TANRISI, HRİSTODULİDİS’İ ERHÜRMAN’DAN KORUSUN!

ERHÜRMAN’IN MÜZAKERELERE BAŞLAMA KOŞULLARI, HRİSTODULİDİS’İN BÜTÜN OYUNLARINI BOZACAK NİTELİKTEDİR!

1
blank

Ticaret Odası genel kurulları, genellikle siyasi ama verimli bir foruma dönüşüyor. Siyasiler, ülke ve dünya sorunlarını kendi bakış açılarıyla ama en önemlisi herkes birbirini dinleyecek pozisyonda iken anlatma olanağı buluyorlar. Cumartesi günkü genel kurul toplantısı da öyle oldu.

Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı Tufan Erhürman’ın konuşması, çok etkiliydi. İzlerken, yazının başlığı olarak kullandığım cümleyi kurmak durumunda kaldım: “Tanrısı, Hristodulidis’i Erhüman’dan korusun!”

Hristodulidis görüşmelerin hemen ve Crans Montana’da kaldığı yerden başlamasını istiyor ya; Erhürman, görüşmelerin başlayabilmesi için yapılması gereken şeyler olduğundan söz etti:

blank
ERDOĞAN, 20 TEMMUZ TÖRENLERİNE GETİRDİĞİ GAZETECİLERE KIBRIS SORUNU HAKKINDA AÇIKLAMA YAPARKEN MÜZAKERELERE KATILMAYACAĞIMIZI SÖYLEMEK YERİNE KOŞULLARINI AÇIKLAMAYI TERCİH ETMİŞTİ. GAZETELERDEN BİRİ, BU KONUŞMADAN YUKARIDAKİ BAŞLIĞI ÇIKARMIŞTI: “EŞİT OTURALIM, EŞİT KALKALIM”… ERHÜRMAN İSE “OTURDUĞUMUZ GİBİ KALKMAYIZ VE BUNUN DA GÜVENCE ALTINA ALINMASINI İSTERİZ” DİYOR.
…………………………………………………………………………………………..
  1. Adada, iki kurucu ve eşit halk olduğunun ve bunların siyasi olarak eşit olduğunun kabul ve teyit edilmesini birinci koşul olarak ileri sürdü; “Siyasi eşitliğimiz kabul edilmedikçe masaya oturmayız. Esas kritik nokta orasıdır” dedi. Bu kabul ve teyidin nasıl yapılacağı, hazırlık sürecinin başlıca tartışma konularından biri olacak; belki de Hristodulidis görüşme istediğine bile pişman olacak.
  2. Rum tarafının Crans Montana’da olduğu gibi masayı devirmesi durumunda aynı statükoya geri dönülmeyeceğinin önceden belli olmasını ve bunun güvencesinin BM Güvenlik Konseyi tarafından verilmesini de diğer bir koşul olarak ifade etti. Esasen bu isteğin Hristodulidis’ten daha fazla ABD ve İngiltere tarafından nasıl karşılanacağı ilginç olacak.

Erhürman’ın koşullarının karşılanması çok zor ve hatta imkansız gibi bir şeydir ama bu koşullarla başlayacak bir müzakere sürecinin eskilere benzemeyeceği de çok açık; sonuç alma olasılığı ise çok yüksektir.

Rum tarafı, ayak oyunlarına ve oyalama taktiklerine başvurma yollarının kapalı olacağı bir masaya oturmayı kabul etmeyecektir. Hristodulidis’in bunu kabul edebilmesi için Kıbrıs sorununu nihai olarak çözmeyi de kabullenmesi; bunun içinse iş birliği yaptığı uluslararası güçlerden çok büyük baskı görmesi gerekecektir. Zaten görüşme aşamasına gelmeden, bu koşulların Kıbrıs Rum tarafınca kabul edilmesini sağlayabilmek için uluslararası güçlerin yapacakları veya yapmayacakları şeyler ilginç olacaktır. Erhüman’ın koşulları, Hristodulidis’ten önce, bu “uluslararası güçler” üzerinde büyük bir baskı oluşturacak ve asıl olarak onların rahatını bozacaktır sanıyorum:

  1. Uluslararası toplum, Kıbrıs Türk halkının siyasi eşitliğini sulandırmaya onay veremez. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu ortağı olan Kıbrıs Türk halkının haklarını görmezlikten gelmek mümkün değildir. Uluslararası hukuki ve siyasi düzen buna müsait değildir. Bu hakların görmezden gelinmesi halinde, sınırlar da dahil olmak üzere her şeyin değişebileceğini kabullenmek gerekir ki işler tam da o zaman rayından çıkabilir. Olmaz!
  2. “Müzakere yapalım ama anlaşmazlık durumunda aynı noktaya dönelim” anlayışı ise ahlaki değildir. Gerek Annan Planı referandumundan gerekse Crans Montana sürecinden sonra yaşananlar, bunun savunulmasına olanak vermemektedir. Hiçbir koşul ileri sürmeden masaya oturmamızı savunmaları mümkün görünmemektedir.

Erhüman’ın önerdiği koşullar, yeni bir müzakere sürecinin başlamasının koşulları olarak ileri sürülürse uluslararası topluluk ile yeni ama etkili bir sürece girileceği bellidir ve Hristodulidis’in ne yapacağını şaşıracağı da kesindir. DİSİ ve AKEL gibi partiler bu koşulları zorlanarak da olsa destekleyebilirler ama Hristodulidis’i çevreleyen Rum siyasi partilerinin bu koşulları kabul etmeyeceği şimdiden söylenebilir. Rum tarafı, gerçek anlamda bir “yol ayrımı” ile karşı karşıya gelmiş olacaktır.

İzleyenler bilirler; Erhürman, bu koşulları yeni icat etmiş değildir. Bunlar, “iki devletlilik kabul edilsin” tezine karşı defalarca ifade edilmiş görüşlerdir. KTTO kürsüsünden, siyasi elitlerin huzurunda ifade edilmesi ise gerçekten etkili olmuştur.

Bu görüşler, “resmi görüşler” olarak sürece dahil edilebilse yapılacak tek bir yorumum olurdu: Tanrı, Hristodulidis’e acısın ve korusun!

1 Yorum

  1. BM VE AKTİF BİR AB ÜYESİ OLARAK, SON YILLARDA GERCEKLEŞTIRDIĞI BELGESEL İTTİFAKLAR VE ADANIN STRATEJİK KONUMUNU PAZARLAMAKLA HRISTODOULUSES’IN HERHANGİ BİR SIKINTI ÇEKECEĞİNİ SANMAK SAFDİLLIKTİR ANCAK.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz