OLİMPİYATLAR MİLLİYETÇİLİĞİN SONUNU İŞARET EDİYOR!

AÇILIŞ SEREMONİSİ DİNCİLERİN TEPKİSİ ÇEKTİ. TAKIMLARIN BİLEŞİMİ İSE IRKÇILIĞIN GERİDE KALDIĞINI GÖSTERİYOR. OLİMPİYAT OYUNLARI DÜNYANIN DEĞİŞİMİNİ GÖZLER ÖNÜNE SERDİ.

0
blank

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Paris Olimpiyat Oyunları açılış gösterilerini “ahlaksızlık” olarak niteleyerek bunu Papa’ya şikayet edeceğini açıklamıştı. Papa ile Hristiyanlığa karşı yapılan ahlaksızlığı paylaşacakmış… İslam dinini kurtardığımız gibi Hristiyanlığı da biz kurtaracağız!

Arayıp aramadığını bilmiyorum… Açılış gösterilerini de yakından izlememiştim zaten… Buse’nin katılımı olmasa oyunlardaki yarışmalara ilgi duyacağımı da düşünmüyordum. Buse sayesinde olimpiyat oyunlarından haberdar olunca bazı yarışmalara da bakmaya başladım. Bu akşamki yarışmada da başarılı olmasını diliyorum.

Paris Olimpiyatları, sadece yarışmalar bakımından değil pek çok siyasal veya sosyolojik olgu bakımından da tartışılıyor. Kıbrıs sorunu da bunlardan biri olabilir. Kıbrıs Rum tarafının takımında Ruslar yer alırken Buse Türkiye takımının elemanı durumundadır. Kıbrıs’ta nasıl bir sorun olduğunu anlatmak için çok faydalı bir görünüm doğrusu… Anlatmak isteyip de kullanabilene aşk olsun!

blank
“TORUNUM UYARDI, GİTMEDİM” DİYEN ERDOĞAN’IN ASLINDA PARİS’E DAVET EDİLMEDİĞİ DE ORTAYA ÇIKTI. OYUN DEYİP GEÇMEYİN… OLİMPİYATLARI, SİYASAL VE SOSYAL AÇIDAN DA İYİ İZLEMEK GEREKİYOR.

Ama olimpiyatlar Kıbrıs sorunundan daha önemli tartışmalara neden olabilir ve olmalıdır diye düşünüyorum aslında. Pazar eğlencesi olsun diye İtalya-Türkiye kadınlar voleybol karşılaşmasını izledim. Türkiye takımını çok moralsiz gördüm. Daha önce izlediğimiz takım gitmiş, yerine “kazansak ne olur, kazanmasak ne olur” diye düşünen oyunculardan kurulu bir takım gelmiş izlenimini edindim.

Vargas’ı kabullenmeyen, oyuncuların giyimleri ve saç kesimlerinden sonuçlar çıkarmaya çalışan, daha önce kazandıkları şampiyonlukları küçümseyen ve hatta “istemeyen” insanların neredeyse çoğunlukta olduğu bir ülkenin “milli sporcusu” olmayı kim ister ki? Ben istemezdim… Heyecan kalmamış!

Atıcılık turnuvasında “umursamaz” takıldı diye erkek yarışmacıyı ilahlaştırılan, kadın takım arkadaşının katkısını görmezden gelen, yarışmanın bir birincisinin olduğunu bile göz ardı eden kamuoyunun sevdiği insan olmak çok mu önemli? Boş verirdim!

Buna karşılık İtalya kadın voleybol takımındaki çeşitlilik ve uyum gözlerimi kamaştırdı. Kuzey Avrupa’dan Afrika’ya kadar farklı kökenden sporcuların harmonisi görülmeye değerdi. Futboldan da izlediğimiz kadarıyla bu farklılıklar artık dikkate bile alınmıyor zannediyorum ama olanağım olsa İtalyan kamuoyunun bu farklılıkları nasıl değerlendirdiğini daha kapsamlı olarak öğrenmek isterdim doğrusu.

Dünya değişiyor… Paris Olimpiyat Oyunları bunu açıkça gösteriyor…

Açılış gösterilerinden yarışmalara; Kıbrıs’tan İtalya’ya kadar her yerde ırkçılık sorun olsa bile milliyetçilik giderek daha az önemli hale geliyor. Kurulu düzen milliyetçiliği aşmaya çalıştıkça milliyetçiliğin son bir çırpınışla yaşamımızı zindana dönüştürme gayretine düştüğünün de farkındayım tabii… Son çırpınışları onu olduğundan daha önemli gösteriyor olabilir ama insanlık, insanı temel alan “hümanist yaklaşımları ve ideolojileri aşarak” bütün doğayı kucaklayıcı yeni ideolojiler inşa etmekte olduğu bir dönemden geçiyor. Milliyetçiliğin esiri olması, dini bağnazlığa kurban olmayı kabullenmesi söz konusu bile olamaz.

İzlerken sporun tadını almaya bakın tabii ama olimpiyat oyunlarını bir de bu gözle izleyin!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz