BM Genel Sekreteri’nin siyasi işlerden sorumlu yardımcısı DiCarlo Kıbrıs’ta… Kıbrıslı Türk ve Rum liderlerle görüşüyor… Bundan sonra Atina ve Ankara’da yetkililerle görüşecek ve Mart ayında Cenevre’de yapılması düşünülen Kıbrıs sorunu konulu beşli toplantıda neler konuşulabileceğini saptamaya çalışıyor.
Konuşulacak ne var? Yanıtını aradığı soru buysa işi oldukça zor olacak!
Türk tarafı, “iki devletli” çözümde ısrar ediyor: Kıbrıs bölünsün; ada üzerinde iki ayrı egemen devlet olsun… Aralarında olan veya olabilecek sorunları da görüşerek çözümlesinler…
Türk tarafının bu tutumunun Ada’daki gerçeklere uygun olduğu ileri sürülüyor olsa bile dünya gerçeklerine uygun olup olmadığı pek fazla konu edilmiyor. Kendi kendine bağımsızlık ilan eden devletleri tanımak bugünkü dünya siyasi gerçeklerine pek uygun değil aslında… Bunu yapabilse Rusya yapar; Gürcistan’dan kopardığı Osetya ve Abhazya’ya; Ukrayna’dan kopardığı Kırım ve Doneks’e ve Moldavya’dan kopuk yaşayan Transdinyester’e bağımsızlık kazandırır; ardından federasyon diye kendine bağlardı. BM Güvenlik Konseyi üyesi, yıllık gayrı safi milli hasılasının 100 milyar dolardan fazla tutan %6’sını savunma için harcayan Rusya, uydu devletlerini bağımsız hale getiremediyse Türkiye’nin bunu başarabilmesi tam bir hayaldir. Dünyanın önemli bir gerçekliği de işte budur!
![blank](https://www.vekibris.com/wp-content/plugins/wp-fastest-cache-premium/pro/images/blank.gif)
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Rum tarafının tutumu bizimkinden daha gerçekçi olsa bile “çözümcü” değildir: Kıbrıs Rum liderliği, elinde bulundurduğu Kıbrıs Cumhuriyeti yetki ve olanaklarını kendi amaçları için marifetli bir şekilde kullanmaktadır. Dünyanın belli başlı büyük güçleri ile stratejik iş birlikleri geliştirdi. Amerika ile iş birliği yapıyor ama Çin’den de kopmuyor. Dışarı attıkları Rusya bile onlara düşmanlık yapmıyor. Nasıl yapıyorlarsa yapıyorlar; yollarına bizsiz de devam edebiliyorlar!
Böyle bir ortamda, Rum tararı, Kıbrıs sorununa çözüm bulma amaçlı müzakerelerin 2017’de bıraktıkları noktadan devam etmesini istiyor… Crans Montana’daki çöküşün nedeni bilinmeden ve aradan geçen sekiz yılda hiçbir şey olmamışçasına yola devam etmenin mümkün olmayacağını herkes gibi onlar da biliyor. Bu isteğin çözüm amaçlı olmadığını herkes görebilir!
DiCarlo, böyle bir ortamda, “verimli görüşmeler” yapmış olacak! “Verimden” ne anladığını bilmiyoruz ama “çözüm olmayacağını saptamak” da bir “verim” sayılabilir tabii… Dıştan bakıldığı zaman Kıbrıs sorunu için “çözüm zamanının gelmediğini” görmek için ille de diplomat olmaya da gerek yoktur üstelik. Belli ki Mart ayındaki buluşmadan da “bir şey” çıkmayacak. Taraflar kendi oyunlarını oynayacak BM görevlileri de işlerini yapacak.
Özel olarak DiCarlo’ya gelirsek… Mart’taki buluşmada konuşulabilecek “bir şey” bulabilirse kendini başarılı saymalıdır.