Kapattık, açtık! Kısmen kapattık, kısmen açtık…
Sonuçta Covid-19 vakalarını sıfırlamayı başaramadık ama insanlara hayatı zehir etmeyi, özellikle küçük esnafı, altından 10 yılda bile kalkamayacakları kadar borç yükü altına sokmayı başardık.
Şimdi aşılama sürecindeyiz. Herkesi aşılamak ve eski hayatımıza dönmek hayalleri kuruyoruz.
Herkesi aşılamak çok güzel olacak… Herkes bunun için uğraşıyor ama bunun başarılıp başarılamayacağını da bilmiyoruz!
Bildiğimiz bir şey varsa o da şudur: Herkesin aşılanması mümkün olmasa bile hayatı normalleştirmek zorundayız. Üstelik,aşılanmış olsak da Covid-19’un hayatımızdan tümüyle çıkmayacağı, bilim insanları tarafından sık sık tekrar ediliyor. Bir yılın sonunda şunu kesin olarak öğrenmiş olmalıydık: Daha uzun bir süre Covid-19 ile birlikte yaşayacağız. Covid-19 ile birlikte yaşamayı becermek zorundayız!
MARKETLER VE CASİNOLAR
Belki de beceriyoruz: Eskiden nasıl yaşıyorsak, Covid-19 ile de öyle mücadele ediyoruz! Başka sorunları olduğu gibi Covid-19 salgınını da dedikodu; yarım-yamalak bilgiler ve sorumsuzlukla değerlendirmeyi çok güzel beceriyoruz. Diğer sorunlarla mücadele ederken sergilediğimiz davranışları, Covid-19 salgını ile mücadele ederken de sergilemekten geri durmuyoruz.
Hepimiz biliyoruz ki salgın şimdikinden çok daha büyük boyutlara ulaşsa bile, gıda tedariğini devam ettirebilmek için marketleri açık tutmak zorundayız. Ama marketleri salgın kurallarına göre düzenlememek, market alış-verişimizi bu kurallara uyarak yapmama konusunda direniyoruz. Eskisi gibi… Biz, aynen eskiden olduğu gibi davranmak istiyoruz.
Hepimiz biliyoruz ki, turizm bizim başlıca uğraş alanımız ve gelir kaynağımızdır. Zaten bütün Dünya, turizm sektörünü canlandırmak için hazırlık yapıyor; çalışıyor. Kıbrıs Rum tarafı, İsrail ile seyahat anlaşması yapabilmek için en üst düzeyde girişim yaptı. Anastasiadis istediğini aldı; şimdi İsrailli turistlerin gelmesini bekliyor. Biz hala daha ne yapacağımıza karar veremedik. Otelleri açık mı tutalım; yoksa kapatalım mı? Casinolu otellerimiz çalışsın mı; çalışmasın mı?
KURALLI YAŞAMAK
Kıbrıslı Türklerin en büyük sorunlarından biri, ortak yaşamın gerektiğini kuralları uygulamamaktır. Hayatı kendimizce yaşamak; herkesi kendimize hizmet eder hale getirmek ama onlara karşı hiçbir sorumluluk duymamak bizim karakterimiz olmuştur. Covid-19 salgını, bu karakterimizi bir kez dah yüzümüze vurdu.
Bu kamu yönetimi ile olmaz demiştik: Bugünkü kamu yönetiminden beslenenler herkese hizmet edecek bir kamu yönetimi oluşturmaya fırsat vermedi.
Uzmanlar bütün devlet gelirlerini maaş için harcamayamazsınız demişti: Siyasiler hala daha kamuya istihdam yapmayı sürdürüyorlar.
Trafik kurallarına uyacaksınız diyorlar: Biz ölmeyi tercih ediyoruz!
Şimdi yeni bir sınavla karşı karşıyayız: Uzmanlar bize, Covid-19 ile yaşamayı öğrenmek zorundasınız diyorlar. Biz, “hayır” diye haykırıyoruz!
Neyi tercih edeceğiz bilmiyorum: Marketleri kapatarak gıda alış-verişi yapmamayı mı; yoksa otelleri kapatarak parasız pulsuz yaşamayı mı? Covid-19’u tanıyarak onunla “oynamayı” mı; yoksa bizimle oynamasına müsade etmeyi mi? Trafik kurallarına uymayı mı; yoksa ölmeyi mi?
Aklımızı başımıza toplamanın zamanı geldi artık: Devlet yeniden ve bütün yurttaşlarına hizmet edecek şekilde düzenlenmek zorundadır. Kamu gelirleri, maaş ödemek için değil, hepimizin ihtiyaç duyduğu hizmetleri üretmek için kullanılmalıdır…
Toplum yaşamı, ortak çıkarlarımızı koruyacak kurallar çerçevesinde yeniden düzenlenmelidir. Araçlar soldan gidecek; insanlar ve işletmeler halk sağlığını koruyacak şekilde çalışacaktır.
Devlet, üstüne vazife olmayan işlere karışmayacak; sadece bizim verdiğimiz görevleri yapacaktır!