Şimdi olayı daha iyi görmek olanağımız var…
Bir Türk olarak Rusya’da önemli işler yapan Anex şirketinin patronu Neşet Koçkar, Lapta bölgesindeki marina yatırımına ilgi göstermek ve bu konuyu takip amacıyla KKTC’ye uçmaya birileri tarafından ikna edilmiş olmalıdır.
Bunlar salgın falan dinlemiyor. Alacakları tedbirleri, kendileri alırlar… Altlarında uçak dolanır dururlar… İstedikleri yerde yatar; istediklerini yiyip içerler… İşleri budur. Salgın var diye bir villaya kapanıp kalacak halleri yoktur.
POTANSİYEL BÖYLE YOK EDİLİR
Bizim de kendimize göre bir yaşam veya iş yapma tarzımız vardır…
Birileri bu tür insanları “tavlayıp” Ada’ya getirir; bazı işlere bulaşırmaya çalışır… Bu iyi bir şeydir: Bu tür insanlara ve yatırımlarına ihtiyacımız vardır.
Ada güzel, yatırım potansiyeli önemli… Bu ilgiyi sağlamak çok zor olmuyor. Ama bundan sonrası hep aynı hikaye!
Bu insanları kim kontrol edecek yarışı; onlara belki de talep bile etmedikleri “ayrıcalıkları” bahşederek onların adamı olma telaşı, işi bir kez daha yüzümüze gözümüze bulaştırmamıza neden oldu.
Koçkar ve arkadaşları KKTC’de ayrıcalıklı bir şekilde karşılanıp ağırlanmak istendi ama toplumun salgın nedeniyle yükselmiş olan duyarlılığı, olayın eskiden olduğu gibi akıp gitmesine olanak vermedi. Eskiden olsa kimsenin dikkatini çekmeyecek olan bu ziyaret, adeta bir skandala dönüştü: Kimin neye izin verdiği veya vermediği belli değildir. Bu ziyaretin toplum sağlığını tehlikeye atacak şekilde yaşanıp yaşanmadığı bilinmemektedir. Meclis, bir gün boyunca bunu konuştuğu halde olgular tam anlamı ile bilinir hale gelmemiştir.
Nihayet, Başbakan Tatar, polise olayı soruşturma talimatı vermiştir: Neşet Koçkar, KKTC’de polislik olmuştur!
NEDEN BÖYLE OLDU?
Aslında alınmayan kararların alınmış gibi gösterildiğine geçmişte de tanık olmuştuk. Bakanlar Kurulu’muzun ciddi bir çalışma düzeni yoktur.
Resmi makamlar ile yatırımcı arasında mekik dokuyan kişiler vardır. Bakanlar, yatırımcılar ile bu şekilde muhatap olmayı tercih etmektedir. Nedenleri vardır!
Bu tür yatırımların tek merkezden, örneğin bir yatırım ajansı (YAGA) tarafından takip edilmesi düşünülmüş olmasına karşın bu bir türlü başarılamamıştır. Bakanlar, olanaklarını teknisyenelere terk etmemek konusunda da kararlıdır.
Bürokratik dağınıklık, arada bazı “nemalar” oluşabilsin diye devam ettirilmektedir.
YATIRIMCI DÜŞMANLIĞI
Bütün bunlar yetmez ama… Koçkar ve arkadaşlarının ziyaretini, “fuhuş ve kumar” kapsamında değerlendiriyoruz: Altında uçak ile ülke ülke dolaşan bu insanlar kumar oynayacak veya eğlenecek başka yer bulamamış olmalılar ki KKTC’ye gelmek zorunda kaldılar!
Siyasi mekanizmadan ve bürokrasiden kaynaklanan zorluklar yetmezmiş gibi içimize sinmiş yatırımcı ve sermaye düşmanlığımız da işin kremasını oluşturmaktadır.
Güzelim adamızın yatırım olanaklarının hiçbir yerde bulamayacağına ama ülkemizde gelen yatırımcıların sadece kumar ve fuhuş için geldiğine inanıyoruz. Hiç bir işe yaramadan devletten 10-15 bin TL aylık çekmek soygun değildir ama bu adanın sahillerine otel veya marina yapmak; bu işletmelerde yüzlerce insana iş olanağı sunarken adaya milyonlarca dolar akmasına vesile olmak suçtur!
BİZİM İŞİMİZ BÖYLEDİR
Koçkar’ın ziyareti yüzümüze bir kez daha ayna tuttu. Tam Kıbrıs işi oldu!
- Ortada bürokrasi diye birşey yoktur: Bakanlar dedikodu ile iş yapmaya çalışmaktadır.
- Toplumda ciddi bir sermaye ve yatırım karşıtlığı vardır: Bu karşıtlığı siyasi meze yapmak isteyenler veya sansasyonel yayınlarının malzemesi olarak kullanmaya çalışanlar bolca bulunmaktadır.
Lapta Marina’nın kaderi, elbette, Karpaz Gate Marina’nın veya Karpaz Hillside’ın kaderinden farklı olmayacaktır.