2023 yılında Türkiye’de büyük bir deprem yaşandı… Depremde 50 binden fazla Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı yaşamını yitirdi. 50 binden fazla bina enkaz haline geldi. İşin kötüsü, kamuoyu bu rakamların gerçek olduğuna inanmıyor. Kayıpların çok daha büyük olduğuna inanılıyor.
Türk Lirası, 2023 yılında büyük değer kayıpları yaşadı. Merkez Bankası Başkanı, 2023 yılı sonu enflasyonunu % 65 olarak beklediklerini açıkladı ama buna kendisinin bile inanmadığı çok belli… Başkan Erkan, enflasyonun bu boyutta olduğuna aparman görevlisini inandıramadığını ve kendisinin de fiyatları “Sadık abisinden” takip etmeye çalıştığını bizzat açıkladı… Hükümet vergi zamlarını % 100 dolaylarında tutarak açıklanan enflasyon rakamının gerçeği yansıtmadığını başka türlü de belgelemiş oldu zaten… Enflasyon çok yüksek ama ne kadar? Kimse bilmiyor!
2023 yılı seçim yılıydı… Yüksek enflasyon ve “yüzyılın felaketi” olarak nitelenen deprem yıkımına karşın Erdoğan seçimi kazandı. Nasıl kazandı; kimse izah edemiyor! Kendisinin bile tatmin edici bir açıklaması yok zaten. Bilinmiyor!
2023’te Lozan anlaşmasının 100 yılı dolacak; gizli maddeler yürürlükten kalkacak ve çıkarılamayan madenlerle petrol çıkarılacak; Türkiye zengin olacaktı. Ne oldu; kimse bilmiyor!
Kuzey Irak’tan Türkiye’ye yönelik terör faaliyetleri bitirilecekti ama daha geçen hafta 12 asker şehit edildi. Kuzey Irak’a Kuzey Suriye de eklendi… Türkiye bu sorunun altından nasıl kalkacak? Bu soruya yanıt aramak zaten yasak; bilinmiyor!
Araplar ile bir barışığız, bir kavgalı… Din kardeşi miyiz, düşman mı? Bilinmiyor!
Batı medeniyetini önemsiyor muyuz? Atatürk’ün dediği gibi hedefimiz “muasır medeniyetler seviyesine çıkmak” mı; yoksa Batı medeniyetini yıkarak yerine İslam medeniyetini geçirmek için mi çalışıyoruz; bilmiyoruz!
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi diye bir şey kurdular… Her şeyin yalan olduğunu anlatmaya çalışıyorlar. Bir bakıyorsunuz söyledikleri de yalan! Dezenformasyon Merkezi, dezenformasyon yapıyor; herhangi bir şeyi bilmemizi engellemeye çalışıyor.
Bilmiyoruz zaten! Cumhuriyetin 100’ncü yılı geride kaldı. Şimdi ikinci yüz yıldayız ama ne olacağız, bilmiyoruz!
2024’e girdik… 2024’te Türk Lirası’nın değerinin nasıl bir seyir izleyeceğini bilmiyoruz!
Türkiye’de Mart ayında yapılacak seçimlerde bizi ne bekliyor; bilmiyoruz!
Türkiye’de futbol oynanmaya devam edecek mi; etmeyecek mi onu bile kesin olarak söyleyemiyoruz!
İsterseniz Kuzey Kıbrıs’a da gelelim…
Bizde siyaseti belirleyen, Türkiye’nin belirsiz gidişatı ve istikrarsız iktidarıdır. Bugün dediklerini yarın da söyleyecek mi; belli değildir!
KKTC’yi tanıtmak için çalışıyor gibi görünüyorlar ama ne gibi bir başarı elde ettikleri ve bunu yapmaya devam edip etmeyecekleri belli değildir!
KKTC bütçesinin açıklarının kapatılmasını bekliyoruz ama Türkiye’den para gelip gelemeyeceği belli değildir!savaşı,
Dünyaya bakmayı hiç düşünmeyin derim! Ukrayna’da ve Gazze’de savaşın bitmeyeceğini biliyoruz ama daha başka hangi savaşların başlayacağını, bilmiyoruz! Afrika’yı Rusya ve Çin’e yedirmezler biliyoruz ama kimin kimi yiyeceğini elbette bilmiyoruz! Uzak Doğu’dan gemiler gelecek mi, gelmeyecek mi elbette belli değildir; bilmiyoruz! Tek dileğimiz başımıza atom bombası düşmemesidir ama bunu da tam olarak bilemiyoruz!
Tek bildiğimiz, 2024 yılına girdiğimizdir… “Yıl” dediğiniz nedir ki? Uydurulmuş bir şey değil midir? Belki de girmedik; çıkıyoruz! Çıkıyorsak aslında girdik de demektir ama değil mi? Nereden geldik, nereye girdik; nasıl çıkacağız bilmiyoruz!
Bizim gerçek sorunumuz bu bilinmezlik değil mi zaten! Onunla nasıl baş edeceğiz, onu da bilmiyoruz!