Yazının başlığına “Bir görevden almanın anatomisi” diyecektim; diyemedim! Bilmediğimiz, görmediğimiz o kadar çok şey var ki… Son zamanlarda perde gerisi olayları, telkinler, blokajlar v.s. çok arttı. Belki bazıları gerçek bile değildir; izlemek olanaksız. “Anatomi” ifadesi mümkün değil yerine oturmazdı.
Bilmediklerimizi bir yana bırakalım… Dr. Ali Pilli’nin Sağlık Bakanlığı’ndaki hikayesini sadece kendi anlattıklarından anlamak bile mümkündür.
BAŞBAKAN’IN YÖNETEMEMESİ
Pilli’nin aktardığına göre, Başbakan Saner, bir süre önce kendisinden istifa etmesini istemişti. Bunun gerekçesi olaraksa, “Bana zarar veriyorsun, bu ülkeyi yönetemiyorum” demiş. Başbakan’ın ne yapmaya çalıştığı ve Pilli’nin nasıl engel olduğu, dıştan bakışla bile belli oluyordu zaten.
KKTC Devleti, kapattığı iş yerlerini ve çalışanlarını destekleyecek kaynağa sahip değildir. En büyük harcaması olan kamu görevlilerinin ve emeklilerin maaşlarını ödemekte de zorlanmaktadır. Hükümet, maaşlardan kesinti yaparak özel sektör çalışanlarına destek vermeye ise cesaret bile edememektedir.
Geriye tek bir yol kalıyor: İş yerlerini kontrollü bir şekilde açık tutmak ve kamu görevlilerine verilen maaşların bir kısımının alış-veriş marifeti ile piyasaya akmasını sağlamak… Piyasadan tahsil edilebilecek vergiler ve Türkiye’nin katkısı ile maaş ödemeye devam etmek ve bir “ekonomik döngü” oluşturmaya çalışmak. Üniveriste öğrencileri ve turist girişleriyle taze kan da sağlanabilirse, ne ala!
Pilli ve çalışma arkadaşları işte bunu engellediler. Bir bakanın görevden alınması için bundan daha önemli bir gerekçe mi olur?
POPÜLİZM YİNE DEVREDE
Kapanmak isteği tam anlamı ile popülist bir yaklaşımdır. Kapanmanın faturasının nasıl ödeneceğinin hesabı ortada yoktur. İster devlet, ister işletmeler, isterse özel sektör çalışanları tarafından ödenmesi öngörülsün; bu fatura ödenemez!
“Kapanalım ve kapalı kalalım” yaklaşımı, “altında kalanın boyunu kopsun” yaklaşımıdır ve KKTC’de maaşlı kesimin toplum yaşamındaki gücünün göstergesidir. “Bulacan ve verecen; bulamazsan gidecen” anlayışının salgın ortamındaki ifadesidir.
Anlaşılan odur ki, kamu görevlilerinin maaşlarını ödemesi beklenen Ankara da böyle bir kapanmaya onay vermemiştir. Başbakan, belki Ankara’dan da baskı görerek, kapanmayı devam ettiremeyeceğinin farkına varmıştır. “Kapanalım da hasta olmayalım” yaklaşımının tuzağından kurtulmaya çalışırken popülizmin yeni vasyonları ile mücadele etmek zorunda bırakılmıştır. Salgın ortamında bırakın bütünlüklü bir yönetim oluşturmayı, sağlık hizmetlerini bile yönetemeyen Dr. Pilli’ye verilen destek, popülizmin nasıl bir güç olduğunu ve her köşe başında karşınıza çıkabileceğini bir kez daha göstermiştir.
Gerek kamusal, gerekse özel sektördeki sağlık olanakları salgın ihtiyaçlarına göre düzenlenmemiştir. Çok sayıda doktor atıl durumda bekletilmektedir ve Sağlık Bakanlığı bu insanlardan yararlanmamak konusunda ısrarlı davranmıştır. Başlangıçta test yapma, şimdi ise aşılama konusunda tam bir keşmekeş yaşanmaktadır. Bütün bu gerçekler unutulmuş; kimimiz “hükümete zarar vermek”; kimisi “bölgelisini korumak” amacıyla kaleme sarılmıştır. Bunların bir kısmı ise, daha bir gün önce, aşı kuyruklarında yaşananları sert bir şekilde eleştirmekte; Pilli’yi saygısızca aşağılamaya çalışmaktaydılar.
Dün dündür, bugün bugündür! Popülizm böylesine güçlüdür işte!
Ve bu güç, KKTC’nin en büyük belasıdır!