spot_img
6.8 C
Lefkoşa
spot_img

TABİPLER BİRLİĞİ, BATI NİL VİRÜSÜ KONUSUNDA AÇIKLAMA YAPTI

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği, Batı Nil Virüsü ile mücadelede hastalığın taşıyıcısı sivrisineklerle etkili mücadelenin esas olduğunu vurguladı.  Birlik, gelinen aşamada vektörlerle mücadelenin bir kez daha gözden geçirilmesi ve Mağusa bölgesinden başlamak kaydıyla tüm ülkede etkin ve sürekli bir mücadele başlatması için ilgili tüm tarafların acilen harekete geçmesi gerektiğini vurguladı.

Birlik, hastalığı taşıyan vakaların ağır seyreden, özellikle sinir sistemi bulguları ile giden bölümünün toplam vakaların çok küçük bir kısmı olduğu göz önüne alındığında, toplam vaka sayısının çok daha fazla olabileceğinin unutulmaması gerektiğine dikkat çekti.

KTTB Başkanı Dr. Özlem Gürkut ile Koruyucu Hekimlik ve Halk Sağlığı Sorumlusu Dr. Emre Yusuf Vudalı’nın birlikte yaptığı açıklamada, başka can kayıpları yaşanmadan bir an önce harekete geçilmesi gerektiği kaydedildi. 

“NADİREN ÖLÜME YOL AÇABİLEN BİR HASTALIK”
Açıklamada, hastalık hakkında ayrıntılı bilgi verilerek, Batı Nil virüsü (BNV) enfeksiyonunun genellikle enfekte sivrisineklerin sokmasıyla bulaşan, az sıklıkta, grip benzeri şikayetler oluşturan ve nadiren ölüme yol açabilen viral bir enfeksiyon hastalığı olduğuna dikkat çekildi. 

Hastalığı geçirenlerin yüzde 80’inin herhangi bir şikayet geliştirmeden (asemptomatik) hastalığı atlattığına işaret edilen açıklamada, “Yüzde 20’si grip benzeri şikayetler gösterirken hastaların yüzde 1’i beyin tutulumu (nöroinvazif) ve daha ağır bir klinik tablo ile hastalığı geçirmektedir. Hastalığın etkeni olan BNV, insanlar dışında atlar, kuşlar ve vahşi hayvanlarda da çeşitli nörolojik semptomlara neden olabilmektedir” ifadelerine yer verildi. 

YAZ BOYUNCA VE SONBAHARIN ERKEN DÖNEMLERİNDE GÖRÜLÜR
Batı Nil virüsünün (BNV) enfekte kuş sürüleri tarafından adaya getirilip, sivrisinekler aracılığı ile insanlara bulaştığı belirtilen açıklamada, KKTC’de daha önceden bildirilmiş olgu yokken, Güney Kıbrıs’ta ilk defa 2016 yılında tanı konulmuş vaka olduğunu kaydedildi. 
Hastalığın genelde mevsimsel özellik gösterdiğine işaret edilen açıklamada hastalığın yaz boyunca ve sonbaharın erken dönemlerindegörüldüğü belirtildi. 

İNSANDAN İNSANAN BULAŞMAZ…ANCAK ENFEKTE BİR HASTADAN KAN VEYA ORGAN NAKLİ İLE  BULAŞMA OLABİLİR 
BNV enfeksiyonununesas bulaşma yolu efekte sivrisinek sokmaları olduğu vurgulanan açıklamada şu ifadelere yer verildi: 
“Culex türüne dahil olan sineklerin ısırığıyla memelilere bulaşan hastalığın ana konağı ise kuşlardır. Kuşlardan tekrar sivrisineklere bulaşan virüs, bu yolla yüksek viremiye ya da farklı bir deyişle virüse ait parçaların kan dolaşımına girmesine yol açar. Göçmen kuşlar ile dünya geneline yayılan Batı Nil Virüsü, insanlara, sivrisinek sokması ile bulaşır. Ancak insanlarda enfeksiyon düşük viremi ile seyrettiğinden virüs, insandan tekrar sivrisineklere bulaşmaz. Hastalık, enfekte olan diğer memeli hayvanlardan insanlara bulaşmaz. Kişiden kişiye de bulaşmayan hastalık, ancak doğum ve emzirme ile anneden bebeğe geçebilir. Bunun dışında, çok nadir de olsa kan ve organ nakli ile bulaştığı bilinmektedir. Ayrıca enfekte olan kuşların dışkılarının, ciltte yer alan bir kesiye teması ile de hastalık bulaşabilir.”
İnsanlar ve atlar gibi diğer omurgalılarda vireminindüşük ve kısa süreli seyretmesi sonucu bu canlıların son konak kabul edildiğine dikkat çekilen açıklamada, “Yani hastalık, normal günlük hayatta  insandan insana bulaşmamaktadır. Ancak enfekte bir hastadan kan veya organ nakli ile başka insanlara bulaşma bildirilmiştir. Bunun dışında bir olgu da gebelik sırasında anneden bebeğe geçmiştir” denildi. 

Açıklamada, BNV’nin kuluçka süresinin3-14 gün, ortalama bir hafta olduğuna işaret edilerek, hastalığı geçirenlerin yüzde 80’inin herhangi bir şikayet geliştirmeden (asemptomatik) hastalığı atlattığını, yüzde 20’sinin grip benzeri şikayetleri (Batı nil ateşi) olduğunu, yüzde 1’inin de beyin tutulumu (nöroinvazif) olup daha ağır bir klinik tablo ile hastalığı geçirdiklerine dikkat çekildi. 

GRİP BENZERİ TABLO OLUŞABİLİR 
Batı Nil Ateşinde bazen grip benzeri tablo oluşabildiği belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi; 
“Enfekte sivrisinek ısırığı sonrası yaklaşık yüzde 20 oranında bu tablo gelişmektedir.  Batı Nil Ateşinde, ani başlayanateş ile birlikte baş ağrısı, halsizlik, göz arkasında ağrı, kas ağrıları, sindirim sistemi ile ilgili belirtiler (bulantı-kusma, karın ağrısı ve ishal) ve ciltte kızarıklıklar görülebilir. Hastalık genelde 3-14 gün sürer.

Nöroinvazif Batı Nil Hastalığı (Beyin tutulumu); Enfektesivrisnek ısırığı sonrası yaklaşık %1 oranında bu tablo gelişebilmektedir. Beyin enfeksiyonu (ensefalit), beyin zarı enfeksiyonu (menenjit) veya felçle seyredebilir. Bu hastalarda ateşe menenjit, ensefalit veya felç belirti ve bulguları eşlik eder: Baş ağrısı, ense sertliği, bilinç değişiklikleri, halsizlik, boynunu dik tutamama, uyuşukluk, zihinsel karışıklık, koma, kas titremeleri, nöbet, kas güçsüzlükleri ve felçler görülebilir. Nöroinvazif hastalık gelişen hastalarda ölüm oranı yaklaşık %10 olup, yine yaşlılarda ölüm oranı da daha yüksektir.”

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 50 yaş üstü ve bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde hastalık ciddi seyredebileceği ve sinir sistemi enfeksiyonuna yol açabileceğinden bu gruptaki hastaların daha yakından takip edilmesi gerektiği vurgulanan açıklamada, risk grubundaki hastaların sağlık kuruluşlarına başvurması gerektiği belirtildi. 

Açıklamada risk grupları şöyle sıralandı: 
“50 yaş üstü, kanser hastası, transplantasyon hastası, diyabet hastası, kronik böbrek yetmezliği) özellikle Nöroinvazif Batı Nil klinik tablosu açısından yakından takip edilmeli ve beyin tutulumunu düşündürecek herhangi bir bulgu durumunda zaman kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdırlar.

BİLİNEN TEDAVİ YOK 
Batı Nil Virusuenfeksiyonunun bilinen bir tedavisi bulunmadığı, enfeksiyonun tedavisinin önce destek tedavisi şeklinde olması gerektiği vurgulanan açıklamada, Nöroinvazif Batı Nil hastalığı olan hastaların hastaneye yatırılarak, erken bir dönemde destek tedavisi başlanması gerektiğine dikkat çekildi. 
Tedavisi olmayan bir hastalık olduğu için BNV enfeksiyonlarından korunmanın son derece önemli olduğu ifade edilen açıklamada, bunun için kişisel korunma önlemleri alınarak, sivrisinek kontrol programları uygulanması  ve kan bağışçılarının taranması gerektiği belirtildi. 

Açıklamada kişisel korunma önlemleri hakkında da bilgiler verilerek, şu önlemlerin alınması tavsiyesinde bulunuldu: 
“Kapı ve pencerelerin kapalı tutulması veya sinek teli takılması. Sivrisinek olan yerlerde kol ve bacakları kapatan giysilerin kullanılması önerilir. Bunun dışında sivrisinekerin yoğun olduğu bölgelerde sivrisinek kovucuların kullanılması önerilir.Sivrisinek kovucular. Hastalık riskinin çok yüksek olduğu (endemik bölgede vektör sivrisineğin yoğun bulunduğu ortamlarda çalışanlar veya bu sineklerle temas riski yüksek olanlar vb) durumlarda  hem giysilere permetrin sprey sıkılmalı (sprey giysinin hem içine, hem dışına 30-45 sn sıkılıp, kurumaya bırakılır, tamamen kuruduktan sonra giyilir. Yıkansa bile 2 hafta etkilidir. Çocuk ve gebelerde kullanılmaması yönünde bir uyarı yoktur); hem de  deriye  tercihen DEET (N,N-diethyl-3-methylbenzamide), alternatif olarak  pikaridin , PMD [P-mentan-3,8-diol] veya IR3535 içeren solüsyonlardan biri sürülmelidir. Deriye sürmek için kullanılacak solüyondaki DEET konsantrasyonunun  %17-20 olması yeterlidir. DEET gözlere, ağza değdirilmemeli, solunmamalı, iki aydan küçük çocuklarda kullanılmamalı, 2 aydan büyük çocuklar için hekimlerin önerilerine göre hareket edilmelidir.  Hastalık riski çok yüksek değilse sadece deriye DEET soüsyonu  sürülmesi veya giysilere permetrin sıkılması yeterlidir.Sivrisinek kontrol programları
Sivrisinek çoğalma alanları (durgun sular, su birikintileri, vb) ortadan kaldırılmalı, larvasidler kullanılarak larvalar yok edilmelidir.  Sivrisineklerin yumurtalarını bırakabildiği kovalar, lastikler, saksılar, küçük havuzlar gibi yerlerde olan suların da haftada bir kez boşaltılarak temizlenip yenilenmesi, üstünün kapatılması veya atılması önerilir.”

ENTEGRE VEKTÖR MÜCADELESİ 
KKTC’de başta sivrisinekler olmak üzere insanlar üzerinde olumsuz etkileri olan ve hastalık yapan canlılara karşı ‘entegre vektör mücadelesi’ yapılması gerektiği ifade edilen açıklamada, “Planlanan entegre vektör mücadelesi çalışmaları WHO, EU ve EPA başta olmak üzere uluslararası ve ulusal düzenlemelere uygun olarak yapılmalıdır. Entegre vektör mücadelesi, insan odaklı bir mücadele olup, öncelik sırasına göre kültürel, mekanik, biyolojik ve kimyasal mücadele tiplerinin uygun biçimde kullanılarak insanlar üzerindeki vektör kökenli olumsuzlukların ortadan kaldırılmasını kapsamaktadır.
Hastalık riski arttığında erişkin sivrisineklerle de mücadele etmek amacıyla havaya insektisit sıkılmalıdır” ifadelerine yer verildi.

Açıklamada, “Hastalık, asemptomatik, viremik kan donörlerinden alınmış kanların nakliyle bulaşabildiğinden hastalığın görüldüğü ülkelerden bazıları, pozitiflik oranlarına göre farklı stratejiler ve yöntemlerle kan bağışçılarında moleküler testlerle BNV taraması yapmaktadır” denildi. 

İNSAN AŞISI İÇİN ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR 
Atlarda ruhsat almış aşılar olmakla birlikte, henüz bir insan aşısı olmadığı belirtilen açıklamada, insan aşısı geliştirilmesi için çalışmaların devam ettiği kaydedildi. 

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: 
“Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği geçtiğimiz kış aylarının oldukça yağışlı geçmesi sonrası daha ilkbaharda vektörlerle mücadele konusunu gündeme getirmiş ve gerekli uyarıları yapmıştır. Bununla da yetinmemiş mayıs ayında tüm belediyeleri, kaymakamlıkları, Çevre Dairesi’ni, Sağlık Bakanlığı’nı, ilgili kurum ve kuruluşları davet ederek entegre vektör mücadelesi konusunda bir eğitim sempozyumu düzenlemiştir. Sempozyum sonrası katkıda bulunan uzmanlar ve kurumlarla ortak bir sonuç bildirgesi de yayınlanmış ve tüm ilgili kişi ve kurumlarla paylaşmıştır. Sonuç bildirgesinde ortaya konulan görüş ve yöntemler doğrultusunda ülke olarak entegre vektör mücadelesi yapmamız gerekmektedir.
Batı Nil Virüsü ile mücadelede hastalığın taşıyıcısı sivrisineklerle etkili mücadele esastır. Geldiğimiz aşamada vektörlerle mücadelemizi bir kez daha gözden geçirmek, Mağusa bölgesinden başlamak kaydı ile tüm ülkede etkin ve sürekli bir mücadele başlatmak için ilgili tüm taraflar olarak acilen harekete geçmeliyiz. Hastalığı taşıyan vakaların ağır seyreden, özellikle sinir sistemi bulguları ile giden bölümünün toplam vakaların çok küçük bir kısmı olduğu göz önüne alındığında, toplam vaka sayısının çok daha fazla olabileceği unutulmamalıdır. Başka can kayıpları yaşanmadan bir an önce harekete geçmeliyiz.”

İLGİLİ HABERLER

Bizi takip edin

3,234TakipçilerTakip Et
5,673TakipçilerTakip Et

SON HABERLER