Bugüne kadar iç siyasete yapılan müdahaleleri her kabul ediş daha büyüğünü doğurdu. Bu müdahale durmayacağı için müdahale ile ilgili mücadele şekli değişmelidir. Bundan dolayı son seçimlerde aldığı sınırlı oy oranına rağmen HP parti meclisinin aldığı karar önemlidir.
Sine-i millet kararı alındığı tarih itibariyle de manidardır. Planlanmamış, denk gelmiştir eminim ama abartılı bir yorum olsa da yine de bu kararın 19 Mayıs’ta alınması amacını aşan bir anlam da yüklüdür.
Yaşananlar karşısında muhalefetteki küçük bir parti de olsa böyle bir kararı almış olması tamamlayıcı oldu. Olmasaydı toplumdaki gerek birinci gerekse ikinci en yüksek oyu alan partilere oy verenlerde dillendirilmeyen ruh hali eksik kalacaktı.
Bu kararı sesli ve çok daha fazlasıyla da sessizce izleyenlerin “şükür ki birileri çıkıp Kıbrıs Türkünü mecliste temsil edenlerin tümü de otel saksısı olmadığını ve küçük de olsa refleksi olduğunu gösterdi” demiş olması açısından da önemlidir.
Sine-i millet hangi koşullarda yapılacağını önceden konuşacak olsanız yakın geçmişte karşı karşıya kalınanlar fazlasıyla bu unsurları içinde bulundurduğu konusunda partiler üstü bir şekilde mutabık kalınırdı.
Bu kararı farklı kılan bir yan unsur, bu kararı alan partinin ve liderinin Kıbrıs sorunu ve çözüm arayışındaki görüşlerinin toplumun büyük bir kesiminin güvenlik kaygılarıyla ilgili yaşanmışlıklarını ve çekincelerini de dikkate alıyor olmasıdır.
Türkiye ve toplumun bir kısmı nezdinde bu ezber de alınan bu karar ile bozulmak durumundadır.
Türkiye’deki iktidarın iç siyasete müdahalesine karşı duruş göstermek Kıbrıs sorunu ile ilgili kökten farklı bir görüşe sahip olmanızı gerektirmiyor. Tabiri caizse birine karşı çıkarken diğerini savunur duruma düşmekten çekinmeyenlerin sesini dillendirmiştir HP’nin aldığı bu karar. Bu siyasetteki 3. yoldur ve vazgeçilmemelidir. Sabırla yürünmesi gereken uzun ve zor bir yoldur.
Kudret Özersay’ı desteklersiniz ya da desteklemezsiniz.
Siyasetçi ile hayranlık ve düşmanlık ilişkisi kurulmaz, yanlış yapınca eleştirilir doğru yapınca alkışlanır.
Özersay liderliğinde HP sine-i millet kararı ile doğru yapmıştır.
Bunu Özersay hangi amaç için yaptığı ve samimi olup olmadığını da zaman gösterecektir. Özersay’ın bunu kendi kariyeri için yaptığını söyleyenlerin aynı anda siyasetteki ve toplumdaki yozlaşmadan ve çöküşten dem vurmaları da düşündürücüdür. Hadi bir yerden başlayalım diye adım atanlar için bunu toplum için değil de kendileri için yaptıklarını söylemek olsa olsa siyasetteki yozlaşmaya çözüm bulma idealinde olanların gerisin geri adım atmasına sebep olur. Amaç bu mudur?
Özersay elbette ki kabul ettiği kadar kabul etmediği de hatalar yapmıştır.
Alınan bu karar ile vekillikten istifa ediyor olması kendisi ve HP için ileriye taşınacak manevi bir miras niteliğindedir.
Özersay siyasete hiçbir zaman dönmeyerek bunu kendisi ötesinde bu toplumun demokrasiye sahip çıkması açısından da manevi bir miras haline getirmesi bu gidişata bir çözüm olacaksa da bunu da dikkate alıp değerlendirmelidir. Hırsına yenik düşmemeli ve siyasete de bugünkü şartlar düzelmediği sürece de geri dönmemelidir. Neticede siyasete fark yaratmak amacıyla girmiştir Özersay. Alınan bu karardaki rolü ile de hala daha sözünün arkasındadır. Fark yaratmış, aldığı oy oranının ötesinde tarihe Kıbrıs Türkü adına not düşülmesine öncülük etmiştir. Siyasete meclisin dışından yapacağı katkı ile fark yaratmaya devam edecektir. İç siyasete müdahale ile mücadelenin yeni şeklini yakın gelecekte yaşamaya devam edecekleri ile toplum, uzun vadedeki sonuçları ile de tarih değerlendirecektir. Tarihte haklı çıkmanın bugüne faydası olmadığını da bir yere not edelim.