Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, bu ülkenin yöneticileri olarak dünyadaki gelişmeleri takip ederek, ülkedeki durumu esas alarak bir yol haritası çıkarmak için çalıştıklarını ifade etti.
Siyaset yapma gibi bir dertlerinin olmadığını belirten Özersay, “Bu illetten nasıl kurtulacağımız konusunda topluma yol göstermek bizim tarihi sorumluluğumuzdur. Bunu başaracağız” dedi.
“BAŞKA CAN KAYBI OLMADAN KENDİ İÇİNDE DÖNEN BİR SİSTEM YARATABİLİRİZ”
Özersay yaptığı yazılı açıklamada, tüm dünyayı sarsan Covid-19 salgınından kurtulma sürecini iki aşama olarak ele almak gerektiğini söyledi. Dünya ülkelerine bakıldığında salgından nasıl çıkılabileceği konusunda net bir yanıt olmadığını belirten Özersay, ciddi anlamda bulaşmış olan ülkelerin, bunun yavaş yavaş zaman içinde yayılmasını sağlayıp kontrollü bir biçimde süreci götürmeye çalıştıklarını anlattı. Özersay açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:
“Böylece toplumlarının bağışıklık kazanmasını sağlamayı amaçlıyorlar. Bunun ağır bir bedeli var o da çok ciddi sayıda insanın hayatını kaybetmesi. Dünyanın en gelişmiş, en güçlü, zengin ülkeleri binlerce insanını kaybetmiş durumda. Kaybetmeye de devam ediyor. Sağlık sistemiyle uyumlu bir biçimde yayılmayı kontrollü bir şekilde götürmeye çalışıyor ama can kaybını engelleyemiyor.”
“SALGINI İKİ AŞAMADA AŞMAK MÜMKÜN; İLK AŞAMA POZİTİF VAKA TESPİTİ VE SAĞLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRMEK”
KKTC’de böyle bir bulaşmanın olmadığına dikkat çeken Özersay, böyle bir bulaşma olursa birinci aşamada kesinlikle üstesinden gelinebileceğini söyledi. Kudret Özersay, bahsettiği “birinci aşamayı” şu sözlerle açıkladı:
“Birinci aşama dediğim şudur. Bir yandan mevcut pozitifler ve onların temaslılarını kontrol altında tutup, diğer yandan semptom gösteren kişilere yapacağımız testlerle yeni vakaları belirlemek. Bunları yaparken sağlık sistemimizin güçlendirilmesi ve karantina süresini dolduranların çıkıp hayata dahil olması. Bu birinci aşamayı tamamladığımızda kendi içinde dönen bir sistem yaratabiliriz. Bir bedel ödemeden, başka can kayıpları vermeden…”
“SÜRECİ KONTROLLÜ YÖNETTİĞİMİZ SÜRECE BİR ÇIKIŞ YOLU BULUNACAKTIR. YETER Kİ HERKES KURALLARA UYSUN, SORUMLU DAVRANSIN”
İkinci aşamaya geçilerek dünyayla yeniden temas edildiği noktada tekrar bulaşma durumunda “Bu salgını bir daha yaşamak zorunda mıyız?” sorusunun henüz cevabı olmadığını ifade eden Kudret Özersay, olumlu düşünmek gerektiğinin altını çizdi. Özersay şöyle dedi:
“Bence bu süre zarfında iki şey gerçekleşebilir. Birincisi bu virüs, geçmişteki örnekleri gibi mutasyona yani değişime uğrayabilir. Virüs mutasyona uğrayıp insan vücudunda yaşamaya alışırsa bizi öldürmeden normal bir nezle grip durumuna dönebilir. Bu birinci olasılıktır. Biz birinci aşamayı tamamlayana kadar bu gerçekleşirse sorun da kalmadı demektir. İkincisi, ilk aşamayı biz tamamlayana kadar bir aşı geliştirilirse, virüsü önleyebilecek veya hastalığa yakalananları iyileştirecek bir aşı bulunursa yine ağır bedel ödemeden dünyanın bir parçası oluruz. Bunların hiçbiri olmaması durumunda da karşımızda birkaç seçenek duruyor. Öncelikle yine çok daha güçlü bir sağlık yapısı oluşturarak birinci aşamayı tamamladıktan sonra ülkeye giriş-çıkışları sürekli bir karantina sisteminden geçirip yavaş yavaş kontrollü bulaşma yoluna gidebiliriz. Diğer bir seçenek de kapalı devre sistem olarak yaşamayı ve ayakta kalmayı tercih edebiliriz. Bu karar da önümüzdeki aylarda verilecektir. Kontrollü şekilde bu süreçleri yönettiğimiz sürece bir çıkış yolu olacaktır. Herkesin içi rahat olsun. Yeter ki herkes koyulan kurallara uysun, sorumlu davransın, toplumun ve sevdiklerinin geleceğini düşünerek hareket etsin. İhtiyacımız olan budur.”
“ÖNGÖREMEDİĞİMİZ BİR NOKTAYA GİDERSEK HEPİMİZ ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYARIZ”
Maaşların eşitlenmesi konusuna da açıklık getiren Başbakan Yardımcısı, salgının ilk günlerinden itibaren ortaya koyduğu ilk görüşün, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar, milletvekilleri, müsteşar ve müdür maaşlarının çok daha aşağı çekilmesi ve eşit maaş alması olduğunu belirten Özersay, bu görüşünün değişmediğini ifade etti. Özersay şöyle dedi:
“Maaş kesintisine gittik ama maaşları eşitlemedik. Bu şartlar değişir ve öngöremediğimiz bir noktaya doğru gidersek bu söylediğime geleceğiz. Umut ederim ve dilerim ki, böyle bir duruma gelinmez. Vaka sayısını artmaması ve var olan hastaların taburcu olmasıyla birlikte, sektörlerin açılmasıyla, en azından kendi içinde bir döngüsü olan bir ekonomiyi ayağa kaldırabilelim. Olumlu düşünmeyi tercih ederim. Kimse merak etmesin, bu sıkıntının içinden çıkacağız ve ayağa kalkacağız. Eğer gereken eşit maaşsa hepimiz elimizi taşın altına koyarız.”