İsteyen Facebook’tan kontrol edebilir… Salgın karşısında güçsüz düşen KKTC devletine verilen tavsiyelerin başında, önemli yatırımlara veya bu yatırımları gerçekleştirenlerin servetlerine el koyarak para toplamasıgelmektedir.
Adeta fetva veriliyor: Oteller, GSM şirketleri veya başka kuruluşlar… Bunca zaman bizi sömürmüşler… Bu durumda katledilmeleri vaciptir… Daha geçen hafta, bir market işletmesi kendini korumak için bazı tedbirler aldı diye linç edilmediği kaldı.
Sadece sokaktaki insanlarımız değil, kimi bakanlar ile bürokratların da aklı fikriyatırımlara veya başkalarının birikimlerine el koyarak kaynak sağlamaktadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, isim vermeden bile olsa, işyerini kapatıp giden yatırımcılara adeta nefret püskürtmekte, gelecek günlerde intikam alacağı gibi mesajlar vermektedir.
ŞEYTAN TAŞLAMA
Bunun örneklerinden biri, büyük otellerin ayrılmaz bir parçası gibi çalışan casinoların çalışanlarını diğer çalışanlardan ayırmak olmuştur. Casinolardan çalışmayacakları bir dönem için ve kapalı oldukları zamanda vergi isteniyor. Bunun karşılığında çalışanlarına 800 TL’lik bir katkı yapılması vaat ediliyor.
İster casino işletmecisi olsun, isterse GSM; işletmeler yasaların öngördüğü vergi ve harçları ödemekle mükelleftirler. Bundan sonraki kazançları kendilerinindir. Bunu ya kullanırlar ya da yatırımcılara dağıtırlar. Bütün bunlar YASA İLE DÜZENLENMİŞTİR. Bu yasaları yapan da devlettir.
Devlet kendi yasalarına sadık kalmaz veya bir devletin halkı her fırsatta işletmelerin kazançlarına göz dikerse, siz yatırımcıya karşısınız ve hatta düşmansınız demektir. Sizin ülkeniz, yatırım yapılmaya uygun değildir!
Şimdi casino ve GSM şirketleri gibi kazançlı olduğu düşünülen şirketler üzerinden yapılan tam da budur: Yatırımcı şeytanlaştırılmaktadır!
ZENGİNLİĞİN KAYNAĞI
Biz de başka insanlar gibi yüksek bir hayat seviyesi peşinde koşmaktayız. Ama zenginlik, çalışarak üretilir. Çalışmak için belli başlı tesislere, makinelere veya ilişkilere sahip olmak zorundasınız. Bunlar ise sermaye gerektirir. Sermaye ile gerekli mal ve hizmetler satın alınır veya kiralanır; emekçilerin iş gücü de kiralanarak hazır hale getirilir ve oluşturulan işletme faaliyete geçer. Zenginlik, bu faaliyetin bir sonucudur.
Üstelik bu faaliyet her zaman başarılı olmaz. Bu faaliyetin sonucunda üretilen mal veya hizmetlerin alıcıları olması da gerekir. Eğer yanlış bir hesap yapmışsanız ve alıcı diye düşündüğünüz insanlar bu mal veya hizmetleri alıp tüketmeyi kabul etmezse, iflas eder ve devreden çıkarsınız. Buna, “sermayeyi kediye yüklemek” derler!Kaybedersiniz!
Bütün bu işleri organize edenler ve kaybetme riskini üstlenenler yatırımcılardır. Başarılı yatırımların sonunda kazanç elde ederek kendi hayat standartlarını yükseltmeyi amaçlayan yatırımcılar bu işlerin başını çekerler. Bazı ekonomi yazarları, ülkelerin böyle yatırımcılara sahip olmasını en büyük zenginlik kaynağı olarak değerlendirirler.
Sizin ülkenizin halkı ve devlet adamları, bu gibi insanlara düşmansa veya onların ürettiklerinden vergi sisteminin öngördüğünden daha fazla pay almaya kalkarlarsa ülkeniz ÖNGÖRÜLEMEYEN BİR ÜLKE OLURve yatırım engellenmiş olur. Tam tersine, kendi yurttaşlarınızdan yatırım yapma kapasitesine sahip olanlar da, yatırım ortamının daha iyi olduğunu düşündükleri başka ülkelerde iş yapmaya yönelirler.
SINAV ZAMANI
Salgın tehlikesi, başka konularda olduğu gibi bu konuda da bir sınama döneminden geçtiğimizi gösteriyor. Çeşitli dönemlerde ortaya çıkan sermaye ve yatırımcı düşmanlığı içimizden fışkırmakta;etrafı çamura bulamaktadır.
Sergilediğimiz tavır; fırsat bulsak yatırımlara hemen el koyacağımızı ve onları da tüketeceğimizi göstermektedir.Çok açıktır ki, salgın bu konudaki foyaları da dökmüş; kötü niyetimizi tas gibi ortaya çıkarmıştır. Bu anlayış değişmediği sürece, zenginlik üretmeyi veya daha müreffeh bir hayat yaşamayı kimse beklemesin!