Kovid-19 pandemisinde yaklaşık 2.5 yıl geride kaldı. Tam rahat bir yaz geçireceğiz derken, birçok ülkede ve ülkemizde Omicron varyantının BA.4 ve BA.5 adlı alt varyantarı patladı. Dünyanın kabusu koronavirüste yaz dalgasında yükseliş sürüyor. Omicron varyantının BA.4 ve BA.5 adlı alt varyantlarının etkili olduğu dalgalara toplum olarak alışmış görünsek de psikolojimizdeki dalganmalar da debisini artırıyor. Uzmanlar her ne kadar “Panik yapacak bir şey yok. Virüs salgını başındaki gibi bir kabus değil” dese de ruh halimizde yarattığı sarsıntı bu kadar basit değil.
DEPRESYON TETİKLENDİ
Psikiyatrist Prof. Dr. Arif Verimli, toplumu 2.5 yıldır virüs bulaşmasın diye sarılmayı, birbirlerine dokunmayı unuttuğunu belirterek, “Sevgi ve şefkat hormonu oksitosin bile salgılayamaz hale geldik” dedi. “Kovid -19’dan kendimizi korumaya çalışırken, ruh sağlığımızı da ihmal etmememiz gerekiyor” diyen Prof. Dr. Verimli “Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada 1 milyara yakın insan ruhsal bozuklukla yaşıyor. Ve şimdi dünyadaki milyarlarca insan, Kovid- 19 virüsünün hem beden hem de ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkileriyle mücadele ediyor” dedi. Depresyon vakalarının özellikle ülkelerin yaşamış olduğu salgın zamanlarında daha da tetiklendiğine dikkat çeken Prof. Dr. Verimli “Aşıyı bulsak da, aşı olsak da koronavirüsün ruhumuzda yarattığı tahribatın etkisi sürüyor. Yaşanan korku, endişe, stres bozuklukları yerini depresyona bırakıyor” diye konuştu.
BULAŞMA RİSKİ
Yazın Kovid’e karşı önlemlerin azaldığını, maskelerin takılmadığını ve yaz dalgası ile endişenin yine yükseldiğini söyleyen Prof. Dr. Verimli, “Koronavirüs; bulaşma riski ile tokalaşmayı, sarılmayı, öpmeyi unutturdu. Bu da halk arasında sevgi ve aşk hormonu olarak bilinen oksitosin hormonunun salgılanmasını durdurdu. Dokunmayla, sarılmayla artan hormon artık yok” dedi.
AİLENİZLE ZAMAN GEÇİRİN
İŞTE Prof. Dr. Verimli’nin Kovid-19 depresyonundan uzak kalmak için reçetesi:
Doğada zaman geçirin.
Hayal kurun.
Geçici bir süreç olduğunu, bütün dünyanın bununla mücadele ettiğini unutmayın.
Sanatla uğraşın, müzik dinleyin.
En önemlisi kök bağlarımızla, aileleriniz ile sıkı ilişkiler kurun. Çünkü bu da oksitosin hormonunu artırır.