Sağlık Bakanı Ünal Üstel’in ve çalışma arkadaşlarının 3 Temmuz’da basına yansıyan açıklamaları, salgının başlamasından bu yana 16 aylık bir süre geçmiş olmasına karşın KKTC devletinin salgın yönetiminin gerektirdiği yatırımları yapmadığını gösteriyor.
Bir de Başbakan Saner’in salgından zarar görenlere yapılacak olan 1500 TL’lik destek ödemeleri hakkındaki açıklamaları var: Gezip gezip anlatıyor! Şimdiye kadar neredeyse yirminci kez açıklama yapılmıştır ama hala daha gerekli ödemeler yapılmamıştır. Yapılacak olan da 1500 TL’dir, yaz aylarının bir aylık elektrik faturasını bile karşılamayacaktır.
YAPILAN ÖDEMELER NELERDİR?
Bu arada KKTC devleti aylık 650-700 milyon TL kadar ödeme yapıyor. Vergi topluyor, Türkiye’den destek alıyor, yetmezse borçlanıyor ve ödemelerini yapmaya çalışıyor.
Bir yanda yapılmayan, bir yanda yapılan ödemeler vardır. Sağlık Bakanı Üstel, Yeni Bakış gazetesine yansıyan açıklamalarında, Covid-19 virüsünün en tehlike varyantı olarak ortaya çıkan Delta varyantını tesbit edecek cihazımız olmadığını, bunun için Maliye Bakanı’nın kendilerine 350 bin euro bulmasını beklediklerini açıkladı. Bakan Üstel, Lefkoşa Devlet Hastanesi’nin yanan kardiyoloji bölmünü yenilemek içinse 7.5 milyon TL bekliyor.
Sağlık Bakanı, para arayışlarını “çırpınıyoruz” diye tarif ediyor ama bu arada Maliye Bakanlığı “ödenmesi gerekenleri” ödemeye devam ediyor!
MALİYEYE BAK; DURUMU ANLA!
Bizim üzerinde asıl durmamız gereken sağlık sisteminin ihtiyaçları karşılanamazken yapılan ödemelerin kimlere gittiğidir. Haziran ayında yapılan 683 milyon TL’lik ödemenin tümü, arada bazı üretici kesimlere yapılan 3-5 milyon TL’lik yardımları saymazsak maaş veya maaş ödenmesi için kamu kurumlarına yapılan yardımlardır. Bu ödemelerin yapılabilmesi için piyasadan 534 milyon TL toplanmış, üstü de borçlanma ile tamamlanmıştır. “Para yoktur” denilirken, yüz milyonlarca TL toplanmış ve harcanmıştır!
Devlet, bütün bu ödemeleri yapıyor ama her yurttaşın yararlanacağı kardiyoloji yatırımını yapamıyor. Devlet salgın nedeniyle işyerlerini kapatıyor ama virüsü takip etmesine yardımcı olacak 3-5 milyon TL’lik cihazları alamıyor.
Başbakan, neredeyse onuncu defadır “yüz yüze eğitimin Eylül ayında başlayacağı” nakaratını tekrarlayıp durmaktadır. Müjde verdiğini sanıyor! Salgınla boğuşan bütün ülkelerde yüz yüze eğitime bizimki kadar ara verilmemiştir. Gerekli önlemler ve riskler alınmış eğitim devam etmiştir. Başbakan aradaki bu farkı açıklayacağı ve eğitimi neden bu kadar süre kapalı tuttuğunun hesabını vereceğine bugün itibarıyla üç ay sonra yapacağı şeyi, iki aydan beri tekrarlayıp durmaktadır.
İDEOLOJİSİNİ BİLE YARATTILAR!
Devlet, bütün yurttaşlarının yararlanacağı sağlık, eğitim ve altyapı için neredeyse hiç para harcamamaktadır. Tek yaptığı, kamu görevine girebilmiş olanlara maaş yetiştirmekten ibarettir.
Zaten bunun “ideolojik üst yapısı” da yaratılmış; teorisi de geliştirilmiştir: KKTC devletinin kamu görevlisi olamamış yurttaşlarına yaptığı en büyük iyiliğin de “kamu görevlilerinin maaşlarını ödemek” olduğu ileri sürülmektedir. Bunu ileri sürenlerin kimisi kendisini “sağcı”; kimisi “solcu” olarak nitelemekte ama bu görüşte birleşmektedirler. Kamu görevlisi olmadığı halde bu görüşü benimseyen esnaf ve iş insanlarına rastlamak bile mümkündür. Hakim durum, kendi “hakim ideolojisini” de yaratmıştır!
Bu durumda KKTC’ye “kamu görevlilerinin devleti” demek hiç de yanlış olmayacaktır. KKTC devleti nereden bulabilecekse bulur, kamu görevlilerinin maaşlarını öder.
İşte KKTC budur! Değiştirmek isterseniz, bunu değiştireceksiniz!