HP Basın Bürosundan yapılan yazılı açıklamaya göre, Genetik Uzmanı da olan Rogers katıldığı televizyon programında, salgına ve yapılmasına ilişkin görüşlerini paylaştı.
Rogers, “Denetleme en büyük sorunumuz. Bulaşıcı Hastalıklar Yasası’nda bu noktada daha uygulanabilir olması için güncellemeler yaptık. 2018’de yasa yapılırken pandemi düşünülmediği, daha küçük salgınlar düşünüldüğü için güncelleme yapılması gerekti. Denetlemelerin yapılabilmesi için bazı ceza maddeleriyle ilgili değişiklikler yaptık. Yasa kapsamında belediyelere mekanları denetleme ve gerekiyorsa kapatma gibi ciddi yetkiler verildi. Hatta belediyeleri teşvik etmek adına da alınacak maddi ceza bedellerinin belediyelerin bütçesine gideceği bir sistem oluşturuldu. Gönül ister ki herkes yaptırım uygulamadan kurallara uyulsun ama maalesef uyulmuyor.” ifadelerini kullandı.
“DELTA VARYANTINA KARŞI TEDBİRLER ARTIRILMALI”
Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu’nun kararlarında toplu etkinliklerle ilgili herhangi bir sayı kısıtlaması yapılmadığına dikkat çeken Rogers, ciddi sayıda insanın bir araya geldiği büyük etkinlikler yapıldığını ifade etti.
Sağlık Bakanı Ünal Üstel’in “en çok bulaşın casinolar, barlar, gece kulüpleri, spor salonları ve düğünlerde olduğuna” yönelik açıklaması olduğunu belirten Rogers, “Sağlık Bakanlığı’nda her hafta epidemiyolojik rapor hazırlanıyor. Bulaşın kaynağının nerede olduğu biliniyorsa, önlemler ona göre artırılmalıdır. Açıkhava bile olsa eğer çok kalabalık bir ortamsa bulaş olabiliyor. Delta varyantı bugüne kadar görülen varyantlar arasında en bulaşıcı olanı. Kısa sürede daha fazla insana bulaşabiliyor, bu da tedbirleri artırmamız gerektiğini gösteriyor. Dünyada hızla yayılan bu varyant ülkemizde de görüldü. Olumlu olan unsur hastanelerde ciddi bir yoğunluk olmaması ve yoğun bakımların boş olması.” diye konuştu.
“YENİ BİR KAPANMAYI KALDIRAMAYIZ, BU VİRÜSLE NASIL YAŞAYACAĞIMIZA KAFA YORMALIYIZ”
Yoğun bakıma alınanların çoğunlukla aşısız kişiler olduğuna dikkat çeken Jale Refik Rogers, sağlık sisteminin şu anki durumla baş edebildiğini ancak sayıların katlanarak artması durumunda bir süre sonra sağlık sisteminin ve temaslı takip ekibinin zorlanabileceğini ve bunun da salgının kontrolsüz büyümesine neden olabileceğini söyledi.
Ekonomik nedenlerle ülkenin yeniden bir kapanmayı kaldıramayacağına işaret eden Rogers şu ifadeleri kullandı:
“15-16 aydır süren bu pandemide yeniden kapanmayı kimse kaldıramaz. Her gün yeni varyantlar çıktığını, salgının hemen bitmeyeceğini bilerek kapanmadan ‘bu virüsle nasıl yaşayabilirize’ kafa yormak gerekiyor. Yapılması gereken şeylerden biri kalabalık etkinliklerle ilgili sayı kısıtlamasına gitmek. Bununla beraber toplu etkinliklerde aşı veya PCR şartı getirilmesi düşünülebilir. Güney Kıbrıs buna benzer bir uygulama başlattı. Aşılı olmak insanları koruyor. Sağlık Bakanlığı’nın insanları aşı olmaya teşvik etmesi gerekiyor. Aşılanma pandemi ile mücadelede en önemli unsur, ancak aşılanmaya olan talebin giderek düştüğünü görüyoruz. Bir kesim korkuyor ve olmak istemiyor. Bu kaygıların yersiz olduğunu düşünüyorum. Diğer yandan aşıda seçicilik durumu var. Elimizde 3 farklı aşı var. Bunların hepsi Dünya Sağlık Örgütü’nün onayladığı aşılardır.”
“PARTİZANCA İSTİHDAM YAPAN HÜKÜMET PANDEMİ APLİKASYONU İÇİN ÖDEME YAPMIYOR, BU KABUL EDİLEMEZ”
“Ülkemizde 15 aydır bir aplikasyon çalışması yapılıyor. Şu anda aldığımız duyum, aplikasyonun hazır olduğu ancak Maliye’den ödeme çıkmadığı için yürürlüğe girmediği yönünde. Bu kabul edilebilir bir şey değildir” diyen Rogers, hükümeti eleştirdi.
Rogers sözlerini şöyle tamamladı:
“Hükümet edenlerin birçok kişiyi işe almak için para bulabildiğini ancak toplumu ilgilendiren kritik konularda yeterli gayreti göstermediklerini görüyoruz. Bu aplikasyonda her kişinin bir profili olacak ve kişinin aşısı, PCR veya antijen testi görülebilecek. Bir yere girerken bu bilgileri kullanarak rahatça giriş yapılabilecek. Bu aslında hem halk sağlığını korumak açısından hem denetim açısından, hem de bilgilere dijital ortamda hızla ulaşabilmek açısından kolaylık sağlayacaktır. Hükümetin önceliğinin toplumsal fayda değil, kendi koltukları olduğunu görüyoruz.”