Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, uluslararası toplumun Maraş açılımına içten içe sempati duyduğunu söyledi.
Özersay, ayrıca, Rum tarafının Kıbrıs müzakerelerini Türk tarafını köşeye sıkıştıracak bir araç olarak gördüğünü belirtti.
Bakanlığından verilen bilgiye göre, Türkiye Cumhurbaşkanlığı himayesinde düzenlenen Boğaziçi Zirvesi için İstanbul’a giden Özersay burada CNN Türk’ün sorularını yanıtladı.
Özersay Berlin’de gerçekleşen gayrı resmi üçlü Kıbrıs görüşmesiyle ilgili şu açıklamalarda bulundu:
“1968’den beri devam eden bir süreç var aslında. 51 yıl oldu, yarım asrı devirdik. Bu tür zirveleri, üçlü toplantıları, beşli zirveleri, Kıbrıs konferanslarını çok yaşadık. Niyeti beyan ettiğiniz zaman aynı şeyi kastediyorsunuz anlamına gelmiyor maalesef. Biz Kıbrıs’ta iki toplumlu iki kesimli federasyon istediğimizde aynı cümleyi söylüyoruz, ama o cümleye dair niyetimiz ve beklentilerimiz Kıbrıs Rum tarafıyla çok farklı.
Birleşmiş Milletler (BM) Kıbrıs Rum toplumunun Kıbrıs Türk toplumuyla yönetimi ve zenginliği paylaşmaya henüz hazır olmadığı saptamasını yapmıştı bu saptama bugün için de geçerliliğini sürdürüyor.
Karşılıklı güvensizlik ortada dururken, taraflar arasında bir ortak vizyon varmış gibi yapmak, 50 yılı aşkın bir süredir ezberlediğimiz cümleleri ve kavramları, ‘siyasi eşitlik, iki kesimlilik, iki toplumluk, federasyon’ gibi kavramları sadece tekrar etmek ve bir niyet beyanı ortaya koymak kulağa güzel bir şey gibi gelebilir, ama Kıbrıs sorununu çözmek için yeterli değil. Sonuç alıcı bir müzakere sürecine ilişkin bir şey de bir tarih, bir takvim, bunun bir referandumla sonuçlanması gibi bir durum da yok.
“DURUMU İDARE ETMEK İÇİN BİR ENSTRÜMAN…”
Maalesef Kıbrıs Rum tarafı, müzakere denilen şeyi, Kıbrıs sorununu çözecek bir enstrüman olarak değil de Kıbrıs Türk tarafı ile Türkiye’yi biraz köşeye sıkıştıracak bir araç olarak kullanıyor.
Bir süreç var ama bir müzakere yok ortada. Müzakereye dair ilk mesajlar verildiği andan itibaren hemen Türkiye’ye birtakım şartlar, ya da Kıbrıs Türk tarafına birtakım dayatmalar yapmaya yöneliyor.
Meselâ, Doğu Akdeniz’de lisans vermiş olduğu yabancı şirketlere, kazılara devam etmesi için dönüp şunu diyebiliyor ‘zaten müzakereler devam ediyor, sıkıntı duymanız gereken bir durum yoktur, bir noktada Kıbrıslı Türklerle anlaşacağız zaten, siz çalışmalarınıza devam edin’. Müzakerelerin istismar edildiği, Rum tarafının müzakereyi sorunu çözmek için bir araç değil de durumu idare etmek için bir enstrüman olarak kullandığı bir durum söz konusu.”
Maraş ile ilgili olarak yapmış oldukları açılım ve ortaya koydukları politikanın devam etmekte olduğunu belirten Kudret Özersay, “Öyle anlaşılıyor ki, Kıbrıs Rum tarafı bu konuda istediğini elde edemedi. Oranın eski sakinlerinin haklarını dikkate alarak bir politika izlediğimiz için ve şu an askeri bölge olan bir bölgeyi sivilleştirmekten bahsettiğimiz için aslında uluslararası toplum içten içe buna sempati duyuyor” dedi.