Geçen hafta, Kıbrıs Türk Hava Yolları’nın nasıl batırıldığını sorgulamıştım. Kimseden ses seda çıkmadı! Kimse bu tartışmaya katılmak istemedi!
1995-96 yıllarında elektrik işlerini neden Sezai Türkeş-Fevzi Akkaya (STFA) firmasına vermediğimizi de sorgulamıştım ya; onun nedeni de anlaşıldı. Kıb-Tek’e partizanca istihdam yapmak; sıkışırsak bu işe sendikayı da ortak ederek yakınlarımıza “çalışmadan yaşamak” olanağı sunmak varken bu işi STFA’ya devretmek gerçekten de enayilik olacaktı. Yapmadık. Bir arpalık yaratarak kaymağını yemeği tercih ettik.
Sanayi Holding ve Turizm İşletmeleri üzerinde de çalışmak lazım… Sanayi Holding ile ilgili yazılmış kitaplar; Yücel Dolmacı gibi en üst düzeyde çalışmış olup anılarını yazanlar var. Onları okumadan tartışma başlatmak doğru olmayacak ama yıllarca duyduğumuz “batmadı, batırıldı” yaklaşımının gerçeği yansıtmadığına bu okumaları yapmadan bile bahse girebilirim.
Bu “ukalaca meydan okuma gücünü” nereden aldığımı sorarsanız hemen söyleyeyim: Cesaretsizliğinizden! Gerçekleri kabullenme ve yeni yollarını bu gerçekler ışığında yeniden çizme cesareti olmayanlar olayların nedeni konusunda başarılı “uydurmalar” geliştirebiliyorlar. Gerçekleri kabul edecek cesaretimiz olmadığı için “batmadı, batırıldı” gibi kolay hükümler veriyoruz. Bu hükümleri sağlam gerekçelere bağlayamadığımız için “görünüşte olanları” kanıt gibi sunmaya kalkıyoruz. Mağusa’dan sökülen bir fabrikanın Antep’e kurulup çalıştırılmasının nedenlerini araştırmıyor ve olayı anlamaya çalışmıyor; bunu “düşmanlık” olarak kabul edip geçiyoruz.
Bakınız, biz Kıbrıs Türk Hava Yolları tabelasını indirmekten bile aciziz… KTHY binasını satılığa çıkardık ama gerçek fiyatı üzerinden açık artırma ile satılmasına razı olmadık. Devlet, gerçeğinden daha yüksek bedel ödeyerek binayı satın alarak çeşitli dairelere tahsis etti. Şimdi Araç Kayıt ve Muayene Şubesi olarak kullanılan bölümün üstünde hala daha “Kıbrıs Türk Hava Yolları” yazıyor. “Kıbrıs” ifadesinin ı’sının düşmüş olması gibi bütün tabelanın kendiliğinden yok olmasını bekliyoruz.
Belki de öncelikle şunu kabul etmek gerekiyor: Biz buyuz! Kaderimize teslim olmak için gerekçe ve mazeret üreten bir topluluğuz! Direnirmiş gibi yapmayı da ihmal etmiyoruz… Direnirmiş gibi yaparak aslında gerçekçi dönüşümleri engellemeye çalışıyoruz.
Biz, kendimize uygun “sahte bir dünya” yaratmak konusunda çok başarılıyız. Binanın üstünde duran Kıbrıs Türk Hava Yolları tabelası varken içinde araç kaydı yapıp para toplayabiliyoruz.