Sendikal Platforma üye bazı parti, sendika ve sivil toplum örgütü temsilcileri bugün KTÖS Genel Merkezinde basın toplantısı düzenleyerek, devlet yetkililerinin insan kaçakçılığı ve sendikasız, güvencesiz çalıştırma konusundaki tutumunu eleştirdi.
BIÇAKLI: “KAYITSIZ ÇALIŞTIRAN İŞİNE DEVAM EDİYOR, ÇALIŞAN HAPSE ATILIYOR”
Türk-Sen Başkanı Arslan Bıçaklı yaptığı konuşmada, emeğin sömürülmesi ve sermayeye peşkeş çekilmesinin söz konusu olduğunu, kayıtsız işçi sayısının neredeyse kayıtlı işçi sayısını geride bıraktığını savundu.
Bıçaklı, devletin kontrolü dışına çıkan bu durumun aslında suç teşkil ettiğini, fakat kayıtsız işçi çalıştırana göz yumulurken, kayıtsız çalıştırılanların hapse atıldığını ve işverenin işine devam ettiğini anlattı.
Özel sektörde sendikalaşma ve örgütlenme üzerinde durulmasının esas nedeninin bu olduğunu kaydeden Bıçaklı, Sendikal Platform olarak sadece kendi bünyesindeki sendika üyelerinin değil, tüm toplumun sorunlarına çareler aradıklarını ve tüm toplumsal sorunların çözümü için mücadele etmeye devam edeceklerini söyledi.
ELCİL’DEN ÇAĞRI: “SENDİKAL PLATFORM’A BAŞVURUN”
KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil de geçtiğimiz günlerde Bangladeş ve Pakistan uyruklu 250 işçinin protesto eylemi gerçekleştirdiğini hatırlatarak bugün basınla paylaşılan bildirinin içeriğinin, bu kişilerin İnsan Hakları Vakfı ve Barolar Birliğine verdiği beyanatlar neticesinde şekillendirildiğini ifade etti.
Elcil, kölelik koşullarında çalıştırılanların, Sendikal Platform’a üye herhangi bir sendikaya ulaşması çağrısında bulunarak bu kişilere Barolar Birliği ve İnsan Hakları Vakfı vasıtasıyla yardım etmeye hazır olduklarını ve devlet içindeki “mafyavari” örgütlenmenin üzerine gitmeye devam edeceklerini bildirdi.
Elcil, Sendikal Platform tarafından hazırlanan ortak basın bildirisini okudu.
“İNSAN KAÇAKÇILIĞI YAPILDIĞI AÇIK”
Platform açıklamasında şunlara yer verildi:
“Yıllardan beridir ortaya koymamıza rağmen devlet yetkililerinin önlem almadığı insan kaçakçılığı ve sendikasız güvencesiz çalıştırma konusu, geçtiğimiz hafta bir grup yabancı emekçinin eylemi ile yine gündeme gelmiştir.
Adamızın kuzeyinde ucuz emek sömürüsü, kölelik düzenini aratmayacak noktaya varmıştır. Buna bağlı olarak organize bir şekilde, patronlara köle sağlamak için insan kaçakçılığı yapıldığı açıktır. Geçtiğimiz hafta adam başına 6 bin Euro karşılığı adamızın kuzeyine getirilen Bangladeş ve Pakistan uyruklu 250 emekçi protesto eylemi gerçekleştirerek uğradıkları haksızlıkları dile getirmişlerdir. İnsan kaçakçıları binlerce Euro karşılığı bu insanları adamıza getirdikten sonra onları patronlara teslim etmekte, patronlar da pasaport ve kimliklerine el koyarak, insanlık dışı koşullarda barınmalarını sağlayarak, çok uzun saatler, çok düşük ücrete, sigortasız ve güvencesiz çalıştırmaktadırlar. Düzensiz ücret yanında ücretsiz angarya çalıştırmak da alışkanlık haline gelmiştir. Son yaşanan olayda maaş ve ücretlerini alamayan 250 emekçi sokaklara çıkmış ve şikayetlerini devlet yetkililerine aktarmışlardır. Bu olayda şikâyeti yapan emekçilerden iki tanesi çalışma izinleri olmadığı ve ülkede izinsiz bulundukları için tutuklanıp hapse atılırken, onları bu adaya getiren insan kaçakçıları ve köle gibi çalıştıran patronlara hiç dokunulmamıştır.
Konuyla ilgili olarak Barolar Birliği ve İnsan Hakları Vakfı devreye girmiş gerek hukuksal destek gerekse insan kaçakçılığı boyutunda resmi girişimler devam etmektedir.
Anlaşılan odur ki, Kuzey Kıbrıs’ta şirket görünümü altında faaliyet gösterip, Bangladeş, Pakistan ve uzak doğu ülkelerinden köle pazarı için organize bir biçimde Adamızın kuzeyine para karşılığı insan getirilmektedir. Binlerce insanı adamızın kuzeyine taşıyanların, Çalışma Bakanlığı ve Polis örgütü tarafından bilinmemesi, ise akıllara bu işlerin devlet eli ile yürütüldüğü sorusunu getirmektedir.
Özellikle Ercan Havaalanı’ndan girerken ve Çalışma Bakanlığı’ndan ön izin alınırken, kimler bu konuda göz yumarak binlerce insanın adamıza girişini sağlamakta ve hangi kişi veya şirketler bu insan ticaretine dahil olmaktadır? Polisin olayı ciddiye alıp, ilgili soruşturmayı ileriye taşımasının takipçisi olacağımızı vurgularken, sermaye örgütlerinin konuya sessiz kalmasını ise ilgi ile izlemekteyiz.
Ticaret yapmak için Ticaret Odası’na, sanayici olmak için Sanayi Odası’na, esnaf olmak için Esnaf Odası’na, avcı olmak için av derneklerine üye olmayı yasal zorunluluk yapan, sıra emekçilerin sendikalara üyeliğine gelince her türlü engeli çıkarmaktadırlar. Dünyanın bize ambargo uyguladığının arkasına saklanarak insan ticareti ve kölelik düzenini adamızın kuzeyinde olağan hale getirenler bilmelidir ki iki elimiz yakalarında olmaya devam edecektir.”