Artık örnek vermeye bile gerek yok! Geçmişimizde hiç olmasa da nasıl bir güvensizlik görüntüsü veriyoruz ve biz neymişiz de haberimiz yok dedirtecek derecedeki ardı arkası kesilmeyen beyanatların ve iç siyasete müdahalenin akıl mantık ile açıklanması mümkün değildir.
Adada seçilecek olan hangi siyasi irade sınırları bekleyen, bütçeyi, suyu, turizmi, üniversitedeki öğrenci ve ülkedeki işçi sayısını büyük ölçüde kontrol eden neredeyse tek çıkış kapımız olan devletin çıkarlarına aykırı bir yola girebilir?
Kendi haline bırakıldığında bile gönül koymadan hem Kıbrıslı hem de Türk aidiyetini aynı inatla savunmuş Atatürk ilkelerine bağlı bir halk Ankara’da kim iktidarda olursa olsun niye Türkiye’nin çıkarlarına aykırı bir yola girilmesine onay versin?
Kıbrıs Türkünün bir kısmı gece doğdu ama dün gece değil!
Bunun için bu siyasetin uygulanmasının sebeplerini görünenin ötesinde de aramakta fayda vardır.
Ülkeler arasında pratikte karşılığı olan diplomasiye dayalı siyasi güç çok değerli bir emtiadır. Sokağa düşürülmeden yarattığı algı kadar güçlü kalmaya da devam eder. Sokağa düştükçe de yıpranır. Bir süre sonra da halk tabiriyle yalama olur. Görebileceği işlevi de göremez. Parasıyla rezil olma hali de tam da bu gibi durumları tasvir eder. Kuzeyde iç siyasete yönelik yürütülen müdahale siyaseti, diplomasiye zemin bırakmayacak, sokağa da yansıyacak şekilde yapılmaktadır. Sahada özellikle görülecek şekilde baskı yapıp korku salarak bir siyasetçinin, bir hukukçunun ya da gazetecinin veya sanal ortamda kamuoyu oluşturabileceklerin arka plandaki karanlık işlerin Kuzeydeki ayaklarının birinci gündem olmasını sağlayacak iklimin oluşmasının önü kesilmek istenmektedir.
Arazi bu şekilde sürüldükten! sonra da siyaset aracılığıyla düzenlemeler yaparak arka plandaki bu aktivitelere sindirilmiş toplum psikolojisinin de etkisiyle hiç karşı çıkılmadan büyük kolaylık sağlamak amaçlanmaktadır.
Laiklik, iki devletli çözüm, milliyetçilik, Kıbrıs üzerinden Türkiye’deki seçimlere yönelik oy devşirmenin ötesinde karşı karşıya kaldığımız durum ada üzerinde varoluş sebebimizi sorgulatır noktaya geldi.
Güç dengesizliği içinde ortaya çıkan bu resim karşısında muhataplarımızın kafasının içini iyice anlamadan devlet aklı ile hareket ederek mücadele etmenin yolunu bulmak mümkün değildir. Vietnam savaşındaki mücadeleyi sahadaki güç dengesizliği üzerinden anlatan bir kitapta mealen bu “kafanın içine girme” konusunun önemini okumuştum. Zayıf noktadan hareketle bir şeyleri durdurmak ve değiştirmek durumundaysanız etkin mücadele için güçlü tarafın kafasının içine girme hususuna büyük önem verildiğini müzakere eğitimlerinden biliyorum. Bu öğretiden ilham almak ve buna göre bir siyaset belirlemek lazım.
Kıbrıs sorununun çözümsüz kalması yalnızca siyasi ve bölgedeki askeri güç dengesiyle ilgili bir konu olmanın ötesine geçmiştir.
Adadaki çözümsüzlük, siyaset üstü bir fırsat olarak Kuzeyin uyuşturucu, yasadışı yakıt sevkiyatı ve kara para aklamaya köprü görevi görmesine zemin hazırlamıştır.
Bunun gibi sınır tanımayan konularla mücadele de ancak tanınmış ülke statüsünde uluslararası kurumlarla karşılıklı iş birliğini adımı atılarak yapılabilir. Bu çerçevede kalınması şartı ve bizim de bunu tanınma adına propaganda malzemesi olarak kullanmayacağımızı beyan ederek uluslararası kurumlardan da Rum tarafına bu yönde engel çıkarmaması için baskı yapılması şu anda muhalefette olan partiler tarafından önerilmeli ve iktidara da çağrı yapılmalıdır. Bunun karşılığında da etkin mücadele için uluslararası kurumlarla tam bir eşgüdüm ve iş birliği içinde olunacağı da beyan edilmelidir. Bu adım iç hukuk yolu ile nakdi varlıklar ile ilgili atılan adımın ötesinde siyasetin gündem maddesi olmalıdır. Amacı ve çerçevesi çizilmiş bu adım üzerinden takınılacak tavra göre iç siyasete müdahalenin esas amacının Kuzeyi bu köprü rolüne konumlandırmak olduğunu öne sürerek seçimleri boykot etmek bir alternatif haline gelebilir. En son gelinebilecek yol ayırımının taşlarını doğru zemine ve zamana yayarak döşemek lazımdır. Ancak bu şekilde karanlıkta kalınması istenen siyasi müdahalenin esas amacı fark yaratacak derecede bir gündem maddesi haline gelip ada ötesine de taşabilirse bir sonuç almak mümkün olabilir.
Siyasi duruşumuzu günden güne realiteye dönüşen esas tehlikenin çerçevesi içinde yapmak başlangıç noktasıdır. Karanlıkta bırakılmak istenen tehlikeyi ihtiva etmeyen siyasi duruş sonuçsuz kalır. Sonuçsuz kalmakla birlikte bundan fayda elde etmek isteyenlerin oyun planına hizmet eder. Konuyu iç mesele olmanın ötesine taşıyıp devlet aklını devreye soktuğumuzda ancak bu gidişatı durdurabiliriz. Şu an devrede devlet aklı yoktur. Devrede olanın adını doğru koymaya muhtaç bir durum vardır. Malum çevrelerin kafasının içindeki zayıf halka tam da budur.