Sonbaharın gidip kışın gelmesini beklerken erken seçim mevsimi gelmiş yine. Meclistekilerin nereye varacağını düşünmeden kazara aşka gelip sebep olduğu istenmeyen hamilelik misali şimdilik doğum tarihi belirsiz ama 2-3 aya olur diyorlar.
Erken seçime gitme ihtiyacı niye doğduğu ile ilgili ortaya konan, “meclis aritmetiğinin kilitlenmiş olması” gerekçesi yüzeysel ve eksik kaldı. Gerekçede gerçek payı olsa da hakikat biraz daha derinlerde olduğu için irdelemek lazım.
Erken seçime bizi zorlayan esas sebep meclisin ve onun içinden çıkan hükümetlerin (en sonuncusu başta olmak üzere) toplumun çözüm bekleyen problemlerine şu veya bu sebepten dolayı bir türlü çözüm üretmekteki “kabızlığıdır”.
Koalisyon ortakları ve bakanlar değişse de değişmeyen bu “klinik” durum ile seçime dışarıdan müdahalenin beslendiği sebeplerden biri aynıdır.
Birbirinden bağımsız gibi duran erken seçim yapma ve seçimlere müdahaleye maruz kalma alışkanlığını çare üretecek şekilde birlikte değerlendirmek bundan şikayetçi olan partilerin gündemlerinin öncelikli konusu olmalıdır.
Her partinin kendi kontrolünde (inşallah öyle de kalır!) olan nitelikli aday belirlemek ve bu vesileyle problemlere çözüm vaatlerindeki kaliteyi ve inandırıcılığı artırmak, aslında seçimlere müdahale “mikrobunun” bertaraf edilmesinin nedense ilk anda akla gelmeyen doğal ve yerli “aşısıdır”.
Bundan dolayı parti liderleri ve yakın çevreleri seçime kendilerinden çok daha tecrübeli ve donanımlı adayları bulmak hedefiyle hazırlanmalıdır.
Buradaki zorluk dışarıda değil parti içinde, yereldedir.
Kendilerinden -tabiri caizse- “uzun boyluları” bulup ikna etmek birinci vazife olmalıdır. Parti içinde bu iklimin yerleşmesinin teminatı ve sigortası parti liderleridir. Gerçekçi ama bir o kadar da bencil bir yaklaşım ile öncelikli olarak partilerinin başarılı olması adına bunun tam da bu günlerde parti içinde anlatılması ve içselleştirilmesi gerekir.
Toplum ve parti adına siyasi fedakârlık bunu gerektirir. Bu kavramları ortaya koyup umut olacaklarsa kendi kontrollerinde olan bu konuda kendi çevrelerini de içine alacak şekilde fark yaratan maharetlerini parti liderleri ortaya koyabilmelidirler.
Bunu kendi partisi içindekilere kabul ettirip ikna edemeyenler kontrolleri dışında olacak olan çok daha büyük baskı ve ikilem karşısında kamış gibi esneyeceklerinin göstergesidir.
Toplumun sorunları ile örtüşen alanlarda kendini ispatlamış yetkin kişileri ikna edip aday yapmayı başarmak ve bu kişiler ile birlikte partinin seçim bildirgesini hazırlamak için bu seçimi yapmak şarttır.
Problem meclis aritmetiğindeki tıkanıklığın çok ötesindedir. Hatta meclis aritmetiğinin kilitlenmiş olmasından dolayı bu erken seçim son bir fırsattır!
Problem yalnızca şu an iktidarda olan UBP’nin içinin çürümüşlüğü de değildir.
Siyasetçideki kaliteyi de içine alacak şekilde sorunlara günümüze ve şartlarımıza uygun çözüm bulmak adına politika üretiminde ve yönetmekte genele yayılmış büyük bir problem vardır.
Bir kez daha neye nereden başlayacağını bilemeyen konumda bir meclis ve onun içinden çıkan hükümetler tablosu ortaya çıkmıştır.
Teşhisi eksiksiz ortaya koymak için tüm partilerin parti içi özeleştiri yapması şarttır. Aksi takdirde salt siyaset aritmetiğinde oluşan tıkanıklığı ortadan kaldırmak için seçim yapmak demokrasinin gereği gibi gözükse de bu şartlar altında seçim yapmak lüks bir harcamadan farksızdır.
Propaganda döneminde kulağa hoş gelen sloganları bir “jingle” ile tekerleme haline getirmek ve kürsüde ayaküstü laf cambazlığı ile ufuk turu attırarak umut vermek adına yeterli olmayacaktır. Yeterli olmamalıdır da.
Seçim toplum adına fark yaratmayı başarma inandırıcılığı olduğu sürece anlamlıdır. Bu seçim bunun test edildiği seçim olacaktır.