“Maarif” kelimesi, “eğitim ve öğretim sistemi” demektir… Diğer anlamı ise “bilgi ve kültür”…

Bana uyar! Eski kelimeler kullanmayı da severim zaten… Farklılık yaratmak için kullanıyor da olabilirim…

Maarif kavramının Kıbrıslı Türklerin hayatında özel bir yeri olduğu da söylenebilir… Eğitim işlerimiz ile ilgili kurumumuz yıllarca “Maarif Dairesi” olarak anıldı. Müfettişler de “maarif müfettişi” idi… Maarif dediğiniz zaman aydın, eğitimi planlayan ve denetleyen insanların oluşturduğu bir yapının anlaşılması gerekir.

Bana uyar, Türkiye’ye getirilmek istenen yeni eğitim sistemine de uyar ama modernleşmek, kalkınmak ve insanlarına daha iyi bir gelecek sunmak isteyen Türkiye’ye uymaz!

Türkiye’deki “diplomalı cahiller” ordusunu güçlendirmeyi amaçlayan bu yeni çalışmanın adını da “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” koymuşlar. Her şeyi berbat ettikleri gibi “maarifin” anlamını da saygınlığını da berbat edecekleri anlaşılıyor. 50-60 yıl öncesinin saygın “maarif” kavramını yeniden ve “eğitim sistemi” kavramının alternatifi olarak gündeme getirmenin “geriye gidiyoruz” demekten başka hiçbir anlamı yoktur.

Bu geriye gidişin unsurları programda yerini aldı zaten:

• Bakan, bilgiye erişimin kolaylaştığını ve bilgi depolayan sistem yerine beceri geliştiren sistem kuracaklarını ileri sürerek aslında “temel beceriler” sayılması gereken integral hesaplaması gibi becerileri programdan çıkarmıştır. Beceri edinecek dedikleri öğrenciler, artık biraz daha “beceriksiz” olarak mezun edileceklerdir.
• Çağımızın temel becerisi, bilgiye erişim olmalıdır ama yeni müfredat, her şeyi “yaratana” bağlayarak aslında doğa bilgisine ihtiyaç olmadığını anlatacaktır. Bilgiye ne hacet; “Yaratan öyle buyurdu” der, her şeyi anlamış ve anlatmış olursunuz!
• Programın amacı, “milli bilince sahip şahsiyetlerden oluşan bir toplum oluşturma” olarak belirlenmiştir. İşin içine “millilik” girince AK Partililerin neler yaptığını gördük; ne olabileceğini de biliyoruz.

Bu unsurların neler olduğu önümüzdeki günlerde daha fazla anlaşılacaktır. Türk aydınlarının programının ıcığını-gıcığını çıkararak gözler önüne sereceğinden kuşku duymamak gerekir. Bu arada, geçen gün yaşanan 1 Mayıs gösterilerine karşı alınan tavır bile, Türkiye’de eğitim sisteminden neler beklenebileceğini anlamamız için yeterlidir: İTAAT! Tanrıya ve yeryüzündeki temsilcilerine itaat ve ibadet!

Türkiye’deki iktidar, kendi değerler sistemine itaat edecek yurttaşlar yetiştirmeyi hedefliyor. İktidarları döneminde en fazla değiştirdikleri, adım adım gericileştirdikleri kurumların başında da eğitim geliyor. Belli ki buna son noktayı koymaya çalışıyorlar.

Türkiye’de gündem çabuk değişiyor. Seçim geçti, değerlendirmesi bile doğru dürüst yapılamadı. Gündeme yeni anayasa hazırlamayı getirmeye çalışıyorlar ama “anayasa nedir ve kimler tarafından yapılmalıdır” tartışması bile yapılamıyor; başkalarını darbeci, kendilerini “sivil” ilan ederek hedeflerini görünmez hale getirmeye çalışıyorlar. Bu arada “maarif modeli” yumurtlandı. 1 Mayıs kutlamalarına yönelik baskılar, gündemde ancak bir gün kadar kalabilecek sanırım.

Bu hengame içinde “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” dedikleri bu ucubeyi yerden yere vurmaktan bir an bile vazgeçilmemesi gerekiyor. Bugünkü iktidara muhalif olduğunu ileri süren, bu iktidarın Türkiye’yi gericileştirdiğini iddia eden herkes ve her kurumun diğer bütün gündemleri bir kenara iterek sadece ve sadece bu maarif modelini yok etmeye odaklanmasından başka seçenek yoktur. Bu alanda sağlanacak başarı, yeni anayasa meselesini de, gösteri hakkının kullanılabilir hale gelmesini de yargıdaki hukuksuzlukları ve haksız tutuklulukları da ortadan kaldıracaktır. Bu konuda yapılacak çalışmaların, iktidarın gerçek yüzünün de anlaşılmasına ve muhtemel yok oluşunun yakınlaşmasına neden olacağından kuşku duymuyorum.

Neymiş bu “maarif modeli” öğrenmeye ve değerlendirmeye devam edelim diyorum!