HP Basın Bürosundan yapılan yazılı açıklamaya göre, hükümetin açıkladığı kararları değerlendiren Özersay, “Esas çıkış yolu bir an önce piyasa ve ülke içinde yurt dışından gelen insan hareketliliğini sağlamaktan geçiyor. Bunun için de en temel faktör aşıdır. Aşı plan ve programının iyi yapılması, elle tutulur bir takvim belirlenmesi gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti’yle yapılacak ekonomik protokolde ne kadar para alacağına odaklanmak yerine ne kadar aşının ne kadar sürede gelebileceğine ilişkin net bir takvim ortaya koyulmalıdır. Halkın Partisi olarak, ekonomiye gerçek merhemin aşı yoluyla sağlanacak insan hareketliliği olacaktır diye düşünüyoruz” ifadesini kullandı.
Bir önceki hükümet döneminde salgınla mücadele için alınan birçok kararın aynılarının alındığını ancak sürelerinin uzatıldığını belirten Özersay, bazı kararların dezavantaj taşıdığının altını çizdi.
Özersay şu örnekleri verdi:
“Hükümette olduğumuz dönemde kredi borçlanma için bazı kolaylıklar sağlanmıştı. Daha önce %9 faiz ödemesi gerekirken şimdi faizler de yükseldiği için kredi alacaklarsa %15 faiz ödemek zorunda olacaklar. Özel bankalar kredibilite sorguladığı ve çoğu kişinin daha önceden borcu olduğu için zaten bazı kişiler bu krediyi belki de alamayacak. %11 SGK pirim desteği açısından baktığınızda bu kolaylığı bir önceki hükümette biz de vermiştik ama bu kolaylığın da daraltıldığını görüyoruz. Çalıştırdığı kişi sayısına bağlı olarak bazı işletmelere %11’in tamamı, bazı işletmelere %11’in yarısı, bazı işletmelere ise yaklaşık üçte biri gibi muafiyet sağlanacak. Banka kredi borçlarının ötelenmesi için bir önceki hükümette bir kolaylık sağlamıştık. Bu dönemde o da yok. Hükümet bunu bankalara kabul ettiremedi.”
“YARA DERİNLEŞTİ, BU TEDBİRLERİN YETERSİZ KALACAĞI AŞİKARDIR”
Tarım ve hayvancılık konusunda 40 milyon TL’lik bir destekten bahsedildiğine de dikkat çeken HP Genel Başkanı Özersay, bu desteğin de belirsizlikler taşıdığını savundu.
Özersay, “Hangi kurum ve kuruluşlarından bahsediliyor, bu miktarın ne kadarı hangi paydaşlara ayrılacak, hangi şartlarda bu destekten yararlanılabilecek belli değil. Bir miktardan bahsediliyor ama kriterler, şartlar konusunda bir detay verilmedi. Pek çok kişi ‘en iyisi biz kendi başımızın çaresine bakalım’ noktasına gelmiş durumda. Bu destek yaraya merhem olacak nitelikte görünmüyor. İç piyasada güven kalmadığı, ekonomide ciddi daralma olduğu ve yara derinleştiği için bu tedbirlerin yetersiz kalacağı aşikar” dedi.
“HÜKÜMET DAHA CİDDİ TEDBİRLER ALIP HIZLI HAREKET ETMELİDİR”
Özersay, alınan tedbir kararlarının süresini uzatmanın peyderpey yapılıyor olmasının nedenini de anlamadığını belirtti. Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’nin gereken süreyi söylemiş olmasına rağmen Bakanlar Kurulu’nun bir haftayı içeren kısa kararlar almayı seçtiğinin altını çizen Özersay, kriz yönetiminde insanların bazı şeyleri planlayabilmek, hesabını kitabını yapabilmek için ne kadar kapalı kalacağını bilmek isteyeceğini belirtti.
Özersay şöyle devam etti:
“Kriz yönetimde öngörülebilirlik çok önemlidir. Bu şekilde karar alınması bu belirsizliği tetikliyor. En baştan ne kadar süre kapalı kalınacağına dair net bir mesaj vermiyorlar. Oysa kamuoyuna düzenli olarak, anlaşılır ve şeffaf bilgi verilmesi gerekiyor. Bilgilendirme de düzenli yapılmıyor. Bakanlar Kurulu toplantısı yapılıyor, insanlarda açıklama yapılacağı yönünde bir beklenti oluşuyor. Ama toplantıdan sonra açıklama yapılmıyor, bir gün sonraya bırakılıyor. Düzensiz yapılan açıklamalar da çok anlaşılır olmuyor. Vatandaşın en büyük sıkıntılarından bir tanesi, sağlıkla ilgili alınan kararlar konusunda yalın, açık bilgi alamıyorlar. Daha önce Meclis kürsüsünden altını çizerek vurguladık ve dedik ki; ‘Bir hükümet sözcüsü belirleyin veya yazılı olarak bu açıklamaları net bir biçimde yapın ki bir karmaşa oluşmasın’. Hastanelerin yatak kapasitesinin ve yoğun bakımların hızla dolma noktasına geldiğini, bu nedenle de çok daha ciddi tedbirler alınıp uygulanması gerektiğini gösteriyor. Bu nedenle hükümetin daha hızlı hareket etmesi gerektiğini düşünüyoruz.”