Bize Covid’li insan yollanıyor diye kuşkulanmamak elde değil!
Türkiye’den her gün bin kadar yolcu geliyor. Bizim yaptığımız testlere göre neredeyse %1’inde Covid-19 tesbit ediliyor. Yüksek bir oran. Bu oran Türkiye için geçerli olsa, her gün 800 bin vaka tesbit edilmesi gerekir.
Rum tarafına her gün 70 uçak iniyor. 10 binden fazla kişi… Uçaklar riskli ülkelerden geliyor. Bizdeki vaka oranını yakalasalar, her gün 100 vaka tesbiti yapmaları lazım…
Ya biz Covid yakalamakta ustalaştık; ya da birileri bize Covid’li insanları gönderiyor.
KUŞKULANMAK VE ÖĞRENMEK
Bir yerde bir hata olmalıdır…
Önce kuşkulanmanız; sonra kontrol etmeniz ve bilmediğiniz şeyler varsa öğrenmeye çalışmanız gerekir. İster salgın olsun, ister başka şey; öğrenmenin yolu budur.
Salgın başladığından beri öğrendiğimiz çok şey oldu ama bunların hiçbirini KKTC’deki deneyimden veya yetkililerinden öğrenmedik. Hepsini de başka ülkelerin deneyimlerinden veya bilimsel çalışmalarından derledik. Salgını yönetme iddiasında olanların ne öğrendiğini ise bir türlü öğrenemedik. Tek bir gün bile çıkıp, diğer ülkelerden örnek verdiklerine tanık olmadık. Bizim çalışmalarımızı veya rakamlarımızı başka ülkelerle karşılaştırdıklarını da görmedik.
STRATEJİMİZ NEDİR?
Öncelikle bir stratejiye sahip olmak gerekiyor. Tutulabilecek yollar da bellidir:
- İlk kapanma ile virüsten uzak durmayı başardığımıza göre, dünyadan soyutlanmış bir şekilde yaşamayı ve başkalarının virüsü yenecek teknikler geliştirmelerini beklemeyi seçebiliriz. Bu süre kimine göre altı ay; kimine göre iki yıldır. Ne olacak? Beklentilerimizi erteler ve bekleriz! Bunun için “bekleme koşullarını” hazırlamamız gerekirdi ama bizim ne böyle bir stratejimiz, ne de böyle bir çabamız vardır.
- Virüs ile yaşamayı deneyebiliriz. Bu durumda, ekonomiye kaynak sağlayacak faaliyetleri kontrol altında da olsa serbest bırakmak gerekir. Bunu deniyoruz ama işletmelere zarar vermekten başka bir sonuç üretemiyoruz. İşletmeleri “iflas ettirmek” için elimizden gelen herşeyi de yapmaktayız.
Keyfi bile değil, tamamen gelişi-güzel bir salgın yönetimi ile karşı karşıyayız.
HER GÜN YENİ BİR KARAR
Yurtdışından gelişler için şimdiye kadar tam 17 tane genelge yayınlanmış… Kurallar haftada iki defa değişiyor; işletmeler ve insanlar, değişen kurallara ayak uyduramıyor. “İşte uydurdum” derken devletin yeni bir saldırısı ile kaşrılaşıyorsunuz.
- Yurtdışındaki öğrencilerin adaya taşınması için toplantılar yapıldı ama hemen ardından, gelecek uçak sayısında kısıtlamaya gidildi. Öğrenciler gelecekse ne ile gelecekler, belli değildir.
- İş yerlerinin kullanım kapasitelerine sınırlama getirildi ama kiraları, personel giderleri veya diğer yükümlülükleri eskisi gibi devam edecek. Kim ödeyecek belli değil!
- Gelebilecek uçak sayısı azaltıldı ama bilet alanlar için hiçbir şey söylenmedi. Uçuş fiyatları nasıl oluşacak bilinmiyor.
Önümüzde mevsim değişkiliği var; gripal hastalıklar da artacaktır. Bunun yaratacağı telaşın nelere yol açacağını düşünmeye kalkışmanızı hiç tavsiye etmem; delirebilirsiniz!
En iyisi kaçmak! Kaçmak ve saklanmak… Ne virüs sizi bulabilsin; ne de KKTC yönetimi…