spot_img
13.8 C
Lefkoşa
spot_img

MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU: “TARİHİMİZDE ASLA KİMYASAL SİLAH KULLANMADIK”

Mevlüt Çavuşoğlu, TRT World Forum’un özel oturumunda Barış Pınarı Harekatı başladığından bu yana gerçek dışı suçlamalar ve kara propaganda yapıldığını belirterek, “Türk-Kürt söylemi çok yanlış bir söylem. Kürtler bizim düşmanımız değil.” ifadelerini kullandı.
Bakan Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arap Baharı başlamadan önce bir araya geldiklerinde Esed’e Suriye’deki Kürtlerin haklarını vermesini söylerdi, kimliklerini, pasaportlarını vermesini isterdi. Bizim Türkiye’de yaptığımız gibi. Biz göreve geldiğimizde sorunları gördük, Kürt vatandaşlarımıza ve diğer tüm azınlıklara, dini azınlıklara da haklarını verdik. Bizim Kürtlere karşı bir duruşumuz yok ve Kuzey Irak’ta da çok iyi bir ilişkimiz var. 350 bin Suriyeli Kürt’e ev sahipliği yapıyoruz Türkiye’de. PYD-YPG sebebiyle o bölgeden ayrılmak zorunda kaldılar ve Suriye’deki Kürtlerin mal varlıklarına da el koydu bu terör örgütü. Biz, Kürtlere karşı değiliz, biz bu terör örgütüne karşıyız ve milyonlarca Kürt’ün Türkiye’de son derece gururlu vatandaşları olarak yaşadığını hatırlatması gerekiyor dünyaya.”
YPG’nin Kürtleri temsil etmediğini vurgulayan Çavuşoğlu, ” ‘YPG, PYD, PKK eşittir Kürtler’ demek, Kürt kardeşlerimize yapılan bir hakarettir. Trump, ‘PKK, DEAŞ’tan daha kötüdür.’ dedi. Bizim için aynı şey, hepsi aynı terör örgütleri. Belki ideolojileri farklı olabilir ama yaptıkları şey aynı.” dedi.
Çavuşoğlu, Türkiye’nin Suriye’yi işgal etmediğini ve herkesten daha fazla Suriye’nin toprak bütünlüğünü düşündüğünü vurgulayarak, bunun, bölgedeki istikrar için de önem taşıdığına işaret etti. 
Türkiye’nin Suriye’deki demografiyi değiştirme amacı olmadığını ifade eden Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
“YPG, aslında oradaki demografik yapıyı değiştirmeye çalışıyor. Müttefiklerimizin de desteğiyle birkaç terörist Suriye’nin yüzde 27’sini neredeyse kontrol eder hale geliyor. Oradaki demografik yapıya bakıldığında toplamda belki de nüfusun sadece yüzde 15’i Kürt ve bizim onlarla hiçbir sorunumuz yok. Gittiğimiz şehirler ağırlıklı olarak Arap bölgeler zaten. Birisi, ‘Türkiye, Suriye’deki Kürtlere saldırıyor’ diyorsa eğer bunun yalan olduğunu söylemek durumundayım. Bunlar sahte haberler. Biz aslında ülkenin demografik yapısını normalleştiriyoruz. Ülkemizde şu anda bulunan 350 bin Suriyeli Kürt evlerine dönmeye hazır. Herkes evlerine dönecek. Geri döndüklerinde, onların temel ihtiyaçlarını onlara sunuyor halde olmalıyız.”
“KAYNAK ÜLKELER ONLARI GERİ ALMAK İSTEMİYOR”
Çavuşoğlu, DEAŞ’e karşı mücadelenin devam edeceğinin de altını çizerek, DEAŞ’ın Türkiye’nin düşmanı olduğunu ve DEAŞ saldırıları nedeniyle çok sayıda can kaybı yaşandığını anımsattı.
Uzun zamandır Irak’ta, Suriye’de ve Türkiye’de DEAŞ’la mücadele verildiğine değinen Çavuşoğlu, “Pek çok DEAŞ teröristini ele geçirdik, pek çoğu şu anda hapishanelerimizde. Hepsi kaynak ülkelerine dönmeyi bekliyor ama bu kaynak ülkeler onları geri almak istemiyor. Dolayısıyla biz oraya girdiğimizde, oradayken Türkleri tekrar vatandaşlığa alıyoruz ve güvenli bölge oluşturmaya çalışıyoruz. 14, 15, 16 yaşlarındayken DEAŞ’lı teröristlerle evlenmiş, çocuk sahibi olmuş kadınlar var. DEAŞ’a katılıp mücadele edip, ölüp öldürmek için orada olan kadınlardan bahsetmiyorum. Kadınlar ve çocuklar var. Onların da rehabilitasyonu gerekiyor.” değerlendirmesini yaptı.
Çavuşoğlu, teröre karşı mücadelenin bütün boyutlarıyla ele alınması gerektiğine ve kaynak ülkelerle işbirliğinin önemine işaret etti.
“YPG/PYD, OPERASYON BAŞLADIĞINDAN BERİ TÜRKİYE’YE SALDIRIYOR”
Barış Pınarı Operasyonu’na ilişkin iddiaların çoğunun uydurma olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, şunları anlattı:
“Tarihimizde asla kimyasal silah kullanmadık. Bu da tamamen kara propagandadır. Envanterlerimizde de hiç kimyasal silah bulunmamaktadır. Biz, bu konuda çok hassasız, askerimiz, ordumuz çok hassas. Burada yapılacak hiçbir ihlali kabul edemeyiz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün iddiaların araştırılması istedi. Biz de bunu yapıyoruz zaten. YPG/PYD, operasyon başladığından beri Türkiye’ye saldırıyor. Havan topu atıldı şehirlerimize ve sivilleri kaybettik, bebekler ve çocuklar dahil. 200 vatandaşımız yaralı. 4 şehidimiz var şu ana kadar. Neden bu tantana yapılıyor? Sebebi şu; biz, oyun planını bozduk. Onlar, orada fiilen bir terör devleti yaratmaya çalışıyordu, sınırlarımızın hemen diğer tarafında. Biz, bu oyunu bozduk. O yüzden dünya çevresinde bu kadar ses getirdi. Zeytin Dalı Operasyonu’nu başlattığımızda YPG ve PYD’ye, Afrin bölgesinde, bu kadar yankı uyandırmamıştı. Bu sefer tam da bu sebep nedeniyle bu kadar kara propagandayla karşılaştık.”
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye ile ABD arasındaki anlaşmaya değinirken, şu bilgileri paylaştı:
“Öncelikle ABD, bizim meşru güvenlik endişelerimizi ve operasyonumuzun hedeflerini tanıdı. Güvenli bölge, Türk ordusu tarafından kontrol edilecek. Bir kere daha Suriye için toprak bütünlüğü ve siyasi sürecin devam etmesi teyit edildi. YPG unsurlarının oradan geri çekilmesi için 120 saatlik süre verildi. Bu anlaşmaya göre, 120 saat içerisinde oradaki bütün unsurların geri çekilmesi gerekiyor. Bütün YPG, PYD unsurları bu bölgeden çekilirse o zaman operasyonu durdurabiliriz. Aynı zamanda ağır silahların tamamen toplanması da bu ifadede yer alıyor. Yaptırımlarla yaşayamayız, bunu da ifade ettik müzakereler sırasında. Bunlar da ortadan kaldırılacak. Şu anda Türk Silahlı Kuvvetleri ve istihbarat birimlerimiz bu anlaşmayı kontrol ediyor. Taciz ateşleri devam ediyor. Biz bu taciz ateşlerine karşılık verdik ve YPG, PYD unsurlarının şu anda kontrol ettiğimiz bölgeleri terk etmeye başladığını görüyoruz. 35 saatimiz kaldı, 35 saat içerisinde geri çekilmezlerse operasyonumuz tekrar başlayacak. Amerikalılarla da bu konuda mutabıkız.”
Bakan Çavuşoğlu, teröristlerle mücadele ederken ve Suriye’yi terörist unsurlardan arındırırken, Astana garantörleriyle görüşmelerin devam ettiğini hatırlatarak, sözlerini, “Yarın Soçi’ye gidip Başkan Putin ile görüşeceğiz ve bu da çok önemli bir toplantı olacak. Bizim önceliğimiz YPG, PYD’nin o bölgede etkisiz hale getirilmesi ve bu sağlandıktan sonra tüm aktörlerle çalışmaya varız, küçük gruplar, Astana garantörleri, uluslararası topluluk, tabii BM’nin de önderliğinde, orada siyasi bir uzlaşma yaratmak için.” diye tamamladı.

İLGİLİ HABERLER

Bizi takip edin

3,234TakipçilerTakip Et
5,673TakipçilerTakip Et

SON HABERLER