk oğlu Türk olmaktan gurur duyarız”

Anastasiadis, söz konusu mesajında Kıbrıs Türk halkına “vatandaşlarım” diyerek seslenirken, çağdışı ve hakimiyetçi zihniyetini bir kez daha gözler önüne sermiş ve   “vatandaşlarımız” diyerek halkımıza  hakaret etme küstahlığını göstermiştir. Dünya ve Anastasiadis şunu bilmelidir ki  Kıbrıs Türk halkı, Rum tarafının  azınlığı ve vatandaşları değil,  özgür ve egemen KKTC’nin vatandaşlarıdır.  

Halkımıza  hakaret eden Anastasiadis,  Rum halkına, müttefiklerine ve içimizdeki uzantılarına “birlikte mücadele çağrısında bulunup”  KKTC ile Türkiye’yi  hedef olarak gösterirken  diyalog ve uzlaşından ne kadar uzak olduğunu da bir kez daha gözler önüne sermiştir.  

Anastasiadis, Cenevre’de sunduğum eşit egemen iki devletin işbirliğine dayalı çözüm önerimi “yeni bir Osmanlı İmparatorluğu hayal edenlerin küstahlığı” olarak değerlendirirken, Anastasiadis’e yanıtım  aynaya bakması ve küstahın kim olduğunu görmesidir. Bizler, Kıbrıs’ın 1571  yılında fetheden ve Türk yurdu yapan  Osmanlı’nın torunları ve Türk oğlu Türk  olmaktan gurur duyarız.  Müzakere masasına getirdiğim  eşit egemen iki devletin işbirliğine dayalı  önerim ise, Kıbrıs Türk halkının büyük çoğunluğunun iradesi olup, bölgenin en büyük ve en güçlü ülkesi olan Türkiye tarafından da desteklenmektedir.  

Türk tarafı olarak bizler, Cenevre’de  müktesep hak olan  eşit statü ve egemenliğe saygı gösterilmesini talep ederken,  Kıbrıs Helenizmini savunduğunu söyleyen ve EOKA terör örgütüne övgüler düzen Anastasiadis  ise  bizlere  Rum devletine dönüşen “Kıbrıs Cumhuriyeti”ne  imtiyazlı haklarla, bir azınlık olarak  katılmamızı önermiştir. Ve, küstahlık varsa  işte budur.    

Anastasiadis, Cenevre’de müzakere  masasına getirdiğim egemen eşit iki devlete dayalı çözüm modelinin  “Kıbrıs Türk halkının büyük çoğunluğunun iradesine ters olduğu” yalanını da söylerken, KKTC’de 18 Ekim’de  gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonuçlarını da unutmuşa benziyor. Anastasiadis’e tavsiyem bu seçim sonuçlarına bir kez daha bakması ve  egemen eşit iki devlete dayalı çözüm modelini gündeme getirdiğim için Kıbrıs Türk halkının beni Cumhurbaşkanı  seçtiğini bir kez daha görmesidir.     

Anastasiadis,  söz konusu açıklamasında tek yanlı, haksız ve siyasi mülahazalarla alınan BM Güvenlik Konseyi kararların arkasına saklanmaya çalışıp, “Kıbrıs Türklerinin haklarını ve hukukunu da güvence altına almaya çalıştığını” ileri sürerken,  Rum yönetiminin 1963-74 döneminde  Kıbrıs Türk halkına soykırım uyguladığını , Kıbrıs Türk halkının insan haklarını ayaklar altında çiğnediğini, Kıbrıs Türk halkının  bütün hakları ile hukukunu  silah zoruyla gasp ettiğini gizlemeye çalışıyor. Uzun yıllardan beri  halkımıza uygulanan ve hala daha devam etmekte olan izolasyonlar ile ambargolar da bir  başka insan hakları ihlalidir ve bunlara karşı da mücadelemiz devam etmektedir.   

Anastasiadis’in  “Türk tarafına karşı göreve çağırdığı”  AB’ye ise yanıtım; Annan Planı referandumunda  Kıbrıs Türk halkına verdiği sözleri yerine getirmesi ve Rum yanlısı tutumundan vazgeçmesidir. Çünkü, AB’nin bu tutumu Rum uzlaşmazlığını körüklerken, çözüm çabalarına da hizmet etmemektedir.           

Anastasiadis, mesajında, bulunacak çözüm modelinin  garantilerin kaldırılması ile Türk askerinin Kıbrıs’tan uzaklaştırılmasını içermesi gerektiğini de söylerken,  hala daha gerçekleşmeyecek boş bir hayal peşinde koşmaktadır. Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğü ile Türk askerinin Kıbrıs’taki varlığı kırmızı çizgimizdir ve bunlardan vazgeçmemiz asla mümkün değildir.  

Halkımdan aldığım güç ve destekle, Türkiye tarafından da desteklenen egemen eşit iki devletin işbirliğine dayalı çözüm modelini Cenevre’de müzakere masasına koydum. Bu bir milattır ve yarım asırdan fazla devam eden  ve sonuç alınamayan federasyon müzakerelerine son nokta konulmuştur. Halkımızın federasyon masallarıyla aldatılmasına ve Rum’un azınlığı yapılmak istenmesine dur denilmiştir.  

Müzakere masasına koyduğumuz önerimiz,  Kıbrıs’ın ve bölgenin yararına olup, en gerçekçi  çözüm şeklidir. Buna rağmen, “tek dişi kalmış canavarların” her türlü yolu ve yöntemi kullanarak harekete geçtiklerini, birlik ve beraberliğimizi parçalamak için beşinci kol faaliyetlerini yoğunlaştırdıklarını  görüyoruz. Bunlara karşı da hazırlıklıyız ve endişemiz yoktur. Çünkü,  Anavatan Türkiye tüm gücüyle bizimle birliktedir ve bu yolda birlikte yürümeye devam edeceğiz. Bu yoldan geriye dönüş de yoktur.” 

İLGİLİ HABERLER

Bizi takip edin

3,234TakipçilerTakip Et
5,673TakipçilerTakip Et

SON HABERLER