Miçotakis, İngiltere’de yayınalan The Times, Almanya’da yayınalan Frakfurter Allgemenie Zeitung ve Fransa’da yayımlanan Le Monde gazeteleri için “Türkiye ya saldırganlığına son verir ya da AB yaptırımlarına maruz kalır” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
3 Avrupa ülkesinin basınında yayımlanan yazıda, Yunanistan’ın güvenlik ve istikrarını yönelik tehditlerin, tüm AB üyelerinin refahını tehlikeye attığını yazdı.
“”Türkiye’nin sakinleşmesi, masaya geri dönmesi ve 2016 yılında çekildiği istikşafi görüşmelere bıraktığı yerden yeniden başlaması lazım”diyen Miçotakis “Tüm bunları yapmamıza rağmen bile hala anlaşma sağlayamıyorsak o zaman çözümü Lahey’de aramalıyız.” Ifadesini kullandı.
Miçotakis, kendi ülkesinin istikrar ve güvenliğine yönelik her tehdidin AB’nin bütün üyelerinin refah ve güvenliğine yönelik tehlike arz ettiğini öne sürdü.
“İKİ ÜLKE ARAS
Türkiye’yi her geçen gün gayrimeşru taleplerde bulunmak veya doğru olmayan bilgileri yaymakla suçlayan Miçotakis, şunları yazdı:
Miçotakis, Türkiye’nin tutumunun NATO ittifakına da zarar verdiğini ve uluslararası hukukun üstünlüğü ilkesini riske soktuğunu belirterek, “Yunanistan’ın Türkiye’den gelecek her türlü saldırganlığa karşı koyacak askeri kapasitesi vardır. Ancak, iki ülke arasında herhangi bir askeri olayın yaşanmasının kimsenin çıkarına olmadığı da aşikardır” diye yazdı.
Miçotakis yazısında, Yunanistan’ın Türkiye ile AB arasında ortaklık ve ilerleme sağlanmasında bir köprü ya da engel işlevine sahip olabileceğini belirterek, buradaki tercihin Ankara’da olduğunu aktardı.
Miçotakişs yazısını şöyle sürdürdü:
“Türkiye’nin köprü seçeneğini tercih etmesi halinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AB ile herkesin ortak faydasına olan iddialı ve geniş kapsamlı bir anlaşmaya varmasının halen mümkün olduğuna inanıyorum.
“Uyuşmazlıklar, kaba kuvvet, hile veya manipülasyonlarla değil, barışçıl şekilde, ortak saygı ve anlayışla çözüme kavuşturulabilir. İşlerin böyle olmasına hiç gerek yok. Meselenin çözümü basit. Oturur ve görüş ayrılıklarımızı tartışırız ve bir anlaşmaya varmaya çalışıyoruz. Yapamıyorsak o zaman Uluslararası Adalet Divanı’na gideriz. “