Prens Salman, yenilikçi kararları ile Suudi Arabistan’ı medyanın merkezine oturtmayı başardı. Elbette “medya” dediğim zaman Türkiye’deki Türkçe gazeteler ve TV’lerin anlaşılmaması gerekiyor. Onlar İletişim Başkanlığı’nın onaylamadığı yayını yapamıyorlar ama şimdi “X platformu” olarak adlandırdığımız Twitter başta olmak üzere sosyal medya Suudi Arabistan’da olan bitenlerle dolu.

Suudi Arabistan ilk kez bir “güzellik kraliçesi” seçmiş ve uluslararası yarışmalara göndermiş. Hayvanları dövüştürmeyi sert bir şekilde yasaklamak gerekirken kadınları yarıştırmayı hazmedemem ama Suudiler bakımından bunun “büyük bir değişim olduğu” da inkâr edilemez sanırım. Batılı standartlara çıkabilmek için daha kırk fırın ekmek yemeleri gerekse bile Kadınlar ile ilgili daha başka kararlar da alıyor ve hareket olanaklarını genişletiyorlar. İyi bir şey!

Sosyal medyada dolaşan diğer bir videoda ise, Prens Salman’ın “Hayatımızın 30 yılını radikal fikirlerle harcamayacağız. Onları yok edeceğiz. Normal bir hayat yaşamak istiyoruz” dediği ileri sürülüyor. Hatta “Kuran’daki bazı ayetleri yok etmekten” bile söz etmiş… İnanması zor tabii… Sosyal medya kullanıcıları Arapça bilenlere soruyor; onlarınsa biri doğruluyor, bir diğeri yalanlıyor.

Daha başka şeyler de var ama bana sorarsanız bunların konuşulabiliyor olması bile önemli bir şeydir; sonucu zaten zaman gösterecektir.

Burada dikkati çeken en önemli hususlardan biri Hz. Muhammed’in memleketinde yaşanan değişimin Türkiye’deki değişim ile olan karşıtlığıdır. Türkiye’de “şeriat” denilen şey kutsanmaya çalışılırken Suudi Arabistan’da dini esasların toplum hayatına egemen olmasından uzaklaşılmaya çalışılmaktadır. Hüküm vermek için erkendir tabii… Aydın bir yurttaşını İstanbul’dan evlilik belgesi alabilecek diye umutlandırıp konsolosluğa soktuktan sonra yok eden bir prensin yaptıklarından “umutlanmak” da büyük bir garabet aynı zamanda. Bu nedenle konuya dikkat çekmekle yetinmek istiyorum: Suudi Arabistan, önümüzdeki dönemde yakından izlenmeyi hak eden bir süreçten geçiyor!