Türkiye, özellikle Suriye’de yaşanan gelişmeler nedeniyle ciddi bir güvenlik sorunu yaşıyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin 70 bin TIR dolusu silah ve 2 trilyon dolar ile oluşturduğu bir ordu, Türkiye’nin güney sınırlarını kontrol eder duruma geldi. Bir devlet olmayan, hiçbir anlaşma ile bağlı bulunmayan bu insanların dünyanın geneli tarafından terör örgütü olarak nitelenen PKK ile bağları olduğu da biliniyor.
Bu gelişmelere karşı Türkiye’nin sınır güvenliği ile toprak bütünlüğüne karşı oluşabilecek tehditleri şimdiden ortadan kaldırmayı hedefleyen bu operasyon elbette bazı can kayıplarına ve insani sorunlara neden olacaktır. Bu anlamı ile bu tür operasyonlar arzu edilmeyen gelişmeler olmak durumundadır.
Böyle bir meşruiyete bile sahip olmadıkları halde 10 binlerce kilometre ödeden bölgemize gelerek benzer operasyonları yapanlar vardır ve biz dahil olmak üzere bölge halklarının can ve mal güvenliği için en büyük tehdidi oluşturmaktadırlar.
Hal böyle iken, KKTC’nin tek destekçisi olan, Kıbrıs sorunundan ekonomik sorunlara kadar her konuda desteğini talep ettiğimiz Türkiye’ye manevi bir destek belirtmekten kaçınmamızın anlamı ne olabilir?
Kişiler, kendi görüşleri olarak askeri bir operasyona sıcak bakmayabilirler. Pasif tutumların daha yararlı olacağı düşüncesi de yabana atılacak bir düşünce değildir. Ama sürekli olarak destek talep ettiğiniz ve çoğu zaman aldığınız bir devletle kuracağınız ilişkilerde “devlet adamlığı” göstermek zorunluluğunuz vardır. KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı’nın, Cumhurbaşkanlığı görevini yerine getirmekten çok, kendi kişisel görüşlerinin militanlığını yapmakta olması TC-KKTC ilişkilerini tehdit eden ciddi bir soruna dönüşürse ne olacak? Öyle bir durumda hepimiz koro halinde Türkiye’yi bize destek olmamakla mı suçlayacağız?
Böyle zamanlarda geçmişte yaşadıklarımızı da hatırlamak gerekmektedir: 1974’te, Rum tarafında Yunanistan’a bağlanmak amaçlı bir darbe yaşanırken Ankara ve İstanbul sokaklarında “savaşa hayır” yürüyüşleri yapılsa ve 1974 harekatı engellenmiş olsa ne olacaktı? Bugün “savaşa hayır” diyerek Türkiye’nin sınırlarında yaşanan gelişmelere aldırmamasını telkin edenler, böyle bir durumda ne düşüneceklerdi?