Mağusa İnisiyatifi, Mağusa Suriçi’nin taş evlerini ve tarihi dokusunun yok edilmesine izin vermeyeceklerini kaydetti.
Mağusa İnisiyatifi’nden yapılan yazılı açıklamada, Gazimağusa Suriçi’nde turizm daha iyi bir noktaya gelecekse, bunun ancak burada bulunan tarihi ve geleneksel yapıların mevcudiyeti ve taş dokunun zenginliği dolayısıyla mümkün olabileceği kaydedildi.
Açıklamada, son birkaç yıl içerisinde Gazimağusa Suriçi’nde hem alım-satım, hem de ekonomik ve fiziksel iyileştirme açısından önemli gelişmelere tanıklık edildiği, bu gelişmelerin yıllardır terk edilmiş, unutulmuş ve barındırdığı kültürel miras zenginliğiyle, hem çok daha fazla ilgiyi hak eden, hem de müthiş bir kültürel miras turizmi potansiyeli taşıyan Gazimağusa Suriçi için çok sevindirici olduğu ifade edildi.
Turizm potansiyelini yaratan değerlerin bilincinde olan mimar ve mülk sahiplerinin yanı sıra, bu değerleri yok edip, taş yapıların parselleri içerisinde yeni yapılar yaratmayı marifet sayanların da bulunduğuna dikkat çekilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Çok yakın bir zamanda oldukça sağlam durumda bir tescilli taş yapı gözlerimizin önünde, ‘kendiliğinden yıkıldı’ yalanıyla yok edilmiştir.
Suriçi’ndeki en güzel, en iyi korunmuş ve tarihi yapıların en çok süreklilik gösterdiği bir sokakta gerçekleşen yıkımın kararını ilgili mimar ve mülk sahibinin neye dayanarak verdiğini anlamak mümkün değildir. Mağusa Suriçi’nin gelişmesi için en önemli ekonomik kaynağı yaratan KOBİGEM programları mevcut yapılara turistik pansiyon işlevi kazandırılması durumunda verilmektedir. Bu yapının yıkılması ile KOBİGEM’in ekonomik destek için aradığı ön şart ortadan kaldırılmıştır. Söz konusu tescilli taş yapının yıkımı tam anlamıyla binilen dalı kesmek, altın yumurtlayacak tavuğu katletmektir.”
Yine yakın zamanda başka bir parselde oldukça sağlam durumdaki bir diğer taş yapının yıkımı için hazırlıklar yapıldığı duyumu aldıkları belirtilen açıklamada, “Bu yaklaşımlar tam anlamıyla bilinçsizlik ve aymazlıktan kaynaklanmaktadır. Maalesef 1960 ve 1970’lerde Mağusa Suriçi’nde bulunan çok sayıda değerli taş yapı yok edilmişti. Biz onların gidişini o dönemdeki bilinçsizliğe bağlayıp, mevcut taş yapıların en iyi şekilde korunması ve Suriçi’nin mevcut tarihi özelliklerinin sürdürülmesi için çabalarken, hala aynı bilinçsizlikte vatandaşlarımızın ve mimarlarımızın bulunduğunu görmekten büyük bir üzüntü duyuyoruz”
Gazimağusa Suriçi’nde turizm daha iyi bir noktaya gelecekse, bunun ancak burada bulunan tarihi ve geleneksel yapıların mevcudiyeti ve taş dokunun zenginliği dolayısıyla mümkün olacağına dikkat çekilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“İlle yeni bir yapıda turizm yatırımı yapmak istiyorsanız neden bunu Mağusa’nın surlar dışındaki, sizin şu anki açgözlü yaklaşımınız gibi yaklaşımlarla mahvedilmiş bölgelerinde yapmıyorsunuz? Ya da neden Suriçi’nde boş bir arazide veya yakın tarihli (taş olmayan) niteliksiz bir yapının bulunduğu bir parselde yeni yapı tasarlamıyorsunuz? Hiç mi Yunan adalarında, Dubrovnik’te İtalya’nın kasabalarında, Alaçatı’da, Foça’da bulunmadınız? Tarihi kentlerde turizmin ne olduğundan, nasıl yapıldığından, çekim yaratan değerlerin neler olduğundan bu kadar habersizseniz neden bu işlere soyunuyorsunuz? Suriçi’nden ekmek yemeye çalışan tüm mimarlara ve mülk sahiplerine sesleniyoruz:
Tarihi kentlerde turizmin ne olduğundan habersizseniz Mağusa Suriçi’nde iş yapmaktan ve kentimizin değerlerini yok etmekten bir an önce vazgeçin! Dünya miras alanı olabilecek nitelikteki tarihi kentimizi mahvetmenize izin vermeyeceğiz!”