İş insanlarımızdan biri, görüşlerinin medyada yeterince yer almamasına kızmış olacak ki, arkadaşları ile oluşturduğu kapalı bir iletişim grubunda “basın satın almak için 100 bin sterlin ayırdığını” duyurmuş…
Arkadaşlarına vermeye çalıştığı mesaj herhalde şuydu: Haklılığımızı anlatmak için basının bizi savunmasına ihtiyacımız vardır. Ben 100 bin koyuyorum; siz de biraz para koyun ki biz de alım yapabilelim ve basında bizim de sesimiz duyulabilsin.
BİLİM DE ÖYLE DİYOR
Bu yaklaşımın hakaretamiz olduğu çok açık. Hiçbir basın mensubu, müşterisinin çıkarlarını savunduğunu kabul etmez; savunduklarının kendi özgür fikirleri olduğunu iddia eder.
Basın mensupları kendileri kabul etmez ama, bu işin bilmini yapmaya çalışanlar, basın mensuplarının da konut yapıp satan, elbise üretip satmaya çalışanlar gibi birer tüccar olduğu sonucuna vardılar. Bu konuda çalışan bilim insanlarının en tanınmışı olan Jurgen Habermas ise, günümüzde basının ‘kamuoyu taciri’ haline geldiğini ileri sürer. ‘Kamuoyu’ satmaya çalışan tüccarlar… (Habermas, 2017 – Kamusallığın yapısal Dönüşümü)
Satmak için üretmek zorundasınız. Zaten kamuoyu dediğiniz şey de üretilmektedir. Basın mensupları, günümüzde kamuoyu üreten ve satan tacirler haline gelmişlerdir.
Keşke böyle olmasaydı… Keşke, iletişim ortamı, çoğulcu, her çıkar gurubunun sesinin duyulabildiği bir ortam olabilseyid.
Yine bilim insanlarına başvurmak gerekirse, bilim insanları çoğulcu bir iletişim ortamı için dört unsurun gerçekleşmesi gerektiği üzerinde durmaktadırlar:
- Birincisi, iletişim sistemlerinin yurttaşlara seçim yapabilmelerini kolaylaştıracak gerekli bilgileri sağlaması;
- İkincisi, medyanın güncel olaylara ilgi göstermesi;
- Üçüncüsü medyadaki bilgi ve yorumlarda çoğulculuğun sağlanması;
- Dördüncüsü, biçim ve formatta çoğulculuğun sağlanması. (Lundby ve Ronning, 1997 – Medya Kültürü Aracılığı ile Modernliğin Yorumlanışı)
KKTC’de böyle bir iletişim ortamının varlığından söz edemeyiz herhalde. Özellikle de birinci maddede üzerinde durulan bilgi sağlanması konusunda. KKTC medyasında ‘bilgi’ diye yer alan şeyler doğrulanmamış, tam tersine yanlışlığı kanıtlanmış olmasına karşın durmadan tekrarlanan şeylerdir. Bunlara ‘bilgi’ demek herhalde doğru değildir.
KKTC medyasında bilgi yoktur! Gerisi zaten teferruattır!
SATIN ALMA GÜDÜSÜ
Böyle bir durumda, KKTC hükümetinin yapmakta olduğu uygulamanın yanlışlığına inanan ama sesini bir türlü duyuramayan kişi veya gruplar elbette kendi medyalarını yaratmak veya satın almak yoluna gideceklerdir.
Bu eylem, modern çağların başlıca işlerinden biridir. Bir ürünü pazarlamak isteyenler de, öncelikle “medya satın alma” işi ile ilgilenmiyorlar mı zaten? Fikirlerini satmak veya çıkarlarını haklı göstermek isteyenlerin de medya satın alma ihtiyaçları olacaktır elbette. Yeni medya araçları, bunu da kolaylaştırmıştır üstelik…
Başka şeyler gibi medya almak veya satmak da herkesin hakkıdır. Ama bunun da bir adabı veya usulü vardır tabii! Kimisi konut pazarlar, kimisi medya… Aracılar kullanacak; işi usulüne göre yapacaksınız!
Küçük düşürücü bir şekilde yapılmış olması, medyanın içinde bulunduğu durumu değiştirmiyor; olsa olsa, bu iş insanının medya satın almayı bilmediğini gösteriyor.
Herkes kendi işini yapsın!
Kimse de bize dünyayı olduğundan başka şekilde göstermeye kalkışmasın!