Ulusal Birlik Partisi seçim startını vermiş görünüyor. Alışılmadık bir parti meclisi toplantısı yapıldı. Konuşulanlar da etrafa yayıldı… Bu konuşmaların bazılarına medya üzerinden yanıtlar verildi. Başbakan ve UBP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ersin Tatar, özellikle partilileri dolaşıyor, onları birleştirmeye çalışıyor. Seçime ilişkin slogan ve görseller de medyada yer bulmaya başladı zaten…
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın ekibi daha etkili; ilan edilmemiş kampanyalarını beceriyle yürütüyorlar. Cumhurbaşkanı, seçim amaçlarına hizmet edecek konuları titizlikle seçip gündeme taşıyor; diğerlerini görmezlikten geliyor. Salgın nedeniyle Güney Kıbrıs’taki işlerine gidemeyenlere sahip çıkılıyor ama Anastasiadis’in doğal gaz kaynakları ile ilgili yaklaşımı küçümseniyor… Bunun gibi şeyler… Gündem oluşturma yöntemi başarı ile uygulanıyor…
TATAR’IN ZORLUKLARI
Bugünlerde herkes gözlerini UBP’nin içine dikmiş görünüyor. UBP’lilerin Tatar’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığına sahip çıkıp çıkmayacağı merak ediliyor. Merak edilmeyecek bir şey de değil doğrusu; ben de merak ediyorum! Ama bir tahminde bulunmak gerekirse, Tatar’ın sahipsiz kalacağını düşünmüyorum. Bazı fireler olsa bile UBP’liler, Tatar’ı Cumhurbaşkanı seçtirmek için yoğun bir şekilde çalışacaklardır.
Bence bir cumhurbaşkanı adayı olarak Tatar’ın zorluğu partisinden değil, ekonomik sorunlardan kaynaklanacak. Hükümetin bugün karşı karşıya bulunduğu en büyük sorun da salgın tehlikesinin yarattığı ekonomik daralma ve buna karşı ne yapılabileceğidir. Hükümetin bu alanda sağlayacağı başarı veya başarısızlık Tatar’ın seçilme olasılığını doğrudan etkileyecek; yükseltecek veya düşürecektir.
ERHÜRMAN VE ÖZERSAY
Cumhurbaşkanlığı yarışının diğer iki önemli ismi Tufan Erhürman ve Kudret Özersay olacaktı. Erhürman ve Özersay’ın salgın dönemi sonrasındaki siyasi güçlerini, Tatar’ın durumunun ne olacağından daha çok merak ediyorum.
Özersay, hükümet üyesidir; salgın ile mücadelede akla ve bilimsel kurallara uygun davranışlar geliştirmeye çalıştı. Erhürman, ana muhalefet partisi lideridir ama yapıcılıktan uzaklaşmamaya özen gösterdi. Aslında Erhürman ve Özersay’ın davranışları, kendilerini değil ama KKTC seçmenini bir sınavla karşı karşıya bırakıyor: KKTC seçmeni bu davranışları ödüllendirecek mi, yoksa cezalandıracak mı?
Erhürman, muhalefette iken bile sorumlu davranmanın örneklerini sergiliyor. KKTC seçmeni böyle bir muhalefet veya siyaset anlayışını onaylıyor mu; göreceğiz!
Özersay, popülist baskılara boyun eğmek yerine bir siyasetçiden daha çok akademik kökenli bir bürokrat gibi doğru olduğuna inandığı şeyleri yapmaya çalışıyor. Böyle bir yönetim anlayışı, KKTC seçmeni için ne ifade ediyor, anlayacağız!
SEÇMEN DAVRANIŞI
Seçime dayalı demokrasi, aslında seçmen davranışını temel alan bir etkinliktir. Seçilmek için, seçmenin davranışını size oy verecek şekilde değiştirmeye çalışır durursunuz. Siyasi faaliyet dediğiniz şey de buna indirgenmektedir.Bugüne kadar, seçimleri daha fazla adaylara veya partilere odaklanarak değerlendirmeye çalıştık. Seçmenlerin karakterine gereğince dikkat etmedik. Şimdi, KKTC seçmeninin genel karakterini anlamamıza yardımcı olacak bir aday kompozisyonu ve süreç ile karşı karşıyayız: Tatar, Erhürman, Akıncı; Özersay ve Arıklı… Hepsi de kendine özgü kişiliklerdir ve kendilerine özgü siyaset yöntemleri ile hareket ediyorlar. KKTC seçmeni, buna nasıl bir tepki verecek; göreceğiz! KKTC seçmeni gerçekte ne istiyor; gözlemlemeye ve öğrenmeye çalışacağız.